Kategori arşivi: NBA

Cleveland’tan Uzatmada Gelen Tarihi Galibiyet

Cleveland Cavaliers, Los Angeles Clippers’ı 126-119 yenerek 26 maçlık mağlubiyet serisini sona erdirdi ve rekorun daha da büyümesine izin vermedi.

Maçın kazanmasında en etkili isim Antawn Jamison oldu. Karşılaşmayı 35 sayı, 9 ribaund, 4 asist ve 2 top çalmayla istatikleriyle tamamlayan Jamison uzatmanın bitimine 22 saniya kala attığı 3lük ile maçı takımına getiren isim olmayı başardı. Uzun sakatlık döneminden dönen Mo Williams ise galibiyetin bir diğer mimarı olmayı başladı. Mo, 17 sayı 14 ribaund ile takımına önemli katkı sağladı ve takımının galip gelebileceğini gösterdi.

Clippers’da ise all star Blake Griffin’in 32 sayı 13 ribauntluk performası galibiyet için yeterli olmadı.

9. galibiyetini elde eden Cleveland NBA tarihinin bir sezonda en az maç kazanma rekorunu da eline geçirmemesi için 1 galibeyete daha ihtiyacı var. Mo Williams böyle oynamaya devam ederse kalan 28 maçta 1 galibiyet çıkarması zor görünmüyor..

Kobe Bryant’ın THY Reklam Filmi

Los Angeles Lakers’ın yıldızı Kobe Bryant’ın Türk Hava Yolları için oynadığı reklam filminin kamera arkası görüntüleri yayınlandı. İşte ilginç görüntülerin yer aldığı reklam filminin kamera arkası..

Uluslararası markabilinirliği çalışmaları kapsamında Türk Hava Yolları’nın marka elçisi seçilen Kobe Bryant’ın reklam çekimi Los Angeles’ta tamamlandı…

İki yıl boyunca Türk Hava Yolları’nın başta ABD olmak üzere dünyadaki marka elçisi olan Kobe Bryant’ın başrolünde yer aldığı reklam filmi, Los Angeles Southbay stüdyolarında yaklaşık 1200 metrekarelik bir stüdyoda çekildi. 3 ayrı dekorda Türk, Amerikan ve İngiliz ekiplerin katkılarıyla çekilen filmin yönetmen koltuğuna Adidas, Mercedes, Hermes ve BMW gibi markaların uluslararası reklamlarını yöneten Laurence Dunmore oturdu. Müzikleri, Hollanda Amsterdam’da Massive Music tarafınca hazırlanan filmde yaklaşık 215 kişi görev aldı.

Türk Hava Yolları için hayatında ilk kez mutfağa giren Kobe Bryant, reklam filminde basketbol oynamayarak bu kez oyunculuk hünerlerini sergiledi. 3 ay süren hazırlıkların ardından iki gün süren çekimlerde kullanılan birebir boyutlardaki uçağın maketi ve yeni Business Class koltuklar İngiltere’de hazırlanarak, Los Angeles’a gönderildi. Türk Hava Yolları’nın tecrübeli uçan şefi, mutfak çalışmalarında ve uçak yemek servisi planlarında Kobe’ye oyuncu koçluğu yaptı.

Son iki yıldır NBA finallerinin en değerli oyuncusu seçilen Kobe, aynı zamanda beş kez NBA şampiyonluğu yaşadı. Milyonlarca basketbolsevere ilham veren ünlü oyuncu iki kez NBA sayı şampiyonu oldu ve ayrıca olimpiyat altın madalyası sahibi. Sevilen basketbolcu, Forbes dergisinin dünyanın en değerli 100 ünlü ismi endeksinde 14’üncü sırada yer alıyor.

Alametifarika reklam ajansınca hazırlanan reklam filminin prodüksüyonu Depo Film ve Ridley Scott Association tarafınca yapıldı. Kobe Bryant’ın rol aldığı Türk Hava Yolları reklam filmi, ilk önce Amerika ve Uzakdoğuda, ardından uçulan 80’den fazla ülkede, uluslararası televizyon kanallarında ve sinemalarda izleyici ile buluşacak. Kobe ayrıca billboard, dergi, dijital ortam gibi birçok farklı mecrada da Türk Hava Yolları’nın reklamlarında boy gösterecek.

[flv]http://video.l3.fbcdn.net/cfs-l3-ash4/79510/777/10150089669199315_14318.mp4[/flv]

Rekor Artık Ray Allen’a Ait

Boston Celtics’in efsanevi şutörü Ray Allen dün gece Celtics’in ezeli rakibi Lakers karşısında Reggie Miller’ın 2560 toplam üçlük isabeti rekorunu kırdı. Bu rekoru ezeli rakipleri Lakers karşısında bulması ise rekoru daha anlamlı kıldı. Toplamda 2.562 üçlük isabetiyle yeni rekorun sahibi olan Ray Ray, 20 sayı,1 ribaund, 1 asist ile oynayarak takımının da en skorer ismi oldu.

2561. üçlüğün gelmesiyle tüm seyirciler ve Ray Allen’in annesi Flo Allen ayağa kalktı. Ray Allen’i aileden ilk tebrik eden de Flo Allen oldu. Semih de rekortmeni kutladı.

Lakers’ın Celtics’i 92-86 lık skorla yendiği gecede akıllara kazınan en önemli olay Ray Allen’ın yeni üç sayı rekortmeni olmasıydı. Bu maçta milli basketçimiz Semih Erden sakatlığı sebebi ile görev alamadı.

Ray Ray’in bu başarısı adına Celtics’in resmi internet sitesinde ise Ray Allen için “Three Point King”(Üç Sayı Kralı) dendi. NBA resmi internet sitesinde ise “Ray Makes History”(Ray Tarih Yazdı) başlığı atıldı.

Tibet Sar

Deron Williams ve Utah’ın Geleceği

Bu sıralar NBA’i takip eden herkesi en çok şaşırtan haber heralde Jerry Sloan’ın ani istifasıdır. Evet; ani çünkü Utah’la 1 yıllık sözleşme uzatmasının üstünden daha 1 hafta geçmemişti. Sonra TV’yi açıp bakıyorsunuz ve Jerry Sloan istifa etmiş.

Utah ile 23 yıllık koçluk kariyeri hakkında sayfalar dolusu hatta sayfayı falan geçtim kitaplar dolusu yazı yazılabilir. Utah Jazz deyince herkesin aklına ilk gelen isimdir Sloan. Öyle büyük bir isimdir ki bu haber sırf Utah’ı değil hemen hemen herkesi üzdü. Buna basın aracılığı ile üzüldüğünü belirten ya da saygısını ileten insanlar arasına John Stackton, Doc Rivers, Kyle Korver, Charles Barkley, LeBron James, Tracy McGrady, Dwyane Wade, Carlos Boozer ve bunun gibi birçok isim de dahil (Deron Williams bile).

Ben bu 23 yıla saygı duyuyorum ama bunun incelemesini yapmamayı yeğeliyorum çünkü konuşmak istediğim şey Utah’ın geçmişi yerine geleceği ve Utah’ın seçenekleri.

1. Deron Williams’ı Elde Tutmak

2 ucu keskin bıçak dedikleri bu olsa gerek. Deron Williams’ın da Sloan’un hemen ardından gitmesi taraftarları yıkabilir. Çünkü eğer Utah Williams’ı da kaybederse kısa ve hatta belki de orta vadede beklentilerini çöpe atmış olacak.

O zaman Williams gönderilmesin hanesine geçelim. Aslında bu daha da riskli çünkü bildiğiniz üzere bu istafa yüzünden şu anda taraftarlar, medya hatta organizasyondan bazı kişiler Deron Williams’ı suçlamakta. Williams şu anda Utah’ta suçlu ilan edildi gibi bir durum var ve bunun değişip değişmeyeceğini ya da değişirse de bunun sürecini tahmin etmek çok zor. Eğer bu tutum değişmezse ve Deron’a yeterli destek verilmezse onun gitmemesi için hiç bir sebep göremiyorum. Bu yüzden Williams’ın etrafına bir yapı kurulmaya başlanması onun da tıpkı LeBron ya da Bosh gibi bırakıp gitmeyeceğini bilemeyeceğiniz için çok riskli ve sonunuz Cavaliers yada Raptors gibi olabilir.

2. Deron Williams’ı Takas Etmek

Eğer Deron Williams organizasyondan, basından ya da taraftardan gerekli desteği alamayacaksa üzerinde durulması gereken budur. Hepimiz biliyoruz ki onu takımında istemeyen bir koç ya da GM yoktur. Takas dönemi sonu olan 24 Şubat’a kadar Williams’ı elde etmek için çalışmalara belki de dünden itibaren başlanmıştır. Amerikan kaynaklı spor haberleri sitelerinde daha şimdiden bile isimler görmeye başladım. Bir habere göre New York Knicks, Williams için Raymond Felton, Danilo Gallinari ve Landry Fields gibi isimleri gözden çıkarmaya hazırmış. Doğruluğunu bilemem çünkü daha dün bu takım Carmelo için yanıp tutuşuyordu ve bu sadece haberlerden biri. New Jersey Nets başta olmak üzere Houston Rockets ve Dallas Mavericks’in bile dedikodularda ismi geçmeye başladı.

Karar Ne Olacak ?

Karar her ne olacaksa olsun kesinlikle beklemekten iyidir. Utah Jazz ya arkasında durmalı ve onun üzerine takımı şekillendirmelidir ya da onu 24’üne kadar takas etmelidir. Eğer bu ikisinden biri gerçekleşmezse koz hep Williams’ın elinde olacak. Takımda huzursuzluk çıkardığı takdirde tıpkı Carmelo gibi değeri iyice düşer ve ya kontrat sonunda takımı terkeder yada kontratının sonu zaten yaklaşığı için kimse kabul edilebilir bir teklifle gelmez Utah’a. Sonuçla kaybeden Utah olur (Biraz erken olacak belki ama tıpkı Denver gibi).

Bu durumda verilmesi gereken karar şudur Utah tarafından yada taraftarından. ‘D-Will Sloan’un istifasına sebep oldu sevmiyoruz !’mu, yoksa ‘Sloan’dan sonra onu da kaybetmeyelim, nasıl toparlarız sonra ?’ mı ?

Aslında kararı verecek olan kişi Utah GM’i, sahibi vb biri değil. Utah halkı ve yerel basın başta olmak üzere organizasyona inanan ve destekleyen herkesin kararı. Onların vereceği kararı da takip eden günlerde yada haftalarda göreceğiz. Umarım Utah için en iyisi olur..

Cihat Cemal Özdemir

Ömer Aşık’a Houston Rockets Talip Oldu.Chicago Bırakmak İstemiyor.

Milli basketbolcumuz Ömer Aşık’ın forma giydiği Chicago Bulls, takıma 2 numara pozisyonunda takviye yapmak için uzun süredir arayışta. Yao Ming’in basketbolu bırakma ihtimali ile konuşulurken kadroya pivot eklemek isteyen Houston Rockets, gözden çıkardığı Courtney Lee karşılığında Ömer’e talip oldu.

2009 yılında Hidayet Türkoğlu ile yan yana çaylak yılında ilk 5 başlayan Courtney Lee NBA finali tecrübesi yaşamış ve Kobe karşısında çaylak olarak iyi sayılabilecek bir savunma yaptıysa da onu yavaşlatmayı başaramamıştı.Atletik ve savunmaya yatkın bir oyuncu olan Courtney Lee ceza şutlarını kesebiliyor ve şampiyonluk adayı takımlarda katkı verebilecek iyi kadrolarda değeri artabilecek bir oyuncu.

Chicago Bulls ise Ömer Aşık’da gördükleri potansiyelden son derece memnun olduklarını  ve ileride çok değerli olabilecek oyuncumuzu takas etmek istemediklerini söylüyor. Ömer bu sezon maç başına 11 dakikada 2.7 sayı 3.3 ribaund 0.7 blok ile katkı veremiyor gibi gözükse de ilk sezonu için doğal.  İlk sezonu öğrenme aşaması olarak görmek lazım. Sahada kaldığı dakikalarda gerekli alanlarda katkı veriyor ancak sık sık faul ve bolca top kaybı yapıyor. Zamanla bu acemilikleri aşıp, pota dibindeki atletikliğini avantajına kullanarak hücumda bir kaç hareket eklediği takdirde savunmadaki efektifliğiyle NBA’de değerli bir oyuncu olabilir.

Sinan Cem Civili, 3SAYI

NBA’de Çıkış Yapanlar

Blake ‘The Great’ Griffin

Gün geçmiyorki Griffin ağzımızı açık bırakan bir hareket ya da maç performansı yapmasın. Indiana karşısında %80 ile atıp 47 sayı 14 ribaund ve 3 asistlik bir performans sergileyerek, Allen Iverson’dan bu yana bir sezonda 2 maçta 40 sayıyı geçen ilk çaylak oldu. Griffin’in ne kadar mükemmel bir oyuncu olacağını görmek için bu 47 sayılık performansın özetini izlemenizi tavsiye ederim. Golden State maçında 30 sayı 18 ribaund 8 assistle ile triple-double’ı kaçıran Griffin bu ayı 25.7 sayı 14 ribaund ve 4.3 assist ile geçirdi. Çaylak Griffin lig genelinde efektiflik puanında 4. sırada. Bana göre basketbolda modern zamanın (80 ve sonrası) Michael Jordan (28.2 sayı 6.5 ribaund 5.9 assist 2.4 top çalma %51 şut) ve Shaquille O’neal (23.4 sayı 13.9 ribaund 1.9 assist 3.5 blok %56 şut) ile birlikte gördüğü en etkili çaylak.

 

LeBron James&Dwayne Wade

Wade ve Heat’in lige kötü başlaması Miami’nin başarısız olmasını umanları oldukça mutlu etmişti. Wade’in hazırlık kampına ve sezon öncesi hazırlık maçlarına çıkamamasının etkileri sahada oldukça net bir şekilde gözüküyordu. Savunmada istediklerine geçilmez olan bu takım hücumda çok dağınık bir görüntü sergiliyordu. Bir yıldız topu eline alınca diğer yıldızlar sadece onu seyrediyordu. Zamanla her şeyin düzeleceğini düşünüyorduk nitekim öyle oldu. Dwayne Wade geçtiğimiz ayı 27 sayıyla geçirdi ve hücumda son derece verimliydi.

LeBron James ise Ocak ayını %49 ile 32 sayı 9.2 ribaund 6.8 assist 1.8 top çalma istatistikleri ile geçirdi ve Cleveland günlerindeki gibi sahada adeta tek kişilik takım gibi oynadı.

Miami de sular durulmuş gözüküyor. Koçun takımdan ayrılacağı ile ilgili haberlere artık pek rastlayamıyoruz ve takım kazandığı müddetçe -ne kadar Spoelstra’nın yetersiz olduğunu düşünenler çoğunluktaysa da- playofflar da takımın başında olacak gibi gözüküyor. Ancak ben sezon başında da söylediğim gibi tüm takımlar sağlıklı bir şekilde playoffa girerse Boston Celtics’in karşısında hiçbir takımın durabileceğini düşünmüyorum.

 

Nick Young:

Wizards’ın 2 numarası Nick Young 17 sayı ortalaması ile bu yılın en çok gelişme kaydeden oyuncu ödülünün kuvvetli adaylarından birisi. Pas vermek onun kitabında kesinlikle yazmıyor. Top kaybı oldukça az çünkü top elinden çıktığında %85 ihtimalle potaya gidiyor. Ancak Nick Young son derece etkili bir skorer. Birebirde etkili kendi şutunu yaratabiliyor. Ayak hareketleri efektif, kendisine alan yaratmasını sağlıyor. Jordan tarzı fadeaway şutlarını ise son derece iyi bir şekilde sokuyor, üzerinde çok çalışmış olmalı. Ocak ayında ilk 5 başlaması ile birlikte sayı ortalamasını 21.5 e çekti ve yüzdeli şutlar atıyor. 3 sayı çizgisinin gerisinden %40 ile atan Nick Young yıldız olabilmek için bu oyunun 5’e 5 oynandığını öğrenmeli. Şampiyonluk adayı takımlar için son derece etkili bir bench skorer oyuncusu olabilir ancak Nick Young’ın savunmaya hiç bulaşmaması bu ihtimali oldukça zayıflatıyor. Topu paylaşmayı ve savunma yapmayı öğrendiği takdirde bu lig yeni bir yıldız kazanabilir.

 

LaMarcus Aldridge:

Lige girdiğinden bu yana takip ettiğim Aldridge’in çok daha üst seviyelere çıkmasını bekliyordum. 3 sezon boyunca 18 sayı 8 ribaund ortalamaları ile oynadı ancak ben Aldridge’in bu sezonlarda potansiyeline kesinlikle yaklaşamadığını düşünüyorum.

2.11 boyunda, basketbola son derece uygun bir vücut yapısına sahip olan Aldridge aynı zamanda hareketli bir uzun. Ligdeki 4 numaraların bir çoğundan daha çabuk ve bilekleri son derece yumuşak. Dışarıdan bu kadar etkili atabilen, uzun ve güçlü bir fiziğe sahip olan, yeteneği sahada koşarken bile belli olan bir oyuncudan çok daha yüksek bir performans beklemekte haklıyım sanırım.

Bu sezona kadar idare eden Aldridge, her yıl olduğu gibi Portland’ın sakatlar kervanına dönüşmesi sonucu öne çıktı ve önemli parçaların yokluğunda takıma yaptığı katkıyı arttırdı. Bu ayı 25.5 sayı 10 ribaund ve 2.7 assistle oynadı ve Portland’ın playoff potasında kalmasını sağlayan oyuncu oldu. Bu ayki istatistikleri Aldridge’in lige girdiğinde bi kaç yıl sonra ulaşmasını beklediğim rakamlar.

 

Zach Randolph:

Memphis’in takas etmeye çalıştığı ve sözleşmesini yenilemediği Zach Randolph, geçen yıl olduğu gibi bu yılda takımın en iyi oyucusu. Kötü başlangıcın ardından Memphis’in toparlanıp playoff u kovalamasını sağlayan oyuncu oldu. Ocak ayında 23 sayı 14.3 ribaund ile oynayan Randolph pota altında sayı bulma konusunda bu ligin en iyilerinden.

Mike Conley’e anlamsız bir kontrat verdiler. Çocuk yetenekli ama yıllardır sergileyememiş ve karşılığında 45 milyon dolar ile ödüllendirildi. Marc Gasol’u takımda tutmak zorundalar ve öyle yapacaklar. Bu durumda Randolph’un ücretini karşılayamayacak olan Grizzlies yönetimi takımda şampiyonluk ışığı olmadıkça –ki yok- bu masrafın altına girmeyecektir. Randolph sezon bitmeden takımdan ayrılabilir. Sezon sonuna kadar takımda kalırsa yeni sezonda çok yüksek bir ihtimalle onu Grizzlies formasıyla göremeyeceğiz.

Makro Jaric’in biten kontratının yanına, All Star potansiyeli olan ancak takımla yıldızının bir türlü barışmadığı Mayo’yu koyup, Mike Conley ile güzelce paketleyip göndererek bu takımı çok daha üst seviyelere çıkarabilirlerdi. Gay ve Randolph gibi iki skorer, Gasol ve Tony Allen gibi son derece kaliteli 2 rol oyuncusunun yanına takas karşılığında alınacak bi PG ve bench katkısı verebilecek bir isim bu takımı çok daha üst sıralara çıkartabilirdi. Biten toplam 13 milyon dolarlık kontrat ve biri her yıl All Star olabilecek kalitede 2 genç oyuncunun dahil edildiği takastan kaliteli parçalarla çıkabilirdi Memphis.

 

DJ Augustin&Ray Allen

Her zaman olduğu gibi Larry Brown takımın başından ayrıldı ve takımdaki genç oyuncuların performansı arttı. Son derece yetenekli bir oyuncu olan Agustin ve ilk yılında fena bir performans göstermemişti ancak oyun kuruculuğu istenilen düzeyde değildi. 2. yılında büyük düşüş yaşadı ve mental olarak çok kötü günler geçirdiğini tahmin edebiliyorum. Ancak Agustin düştüğü yerden kalkmasını bildi ve bu sezona etkili bir şekilde girdi ve Felton’ın gidişiyle ilk 5’e yerleşti. Sezonun ilk bölümünden sonra tekrar bocalayan Agustin’in Brown’ın gidişiyle yükselişe geçti ve Ocak ayını 17.6 sayı 7.2 assist ortalamalarıyla geçirdi. Maç başına sadece 1.6 top kaybı yapan ve %92 ile faul %40 ile etkili bir şekilde üçlük atan Agustin’in 2 yıl içerisinde son derece kaliteli bir guarda dönüşmesini bekliyorum.

 

Yaşlı kurt Ray Allen’ı izlemek gerçekten son derece keyifli. Bu ay 18.5 sayı ortalaması ile oynayıp %55 ile saha içinden ve %53 ile üç sayı çizgisinin gerisinden atıp 13 maçta attığı 66 üç sayılık atışın 35 tanesini sayıya çevirdi. 36 yaşındaki oyuncu bu sezon 17.3 sayı 3.7 ribaund 3.1 assist ortalamaları ile oynuyor.

Blake-Griffin

Jerry Sloan istifa etti

23 Yıldır Utah Jazz koçu olan Sloane istifa etti. Geçtiğimiz günlerde kontratını uzatan koçun ani istifası şaşkınlık yarattı.

1988’den bu yana Utah Jazz’i çalıştıran Sloan, Sir Alex Ferguson’dan sonra, en uzun süre aynı takımı çalıştıran antrenör olarak adını tarihe yazdırdı.

Sloane’nın istifasının nedeni, Deron Williams olarak gösteriliyor.

Utah bu sezon 31 galibiyet, 23 Malubiyet aldı.

Dikkatimizden Kaçmadı

Şu sıralar NBA’de tartışılacak, değerlendirilecek oldukça fazla konu var. Başta All-Star seçimleri olmak üzere, Melo ve hergün yenilenen takas detayları, doğunun sürekli değişen güç dengesi, Spurs’un çok özel başarısı ve bunun yanında tarihi bir Cavaliers vakası. Fakat biz bunlara odaklanırken playoff potasının alt taraflarında da sürpriz sayılabilecek değişiklikler oldu.

Yükselen değer DJ Augustin..

Charlotte Bobcats’te Larry Brown’ın görevden alınmasıyla takımın başına getirilen koç Paul Silas takımın hücum veririmliliğini oldukça artırdı. Bundan tabi ki en çok yararlanan isim de son 1 ayda kariyerinin en iyi basketbolunu oynayan DJ Augustin oldu.

Augustin topların yüzde 18.3’ünü kullanırken bu yüzde Silas’ın ofansif anlamda daha serbest bırakması sonucu 22.9′ a kadar çıktı. Dj Augistin’in agresif ve patlayıcı bir oyun tarzı olduğunu zaten biliyorduk. Bunun üstüne Silas’tan aldığı güvenle Augustin hızlı penetrelerini kullanarak verimliliğini kesinlikle artırdı. Bu penetreler onun daha yüzdeli hücum etmesini sağlarken aynı zamanda içeriyi zorladığı için aldığı faulleri de arttı. Yüzde 90 ile serbest atış kullanan Augustin için bu da daha fazla sayı anlamına gelmekte.

Aynı zamanda Augustin sayı bulma konusunda bu artışı sağlarken takım arkadaşlarını da unutmadı. Takımın başında Brown varken eline geçen topların yüzde 8.2’sini asiste çeviren Augustin Silas’tan sonra skor gücünü artırırken asist yüzdesini de 9′ a çıkarmayı başardı.

Tüm bunlarla beraber Charlotte artık New York’a giden Raymond Felton’ın esksikliğini hissetmiyor. Şimdilik tek eksiği orta ve uzun mesafeli şutlar olan 23 yaşındaki Augustin’in bu yönlerini geliştirmek için biraz zamanı var. Ama onun için şu an öncelik elbette ki Indiana ile sürdürdükleri playoff savaşı. Charlotte’ı bir adım önde tutmak için elinden geleni yapacağına şüphe yok..
Cihat Cemal Özdemir

LeBron Fırtınası

Dün gece Miami Heat kendi sahasında Indiana Pecars’ı konuk etti. LeBron James’in damga vurduğu maçı 117-112 Heat kazandı.

Gecenin yıldızı LeBron James, Indiana potasına 41 sayı bıraktı. Yaklaşık 42 dakika süre alıp, 23 top kullanan James 15 isabet buldu. 13 ribaund, 8 asist, 3 top çalan yıldız, 4’de top kaybı yaptı.

Miami’nin diğer yıldızlarından Bosh 19 sayı, 7 ribaund, 1 asist, Wade ise 17 sayı, 7 asist, 3 ribaund, 1 top çalma ile oynadı.

Indiana cephesinde Roy Hibbert’ın 20 sayı, 10 ribaund ve Granger’ın 19 sayı, 3 asist, 1 ribaundluk performansları galibiyete yetmedi.

Doğu Konferansı Zirvesi ve Adaylar

Doğu inanılmaz bir çekişmeyle şekillenirken 4 büyük takım zirveye oynuyor. Bu takımlar ise tabii ki Boston, Miami, Chicago ve Orlando. Bu arada Atlanta da süpriz bir şekilde bu takımların arasına girmiş bulunmakta. Orlando’nun 1.5 maç önündeler ama sezon sonuna yaklaşırken orda bulunmaya devam etmeleri oldukça düşük ihtimal.

Bu bahsettiğim 4 takım teker teker incelendiğinde ortaya şu notlar çıkıyor :

Orlando Magic

Orlando son maçlardaki istikrarsızlığı yüzünden biraz tehlikede. Son 15 maçın 8’ini kaybederken yerlerini de Atlanta’ya kaptırdılar. Takas öncesi ve takas sonrası galibiyet oranları da şaşırtıcı olsa da aynı : 16-10.

Ama sadece kazanıp kaybettiklerine değil de form olarak bakarsak durum o kadar da kötü görünmüyor. 11 sayı ile kaybettikleri Boston maçında sadece skorda yenildiler. Arenas 7 de 0 la oynadı vs. Yani her zaman olmayacak ve sonradan düzeltilebilir değişkenler ile yenildiler. Son 5 galibiyetlerinin de hepsi çift haneli farklarla son buldu.

Orlando yüzde 50 ve üstü galibiyet oranı olan takımlara karşı 7 maç üstüste kaybetti ve bu da demek oluyor ki güçlü takımlara karşı iyi oyunlarını sürdüremiyorlar. Özellikle en çok yapılan değerlendirme de Rondo, Rose gibi rakibin oyun kurucularını savunmakta zorluk yaşıyorlar ve defansta da D.Howard’a her zamankinden daha fazla muhtaçlar.

Chicago Bulls

Açıkçası Bulls, Noah ve Boozer sakatlıklarından dolayı biraz sürpriz bir şekilde ilk 3’e giriyor. Derrick Rose kendisinden beklenenin fazlasını verebildi bu takıma ve neredeyse tek başına takımını ayakta tuttuğu maçlar oldu. Çoğu kişi Bulls’u hücum basketbolu oynuyor görse de aslında ofansif verimlilikleri NBA ‘de sadece 18. sırada. Yani Chicago da aslında bir defans takımı ve Noah sağlıklı olarak takımına döndüğü anda oyunları bir kademe daha iyi olacak.

Tüm bunlar olurken maç takvimleri Bulls’a oldukça yardımcı oldu. Chicago şimdiye kadar ligin en kolay 2. fikstürüne sahipti ve bunun üstüne bir de 49 maçn 27’sini evlerinde oynadılar. Noah’ın sakatlığı olabilecek en iyi zamana denk geldi aslında, çoğunlukla kolay maçlara. Bugünkü Portland maçıyla beraber son 33 maçlarının 19’unu deplasmanda oynayacaklar.

Miami Heat

Miami Heat 9-8 ile başladıklarına sezona 28-6 ile devam ederek doğu zirvesine aday oldular. Bu 28-6 lık serileri ise tüm NBA ‘ de kazanma yüzdesi en yüksek olan seri oluyor (Evet, Spurs’ten bile daha iyi bir dönem). Dolayısıyla kötü starta rağmen muhteşem bir geri dönüşle diğer takımların gözünü oldukça korkutuyorlar.

Ama Miami de aynı Chicago gibi fikstüründen yardım alan bir diğer takım. Kalan maçları oynadıklarına oranla daha zor. Özellikle All-Star arasından sonra 13 maçlık bir döneme girecekler ve bu 13 maçın 12’si yüzde 50 ve üstünde galibiyet oranı olan takımlarla olacakken 7 maç da NBA ‘in elit takımlarıyla oynanacak. Bu dönem Heat için en belirleyici sınav olacak. Dolayısıyla LeBron, Wade ve Bosh’un özellikle bu dönemde çok sağlıklı kalması gerekiyor.

Boston Celtics

Herkesin beklediği gibi Celtics doğunun zirvesinde. Fakat olumsuzdan başlamak istiyorum. Sezona 23-4 ile Christmas ‘a kadar neredeyse kusursuz bir yüzdeyle başladılar fakat devamında 15-8 yaparak hafiften çatırdadılar. Evlerinde de toplamda sadece 14 maçları kaldı.

İyi olan ise doğunun en kolay fikstürüne sahipler. Kalan 32 maçın sadece 12’si yüzde 50 ve üstü galibiyet alan takımlara karşı. Ayrıca Boston bu hafta oynayacakları Lakers ve Miami maçlarıyla da zor maçlarını da oldukça azaltmış olacak.

Zirve için en büyük rakipleri şu an Heat gibi görünüyor ve bu pazar günü oynanacak olan Boston – Miami maçı bu bakımdan inanılmaz önemli. Bu maçın zirve mücadelesindeki yeri çok belirleyici olarak değerlendiriliyor.

Cihat Cemal Özdemir

Kevin Love ve İstatistikleri

Bu haftaya damgasını vuran olay kuşkusuz ki All-Star Batı takımına Yao Ming’in yerine Kevin Love’ın seçilmesiydi. Çoğu kişi LaMarcus Aldridge’in bu onura ulaşmasını umuyordu. Çünkü Portland 27-24 ile playoff potasına giriyor ve bunca sakatlığa rağmen takımın ayakta kalmasını sağlayan isim de Aldridge idi. (Kevin Love’ın takımı Minnesota ise 11-39 ile batının en sonuncusu) Bu Aldridge ‘i destekleyenlerin kozu.

Şimdi de Kevin Love tarafından bakalım olaya; istatistikler. Love’ınki ler 21.3 sayı, 15.6 ribaunt. Lamarcus Aldridge’inki ler ise 21.2 sayı, 9.1 ribaunt. Bunun yanında Love’ın yüzde 43 gibi bir 3’lük isabeti var ve bu onu LaMarcus’dan kesinlikle ayırıyor.

Ama ben asıl farkı oluşturan ribaunt faktörüne değinmek istiyorum. Ribaunt istatistikleri bence tamamen değersizdir ve doğruyu yansıtmaz görüşündeyim. Çünkü bu tamamen oyun hızınıza bağlıdır. Hızlı oynayan takımlar çok, yavaş oynayan takımlar da az ribaunt alırlar. Mesela Boston Celtics maç başına 38.5 ribaunt ile tüm NBA’de 29. sırada. Sizce gerçek anlamda bu mümkün müdür ? Boston Celtics ribaunttan hiç anlamayan ve pota altında etkisiz olan bir takım mı ?

Şimdi diyeceksiniz o zaman ribaunt önemsiz midir ya da nasıl ölçülür ? Bu konuda ESPN yazarı olan John Hollinger’ın icadı olan ve özellikle Amerika’da çok kabul görmüş bir sistemi ve istatistik değerleri var.  Konumuz bu olmadığından çok yüzeysel geçmeyi tercih ediyorum. Kısaca sizin maç başına aldığınız ribaunt sayısına bakmıyor da maçtaki ribauntların yüzde kaçını alabildiğinize bakıyor. Dolayısıyla bu tür istatistikleri dış faktörler (biraz önce bahsettiğim ‘oyun oynanma hızı’ gibi) olmadan oluşturduğu için daha amaca yönelik sonuçlar ortaya çıkıyor.

Bu durum Kevin Love’ın lehine mi yoksa aleyhine mi ona değinelim. Çünkü hepimiz biliyoruz ki Minnesota çoğu yorumcunun söylediği gibi hızlı bir basketbol oynuyor ve iş bazen ‘gazozuna maçlar’ a dönüyor. Bu durumda da ribaunt almak daha basit ve mümkün oluyor çünkü ‘sayısı azaldıkça değerinin düşmesi’ durumu burda da mevcut.

Bunu daha fazla uzatmadan Hollinger istatistik lerine geliyorum : Kevin Love oynadığı maçlarda ribauntların yüzde 23.5 ‘ini alıyor. Aldridge ise 13.9. İşte bana göre bu Love’ın ribaunt konusundaki üstünlüğünü gerçek anlamda kanıtlayan şeydir. Sırf Minnesota’da oynuyor diye fazla ribaunt alması anlaşılabilir birşey ama ribauntların yüzde 23.5 ‘ini alması takımıyla alakalı olmayan ve kesinlikle saygı duyulması gereken birşeydir.

Burda Aldridge haketmiştir ya da haketmemiştir  davasında kesinlikle değilim. Minnesota’da oynadığı için nispeten az saygı duyulan Love’ın istatistik lerinin gazozuna maçlarla şişirildiği görüşünün biraz olsun tam olarak doğru olmadığını anlatmak istedim. Umarım All-Star maçında bırakır da arkadaşları da ribaunt alır =)

Cihat Cemal Özdemir

NBA All Star 2011 3SAYI Yarışmacıları Belli Oldu

Heyecanla bekelen NBA All Star 2011’in 3SAYI yarışması katılımcıları belirli oldu. 19 Şubat 2011 tarihinde gerçekleşecek organizasyona 6 isim katılıyor. Katılan isimler şöyle:

Oyuncu isabet Deneme %
Ray Allen, Boston 115 249 .462
Kevin Durant, Oklahoma City 85 245 .347
Daniel Gibson, Cleveland 79 180 .439
James Jones, Miami 91 213 .427
Paul Pierce, Boston 73 182 .401
Dorell Wright, Golden State 124 303 .409

Dünden bugüne 3 sayı yarışmalarını kazananların listesi ise şöyle oluşuyor:

1986 – Larry Bird, Boston
1987 – Larry Bird, Boston
1988 – Larry Bird, Boston
1989 – Dale Ellis, Seattle
1990 – Craig Hodges, Chicago
1991 – Craig Hodges, Chicago
1992 – Craig Hodges, Chicago
1993 – Mark Price, Cleveland
1994 – Mark Price, Cleveland
1995 – Glen Rice, Miami
1996 – Tim Legler, Washington
1997 – Steve Kerr, Chicago
1998 – Jeff Hornacek, Utah
2000 – Jeff Hornacek, Utah
2001 – Ray Allen, Milwaukee
2002 – Peja Stojakovic, Sacramento
2003 – Peja Stojakovic, Sacramento
2004 – Voshon Lenard, Denver
2005 – Quentin Richardson, Phoenix
2006 – Dirk Nowitzki, Dallas
2007 – Jason Kapono, Miami
2008 – Jason Kapono, Toronto
2009 – Daequan Cook, Miami
2010 — Paul Pierce, Boston

PHIL JACKSON – YAŞAYAN EFSANE

Egosu göklerde süper yıldızlar, oluşturulması gereken takım kimyası, zor zamanlarda alınacak radikal kararlar ve kafanızın üstünde Demokles’in Kılıcı gibi duran medya.

NBA’de koçluk yapmak bir yana, her sezon başarıya endeksli, şampiyonluk dışındaki dereceleri kabul etmeyen takımları çalıştırmak meşakatli bir iştir. Hele ki elinizi tek bir boş parmak kalmayana dek şampiyonluk yüzüğüyle doldurmak ancak Phil Jackson gibi efsanelerin mahareti olabilir.

Oyunculuk Kariyeri

17 Eylül 1945’te Montana’da doğan Philip Douglas Jackson, eğitimini North Dakota Koleji’nde almış, NBA oyunculuk kariyeri ise 1967 yılında MewYork Knicks tarafından 17. Sırada draft edilmesiyle başlamıştır. 11 sene bu takım için mücadele eden Jackson, Knicks’le biri aynı zamanda asistan koçluk olmak üzere 2 şampiyonluk yaşamıştır. Forvet pozisyonunda oynayan 2.03’lük “Zen” lakaplı basketbolcunun 1978’de başlayan New Jersey Nets kariyeri 2 sene sürmüş ve 1980 yılında aktif oyunculuk hayatına son noktayı koymuştur.

Koçluk Kariyeri

21 yıldır devam eden koçluk hayatına ilk adımlarını 1989 yılında Chicago Bulls’la atan Phil Jackson, ilk iki yılında 3’er yıllık “Three Peat” denilen şampiyonluk serilerinin temellerini atıyordu. Onun önderliğindeki Bulls, başrolde Michael Jordan, yan rolde Scottie Pippen’ın müthiş performanslarıyla 1991-92-93 ve 1996-97-98 sezonlarında mutlu sona ulaşırken, takım hüviyetini hiçbir zaman bozmadan Jordan ve Pippen’a eşlik eden, ilk seride John Paxon ve Horace Grant, ikinci seride Ron Harper ve Toni Kukoc’la kusursuz bir makina görüntüsü çiziyordu. Zaman zaman Bulls için, Phil Jackson’ın değil Michael Jordan’ın takımı yakıştırmaları yapılsa da, 1984-91 yılları arasında Jordan’lı Chicago’nun şampiyon olamamasının tek sebebinin Phil Jackson’un eksikliği olduğunu düşünenlerin sayısı hiç de azımsanmayacak düzeydeydi.

2000 yılı geldiğinde artık efsane koç için yeni bir dönem başlıyordu. Bu kez elinde “Majesteleri” nin veliahtı olarak gösterilen kaprisli süper yıldız Kobe Bryant ile görece sorunsuz ancak Jackson’ın kısalara dayalı 3’lü hücum sistemine uymayan Wilt Chamberlain’in veliahtı olduğu söylenen Shaquille O’Neal vardı. Hedeflere giden yol taşlı, başarı mecburiydi. Egoları fazla çarpıştırmadan hem ekip düşüncesi ön planda olacak, hem de oluşturulan pahallı kadronun hakkı sonuna kadar verilecekti. İşte bu noktada Phil, bütün birikimini ortaya koyarak 2000-01 ve 2002’de 3. Three Peat’ini gerçekleştirdiği gibi, hem Kobe’nin hem de Shaq’ın tüm hünerlerini sergileyebilecekleri bir sistemi Lakers’a yerleştirdi. Dışardan belki herşey tozpembe görünüyordu ancak, Kobe’nin “Tek Adam, Tek Yıldız” olma isteği en sonunda Shaq’ın ayrılmasına sebep olacak kadar huzursuz bir ortam yarattı. O dönem dair Jackson, 2003’te yazdığı “Ruhunu Arayan Takım” kitabında Kobe için “Uncoachable” tanımını kullanıyordu. Büyük kan kaybeden takım, peşisıra gelen ayrılıkların da etkisiyle 7 sene boyunca hayal kırıklıkları içinde şampiyon olamadı. Gary Payton, Karl Malone gibi isimler bile makus talihi değiştiremedi. Daha sonra Phil Jackson tekrar insiyatifi eline alıp, yakın tarihte başarıyı getiren Magic Johnson-Kareem Abdul Jabbar ve Kobe Bryant-Shaquille O’Neal birlikteliklerine öykünerek Kobe-Gasol ikilisini yarattı ve son iki sene özlenen şampiyonlukları yakaladı.

Toplamda 11 Şampiyonluk kazanan tecrübeli koç, bu alandaki rekoru hala elinde bulundurmaktadır. 1996 yılında NBA’de “Yılın Koçu” seçilmiştir. Kutsal Çemberler ve Ruhunu Arayan Takım adlarında iki kitabı bulunan Jackson, deneyimlerini okurlarıyla paylaşırken, çalıştırdığı takımların mahrem alanları olan soyunma odası diyaloglarını bile kamuoyuyla paylaşmaktan çekinmemiştir. NBA tarihi için yapılan gelmiş geçmiş en büyük 10 koç listesine de girmiş olan Phil, 2007 yılında “Basketball Hall of Fame” olma gururuna da erişmiştir.

Sezon Yaş Takım O G M G% G > .500 Sıra O Plyf G Plyf M Plyf G-M% Plyf
1989-90 44 CHI 82 55 27 .671 14.0 2 16 10 6 .625
1990-91 45 CHI 82 61 21 .744 20.0 1 17 15 2 .882
1991-92 46 CHI 82 67 15 .817 26.0 1 22 15 7 .682
1992-93 47 CHI 82 57 25 .695 16.0 1 19 15 4 .789
1993-94 48 CHI 82 55 27 .671 14.0 2 10 6 4 .600
1994-95 49 CHI 82 47 35 .573 6.0 3 10 5 5 .500
1995-96 50 CHI 82 72 10 .878 31.0 1 18 15 3 .833
1996-97 51 CHI 82 69 13 .841 28.0 1 19 15 4 .789
1997-98 52 CHI 82 62 20 .756 21.0 1 21 15 6 .714
1999-00 54 LAL 82 67 15 .817 26.0 1 23 15 8 .652
2000-01 55 LAL 82 56 26 .683 15.0 1 16 15 1 .938
2001-02 56 LAL 82 58 24 .707 17.0 2 19 15 4 .789
2002-03 57 LAL 82 50 32 .610 9.0 2 12 6 6 .500
2003-04 58 LAL 82 56 26 .683 15.0 1 22 13 9 .591
2005-06 60 LAL 82 45 37 .549 4.0 3 7 3 4 .429
2006-07 61 LAL 82 42 40 .512 1.0 2 5 1 4 .200
2007-08 62 LAL 82 57 25 .695 16.0 1 21 14 7 .667
2008-09 63 LAL 82 65 17 .793 24.0 1 23 16 7 .696
2009-10 64 LAL 82 57 25 .695 16.0 1 23 16 7 .696
2010-11 65 LAL 51 35 16 .686 9.5 1
Career 1609 1133 476 .704 328.5 323 225 98 .697

OKAN ÇARGA

okancarga@3sayi.com