Kategori arşivi: Röportajlar

Altar Tunçkol Röportajı

1970 yılında Ankara’da doğan ve basketbol hayatına Ankara DSİ Kulübü’nde başlayan Antalya BŞB’nin koçu Altar Tunçkol, Oyak Renault altyapısında yetişti ve 1989-1990 yılında Efes Pilsen ile ilk A Takım tecrübesini Aydan  Siyavuş önderliğinde yaşadı. Daha sonrasında Fenerbahçe, Darüşşafaka gibi Türkiye’nin önde gelen kulüplerinde oynayan, oyun kurucu antrenör, Murat Didin, Aydın Örs gibi Türkiye’nin en önemli antrenörleri ile beraber çalışarak, Orhun Ene, Levent Topsakal gibi başarılı oyun kurucuların yedeği oldu. Genel olarak benchten gelen bir oyuncu olarak, bugün hala kendisinin katkıları konuşulurken; “Önemli olan ilk beş başlamak yada benchten gelmek değil, takımınıza ne kadar katkı yapabildiğiniz. O yüzden genç oyuncular ilk beş başlamadıkları zaman antrenörlerin kendilerini umursamadıklarını yada unuttuklarını düşünüyorlar. Ama yaptıkları katkı ve başarı ilk beş başlamaktan daha önemli” açıklamasını yaptı.

Bu sene tüm dünyada olduğu gibi ülkemizi de etkisi altına alan ekonomik kriz, diğer birçok kulüp gibi Antalya BŞB’nide etkiledi, hatta yaşanan maddi sorunlar Altar Tunçkol’un istifasına neden oldu. Fakat aynı gün Belediye Başkanı ile görüştükten sonra kararını geri çekti. Bu konu ile ilgili; “Yaşanan maddi sıkıntılardan dolayı bireysel olarak ve takım olarak yıprandığımızı düşünüyorum. Ben istifa kararımı aldığımda düşündüğüm tek şey oyuncularım ile aramdaki iletişimin bozulmamasıydı. Takım yapısının bozulduğunu düşünmeye başlamıştım. Ama bu kararı almadan önce Belediye Başkanı ile görüşmem gerekiyordu” açıklamasını yaparken, bu sezonu başarılı olarak değerlendirdiğini ve önümüzde ki sene özellikle Türk oyuncuların büyük bir kısmını kadroda tutarak yola devam etmek istediğini belirtti.
Antalya BŞB dışında antrenör olarak yapısını ve Türkiye Basketbolunu değerlendirdiğimiz Tunçkol, Türkiye’de oynanan basketbol seviyesinden çok memnun olmadığını ve bunun gelişmesi için altyapıya daha çok önem verilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

3SAYI: Oyunculuk kariyeriniz sona erdikten sonra, antrenörlüğe karar vermenizde ki sebepler neler?
Altar Tunçkol: Aileden gelen bir spor kültürünün içinde olduğumdan dolayı, oyunculuk kariyerim boyunca da aklımda ilerisi için antrenörlük vardı ve çok geç olmadan antrenörlüğe başlamam gerektiğini düşündüm. Oyunculuk dönemim için 31 yaşında bırakmama rağmen, erken yaşta sona erdirdiğim söylenebilir ama kendi açımdan basketbolun çok iyi gitmediğini düşünüyordum, açıkcası çok da keyif almıyordum. Genç yaşta bir antrenör olmak için, oyunculuk kariyerime son verdim.

3SAYI: Oyunculuk döneminize baktığımızda çok iyi bir şutör-guard olduğunuzu görüyorduk ve sizce guardlıktan gelen oyuncuların antrenörlükte farklı bir bakış açısı oluyor mu? Eğer oluyorsa nasıl bir bakış açısı oluyor?
A.T: Oyun kurucular oyunun her tarafını düşünen, her şeyi organize edebilen ve antrenöre daha yakın kişiler olarak sahada bulunuyoruz. Bu da oyun kuruculuktan gelen antenörler için avantaj diye düşünüyorum. Çünkü sahada 5 kişinin içinden biz de bir antrenör gibi düşünüp, oyunun içinde herkesi kullanma açısından karar alıyorduz. Bir nevi sahanın içindeki antrenördük. Herhalde bu yönden bir avantajımız var diye düşünüyorum.

3SAYI : Darüşşafaka’da Ahmet Çakı’nın askerliğe gitmesi ile ilk A Takım antrenörlüğünüzü yaşadınız. O süreci nasıl değerlendirdiniz?
A.T: 3 sene Darüşşafaka’da altyapıda çalıştım, altyapı sorumlusuydum. Ahmet’in askere gitmesiyle beraber bana teklif edildi ve tabi ben de düşünmeden kabul ettim. Kendi altaypımızda yetişen oyuncuların antrenörü olmak ve onlarla A Takım’da beraber çalışmak benim için çok büyük bir avantajdı. İlk A Takım tecrübem için bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Daha sonrasında ise benim ve takımın yapısına uygun birkaç transfer gerçekleştirip, ilk senemi başarı ile kapattığımızı düşünüyorum.

3SAYI: Darüşşafaka altyapı açısından Türkiye’nin en önemli kulüplerinden biri. Siz de uzun bir dönem boyunca altyapıda genç oyuncularla beraber çalışan bir antrenör olarak şu anda Türkiye’deki altyapı çalışmalarını ve genç oyuncuları nasıl değerlendiriyorsunuz?
A.T : Ben yaklaşık olarak 5 sene altyapıda görev aldım ve ayrıca Orhun Ene ile  beraber Milli Takımlarda görev aldım. O yüzden özellikle 86-90 jenerasyonu çok iyi biliyorum. Son yıllarda, özellikle son 10 yılda altyapıya büyük önem veriliyor. Türkiye Basketbol Federasyonu altyapı çalışmalarının önemini artık daha iyi biliyor ve ona gore organizasyonlar kuruldu. Bu bilinçlenmenin etkisi ile çok iyi genç oyuncular yetiştiğini düşünüyorum. Ama mevcut oluşumların yeterli olduğuna inanmıyorum. Darüşşafaka gibi birçok takımın altyapı çalışmalarına gereken önemi vermesi lazım. Karşıyaka Kulübu senelerdir altyapı çalışmaları ile dikkat çekiyor ve çok değerli oyuncular yetiştirdiler. Onun yanında Efes Pilsen, Banvit, Tofaş, Fenerbahçe’yi sayabiliriz. Ama bu sayılar yeterli değil. Biz Antalya’da altyapı çalışmaları yapıyoruz ama bu da sonuçta altyapı organizasyonları belirli bir bütçe işi, çok kolay bir iş değil. O yüzden de son dönemlerde yapılan katkıya diğer kulüplerin de ayak uydurması gerekiyor.

3SAYI: Altyapı olarak Antalya’da yaptığınız çalışmalardan bize biraz bahsedebilir misiniz?
A.T: Bizim bu sene altyapı çalışmalarımız daha farklı şekilde yürütülmeye başlandı, farklı bir düzenleme içine girdik. Daha küçük oyuncular üzerine yoğunlaştık. Ama tabiki de bu çalışmalar yeterli değil. Dışarıdan oyuncu alamadığımız için, odak noktamız Antalya’da yetişen genç oyuncular oluyor. Bu aslında biraz sınırlı oluyor bizim için. Mesela Avrupa’ya baktığımız zaman Kızılyıldız, Partizan ileri seviyedeki takımlar bütçelerinin çok önemli bir kısmını altyapı çalışmalarına ayırıyorlar. Türkiye’de hiçbir kulüp şu anda o aşamada değil, ama biz çalışmalarımızı seneye daha da arttırarak kendimizi altyapı çalışmalarında geliştirerek ilerleyeceğiz.

3SAYI: Eğer biraz oyunculuk döneminize dönersek, o dönemki Türkiye basketbol u ile bu zamanda ne farklılıklar var?
A.T: Herşeyden önemlisi, bence şu anda gerek basketbol kulüpleri, gerek federasyon gerek oyuncular çok daha profesyonel çalışıyorlar. Iletişimin ve teknolojinin gelişmesi ile hem Amerika hem de Avrupa ile daha yakın ilişkiler kuruluyor. Antrenman programlarına kadar herşey değişti, benim gençliğimde bu kadar yoğun antrenman programı olmuyordu. Oyuncuların beslenmeleri bile kulüpler tarafından dikkat edilecek şekilde ayarlanıyor. Son senelerde ki dışarıya yakınlığımızla beraber bence Türkiye’de basketbol çok daha ileri seviyede ancak işte söylediğim bu gibi yetmiyor. Daha fazla yatırım yapılmadığı, kulüplerin altyapıya önem vermediği sürece bu gelişim yeterli olmaz, bizi sadece belirli bir noktaya kadar getirir. Ayrıca sistemimizde yanlış olan birşey var; okul ile basketbol hayatı arasında sporcular tercih yapmak zorunda kalıyor. Eğitimi spor hayatının yanına eklememiz lazım. Genç oyuncular bir okula toplanıyor, çok fazla derse girmeden hem okul takımı hem de kulüp takımını bir arada götürüyorlar ve eğitimlerini o şekilde tamamlıyorlar. Sonrasın da ise üniversite eğitiminde profesyonel olarak spor hayatına devam etmek isteyen gençlerin önüne bir tercih çıkıyor. Bu sistemin bu şekilde olmaması lazım, oyuncuların aynı zamanda eğitimlerini de tam anlamıyla almaları lazım diye düşünüyorum.

3SAYI: Efes Pilsen ve Fenerbahçe gibi büyük takımlarda benchten gelen bir oyuncu olarak, çok katkı sağlayabileceğinizi ve ilk beşte başlamanın önemli olmadığını gösterdiniz.
A.T: Aslında oyuncuların aklında ilk beş başlamadıkları zaman antrenörün onu düşünmediği ya da ikinci plana attığı gibi bir düşünce oluşuyor, ama bu kesinlikle doğru bir düşünce tarzı değil. Evet oyuna başlamadan önce tüm antrenörlerin kafasında ilk beş oluşuyor ama 4 periyod boyunca aynı oyuncular ile devam edilemez. Oyunun her saniyesinde farklı bir yapıya sahip olan oyuncuya ihtiyaç var. Antrenörlerin hepsi oyuncu seçimlerini yaparken, o oyuncudan ne alabileceğini, takıma nasıl bir katkı katabileceğini düşünerek takım bünyesinde bulundurur. Ben mutlaka oyun planımı kurarken minimum on oyuncu üzerine kuruyorum ve hakikaten diğerlerinin  başlayanlardan bir farkı olmadığını hem her maça değişik beşle başlayarak hem de oyun içerisinde iyi oynadıkları zaman onlara daha fazla şans verip bunu onlara göstermeye çalışıyorum. Ben dönem dönem Leven Topsakal, Orhun Ene, Hakan Yörükoğlu gibi çok iyi oyuncularla beraber oynadığım bazı dönemler oyuna beraber başlasak bile bazı dönemler onların yedeği olarak benchten gelerek katkı sağladım. Ben hiçbir zaman benchten gelmenin problem olduğunu düşünmedim, önemli olan aldığınız süre içerisinde takıma verdiğiniz katkıdır.
3SAYI: Peki yine benchten katkı sağladığınız unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşabilir misiniz?
A.T: Herkesin bildiği bir tane Yunanistan maçı var. O zamanlar yurtdışında çok kolay galibiyetler alınmıyordu. Ilk A Takım’a çıktığım senemdi ve 18 yaşındaydım, antrenörümüz ise rahmetli Aydan Siyavuş’du. Iyi bir kadroya sahiptik ama ilk beş oyuncunun dört tanesi 5 faul ile oyun dışında kalınca Aydan Abi beni hiç düşünmeden oyuna soktu. İlk defa Avrupa Kupası’nda oyuna girmiştim ve o dönemde Panionios iyi bir kadroya sahipti. Maç kafa kafaya giderken bir 10-15 sayı öne geçtik, çok da iyi oynamıştım. Ama birtek benim iyi oynamamla değil, bütün benchten gelen oyuncuların katkısı olağanüstüydü. Türk Basketbol tarihinin en önemli galibiyetlerinden birini alıp, kendi sahamızda da galibiyet alınca ilk sekize kalmıştık.

3SAYI: Türkiye Basketbolunun en önemli isimleri ile beraber çalıştınız. Antrenör olarak felsefenizi kimlerin oluşturduğunu sorsak nasıl bir karma yapabilirsiniz?
A.T: Oyunculuk dönemimde beraber çalıştığım tüm antrenörlerden bir şeyler almaya çalıştım. Her antrenör her şeyi doğru yapıyor diye bir düşünce doğru olamaz. Doğru yapıyor olsa bile sizin benimsemeniz diye bir olay söz konusu değil. Aydın Örs, rahmetli Aydan Siyavuş, Çetin Yılmaz, Murat Didin, Halil Üner, Necmi Ton gibi birçok değerli antrenör ile beraber çalıştım. Hepsinin bana kattığı çok fazla şey var. Hem spora erken başlamamın hem de bu kadar değerli antrenörlerle çalışmamın çok büyük bir avantajı var diye düşünüyorum. O yüzden de hepsinin özümseyebileceğim yönlerini alıp, daha iyi bir antrenör olmaya çalışacağım.

3SAYI: Antrenör olarak tercih ettiğiniz oyuncu tarzı var mı?
A.T: Günümüz basketbolu herkesin de bildiği gibi daha hızlı oynanıyor. Bu yüzden oyunun iki tarafını da oynayabilen çok atletik olan oyuncular ön planda artık. Eskiden oyuncuların tek bir özelliği üzerine konsantre olması yeterli bir etkendi ama artık el-ayak koordinasyonu, ayak çabukluğu, şutunun iyi olması, içeride ve dışarıda oynayabilmesi bir oyuncuda olması tercih edilen temel özellikler. Bu yüzden ben de oyunun iki tarafında da olabilen oyuncuları tercih ediyorum.

3SAYI: Bu sene Antalya’ya biraz değinirsek ilk önce Aaron Jackson gibi çok önemli bir oyuncuyu kadronuza kattınız daha doğrusu çok iyi bir performans gösterdi bu sene. Yabancıların çok iyi seçildiğini görüyoruz. Biraz bu seneki iyi kadrodan ve hedeflerinizden bahsedebilir misiniz?
A.T: Bizim bu sene bütçemiz önceki iki seneye göre yarı yarıya düştü ve maalesef bütün oyuncularımızı kaybettik. Yani yabancıları bunun dışında tutarsak ben çok fazla onlarla devam etmek istemedim çünkü geçen sene maddi anlamda birçok sıkıntılar yaşamıştık ve özellikle yabancı oyuncularımızı değiştirmemiz gerekiyordu. Önce alabileceğimiz Türk oyuncuları almaya çalıştık. Uzun Umut Yenice, Önder Külçebaş ve Salih’i aldık, daha sonra kısalardan kimi alabiliriz diye düşündük ve uzun bir süre Ersin ve Can ile ilgilendik, onların kalmasını çok istedim. Özellikle geçen seneden de birkaç tane oyuncumuz olsun diye. İlgilendiğimiz birkaç Türk oyuncu daha oldu ama kadromuza katamadık. Sonuç olarak oraya Türk oyuncu alamadık. Daha sonra o bölgeye Hakan, Caner ve Serkan ile oturttuk. Kadromuz bu şekilde oluşmaya başlayınca, hem 1 numara hem de 1 ve 2 oynayabilen bir oyuncu almamız gerekti. Ayrıca hem 3 hem 4 oynayabilen bir oyuncuya ihtiyacımız vardı, bizde Brian Greene ile anlaştık. Uzun zamandır Muhammed Kone’yi takip ediyorduk ve kadromuza kattık. Takımı başta bu şekilde kurduk. Türk oyuncuları alıp, bütçemizde kalan para ile yabancı oyuncu transferi yaptık. Istikrarlı olduğumuzu düşünüyorum. Kone dışında takımda hiçbir değişikliğe gidilmedi ve kurduğumuz kadro ile yolumuza devam ettik. Bu sezon içerisinde 4-5 tane aynanda sakatlıklar yaşadık, 7-8 kişiye düştük. Ama kadromuzu aynen tutarak içimizde bu sorunları yenerek bir şekilde savaştık ve şu anda da hala play off’u kovaladığımızı düşünürsek bu anlamda oyuncularıma ben bir kez daha teşekkür ediyorum ve çok başarılı olduğumuzu düşünüyorum.

3SAYI: Bu sene sadece Türkiye’de değil tüm dünyada bir ekonomik kriz sürüyor ve bunun etkilerini tüm kulüpler maalesef yaşıyor, siz de bir bunun üzerinden geçtiniz ve aynı gün içerisinde istifa edip, kararnızı geri aldınız. Bir gün içinde bu kararın alınmasının ve geri adım atmanızın nedenini öğrenebilir miyiz?
A.T: İstifa kararımı vermemde yaşanan maddi sıkıntıların etkisi oldu. Bunu şu anda herkes biliyor o yüzden saklamaya gerek yok, yaşadığımız maddi sıkıntı normalden çok uzun sürdü ve ben bunları yaşarken antrenörlüğümü geliştiremediğimi, çok yıprandığımı düşündüm. Ayrıca artık oyuncularımdan da performans alamayacağımı gözlemlediğim için onlarla da ilişkilerimin kötüye gitmemesi açısından bu kararı aldım. Fakat istifa etmemin hemen ardından Belediye Başkanı’mız Mustafa Akaydın Almanya’daydı ve o zaman kendisi aradı; istifa etmememi, uzun yıllar beraber çalışacağımızı, benden çok memnun olduğunu söyledi. Aslında orda biraz da hata ettim diye düşünüyorum. Kararımı vermeden önce en azından Mustafa Akaydın’ın da fikrini alabilirdim. Kendisi ile görüştüğümüzde ricasını kıramadım ve geri dönmek kararı aldım. Geri döndüğüm zaman da aslında her şey düzeldi mi diye sorarsanız, tabiki deher şey düzelmedi ama sonuçta galibiyetler aldık ve ligi iyi bir yerde kapattık diye düşünüyorum.

3SAYI: Önümüzdeki sene için tabi ki kesin bir şey söyleyemezsiniz ama eğer  Antalya’da kalırsanız basketbol düzeni açısından bir değişikliğe gitmeyi düşünür müsünüz?
A.T: Eğer seneye kalırsam bir kere kesinlikle bu paraların ödenmesiyle kesin sonuçlar olması lazım. Altyapı çalışmalarını Partizan gibi büyük kulüplerin yaptığı organizasyonlar kurarak yapmak çok kolay değil ama bizim şu anda iki üç tane yatırım yaptığımız oyuncumuz var. Zaten Can Özbek kadromuza dahil oluyor ve kafamda olan birkça isim daha var. Seneye mevcut kadronun birçoğunu koruyup özellikle Türk oyuncular devam etmek istiyorum. Tabi antrenörlük yaptıkça her sene tecrübe kazanıyorsunuz ve her sene oyuncu ve takımları tanıyorsunuz. Seneye bu bütçelerde de kalsak daha iyi bir takım kurup, daha çok maç kazanıp başarılı olacağımıza inanıyorum.

3SAYI: Bizim ligimizin değerlendirmesini istersek sizce nasıl bir konumdayız?
A.T: Aslında ülkemizde oynanan basketbol tarzını çok fazla beğendiğimi söyleyemem. Euroleague maçlarını seyrettikten sonra, ligimizde seyrettiğimiz maçlar çok temposuz ve yavan geliyor. Ben çok tempolu oynamayı ve sert basketbolu seven bir yapıya sahibim. Oyuncuyken de böyle bir yapım vardı. O yüzden basketbol bu sene ilerledi mi diye düşündüğümde Avrupa’da ki temsilcilerimiz aldığı yenilgileri düşünce çok da ilerlediğini söyleyemem. İlerleyen senelerde umarım çok daha iyi seviyede oluruz. Özellikle maddi anlamda çok daha düzenli kulüplerin bütçelerini iyi ayarlayıp, takımları ve kadroları mağdur etmeden o şekilde çalıştırmaları benim en büyük temennim. Yani geçen sene kötüydük ama bu sene de geçen seneden çok da farklı olmadı.

3SAYI: Peki sizce basketbolun ekolleri arasında diyebileceğimiz ve örnek alabileceğimiz bir ülke var mı bu açıdan?
A.T: Bunun tartışması yapılıyor işte bizim ekolümüz var mı, Türk basketbolunun hatta Türk futbolunun ekolü var mı yok mu diye. Aslında biz neyi iyi yapıyoruz, neyi kötü yapıyoruz bunun tartışması hep oluyor. Yani benim hoşlandığım basketbol İspanya’da oynanan basketbol tarzı. O yüzden de onları örnek alabiliriz diye düşünüyorum. Altyapıda oyuncuları maç kazanmaya yönelik değil de fundamental gelişme üzerine antreman ve maçlar yapılıyor. Oyuncuları pozisyonlarına göre oynatma çok önemli. Atıyorum 2 metre bir oyuncuyu ya da 1.95 bir oyuncuyu içeride oynatacağımıza belki ileride ondan kısa olarak faydalanacağımızı düşünerek ileriye dönük çalışmalar yapmamız gerekiyor. Çok doğru kulüpler var Avrupa’da sadece İspanya’da değil, birçok ülkede doğru kulüpler var o modelleri örnek almamız gerekiyor.

3SAYI: Milli Takım tecrübesi olan bir antrenör olarak 2001’de Milli Takım derecesinde iyi bir çıkış yaptık ve 2010’a kadar hedef olarak hem Milli Takım açısından hem federasyondan bir vaat verildi ama biz son birkaç seneye baktığımızda çok inişli çıkışlı bir performans görüyoruz. Bu sene evimizde dünya şampiyonası olacak nasıl değerlendiriyorsunuz?
A.T: Şimdi ben aslında bu son Avrupa Şampiyonası’nda açıkçası Milli Takım’ın, oynadığı basketboldan çok mutlu oldum. Turnuvada başarı kazanmak için birçok şeyi iyi gitmesi gerekiyor. Yunanistan maçına kadar çok iyi mücadele ettik ve hakikaten basketbolun bütün gereklerini ortaya koyduk ama hani turnuva şansı deniyor bir tane kötü maçla beraber, kaybettiğiniz maçla kötü bir yola girip istemediğimiz bir derece aldık. Bence Milli Takım Dünya Şampiyonası’nda da da en azAvrupa Şampiyonası’nda ki kadar mücadele edecektir. Üstelik saha ve seyirci avantajına sahibiz. Türk basketbol severlerin o coşkulu desteğiyle beraber burada çok başarılı olacağımıza inanıyorum. Bildiğim kadarıyla NBA’de oynayan oyuncularımız da geliyor. Tabi grupta alacağımız derece de önemli inşallah ilk dörde girip mutlu oluruz diye düşünüyorum, temennimiz o yönde.

3SAYI: Son olarak Antalya’da Kepezle beraber bir basketbol kitlesi, seyircisi oluşmuş durumda. Biraz bize Antalya’da ki basketbol hakkında bilgi verebilir misiniz?
A.T: Bizim iki takımımızın da basketbol seyirci profili farklı açıkçası. Kepez Basketbol Takımı biraz daha ateşli, biraz daha genç ve Antalyaspor seyircisi ile beraber hakikaten çok zorlu bir atmosfer yaratıyorlar deplasman takımlarına. Bizim seyircilerimiz de kemikleşmiş, daha orta yaşlı ve basketbolu gerçekten bilen, çok şık bir seyirci profili. O yüzden takımlar Antalya’ya geldikleri zaman iki tane farklı seyirci profili ile karşı karşıya. Bizim seyircimizin performansımızın düştüğü anda daha çok itici güç olmaları daha avantajlı olur. Kötü oynadığımız dönemlerde bazen salonda ses çıkmıyor, o yüzden de Kepez maçları deplasmana gelen takımlar için biraz daha zor. Taraftar baskısı henüz oturmadığı için bizim maçlarımız biraz daha kolay gibi gözüküyor ama biz de çok daha iyi mücadele edip o dezavantajı ortadan kaldırmaya çalışıyoruz.

3SAYI: Çok teşekkür ederim bize zaman ayırdığınız için.
A.T: Ben teşekkür ederim.

Röportaj: Gizem Kumbasar, 3SAYI Basketbol Dergisi

Josh Shipp Röportajı

“ Hem Takım İçin Hem de Bireysel Kariyerim Adına Elimden Gelenin En iyisini Yapmak İstiyorum.”  Josh Shipp

NCAA’de UCLA takımının forması ile mücadele eden Josh Shipp, kolejdeki ilk sezonunda 9.3 sayı, 5.2 ribaund ve 1.8 asist üretirken, mezun olduğu 2008-2009 sezon sonunda ise 14.5 sayı, 3.1 ribaund ve 1.5 asist ortalamalarına ulaştı. 2006 yılında NCAA finalde mücadele eden Shipp, 2007 ve 2008 yıllarında ise final four oynadı. 2009 yazında NBA Summer Leauge’de Chicago Bulls forması giydi.

Bu sene ilk Avrupa deneyimini Bornova Belediyesi ile yaşayan Josh Shipp takım olarak beklenenin üzerinde performans sergilediklerini ve arkadaşlığın çok güzel bir seviyede olduğunu belirtirken, hedeflerinin play-off olduğunu sözlerine ekledi.

3SAYI: NCAA’deki yıllarından biraz bahseder misin?
Josh Shipp: NCAA’den beraber olduğum ve şu anda NBA’de oynayan çok fazla arkadaşım var. Çok güzel 4 yıl geçirdim. Takım arkadaşlarım ile aramdaki arkadaşlık çok güzeldi. NCAA bize basketbolu çok daha farklı açıdan öğreten bir yer. Hem öğrenci olup hem de basketbolcu olabiliyorsunuz. Hepimiz önce öğrenci olduğumuz için, okulu ön planda tutmamızı istiyorlar. Onun dışında dediğim gibi gerçekten takım oyuncusu olmanın yanında, yeteneklerimizi geliştirebilmemiz ve eksik yönlerimizi profesyonel olmadan önceki 4 senemizde tamamlamamızı sağlıyorlar. Bu açıdan çok önemli ve güzel bir deneyimdi. Los Angelas’ta bulunan California Üniversite’sinden mezun oldum. Hem sınavların hem de maçların verdiği stresten dolayı sosyal açıdan da yapabileceğimiz çok fazla şey vardı. O yüzden hayatım boyunca yaşadığım en güzel yıllar olacağından eminim.

3SAYI: Mezun olduktan sonra Chicago Bulls ile Summer League’e katıldın. Senin için nasıl bir deneyimdi?
J.S: NBA için attığım ilk önemli adımdı ve çok yararlı geçti benim açımdan. Kısa bir süre olmasına rağmen, çok fazla şey öğrendiğimi düşünüyorum. NCAA’de yaşadığım öğrenci-basketbolcu kimliğim artık sadece basketbolcu olarak devam ediyordu. Bu da profesyonel hayatımın başlangıcı için önemli bir deneyim oldu.

3SAYI: Kendi ülkenden çok uzak bir yerde Avrupa’da profesyonel hayatına başladın. Türkiye ile Amerika arasında kültür farklılığı çok fazla. Türkiye’de evinden uzakta oynamak nasıl bir duygu?
J.S: İzmir’e gelmeden önce açıkçası çok zorlanacağımı düşünüyordum. Dilini, kültürünü, insanlarını bile bilmediğim bir ülkeye 1 seneliğine gidiyordum sonuçta. Ama buraya geldiğimde sandığım kadar zor olmadığını düşündüm. Takım arkadaşlarımla aramızdaki uyumun çok iyi olması ve hepimizin çok iyi anlaşması büyük bir şans. Bana birçok konuda destek oldular ve İzmir’de Bornova Belediyesi’nde oynadığım için çok mutluyum. Burada her şey çok güzel ilerliyor.

3SAYI: Biraz da takım arkadaşların ve takımla ilgili düşüncelerini öğrenebilir miyim?
J.S: Dediğim gibi tüm takım arkadaşlarımı çok seviyorum ve bence çok iyi bir uyum sağladık. Bornova’nın ligdeki ilk senesi olmasına rağmen bulunduğumuz seviyenin aramızda ki arkadaşlık ile orantılı olduğuna inanıyorum. Bence sene başından beri çok iyi maçlar çıkardık ve beklenenin üstünde performans sergiledik. Play-off’lara çok az kaldı. Bundan sonra tüm maçlara mental olarak daha hazır bir şekilde çıkmalıyız. Gerçekten Play-off’larda oynamak istiyoruz ve bunun için hepimiz elimizden geleni yapıyoruz.

3SAYI:
All-Star’da takım arkadaşın Smaç Yarışması’nda forma giyerken seni de yabancılar karmasında izledik. All-Star nasıl geçti?
J.S: Bence çok eğlenceliydi. Salonda oluşan atmosfer çok güzeldi. Kayseri’de ki herkes bizi desteklemek ve izlemek için oraya gelmişti. Çok eğlenceli bir hafta sonu geçirdim. Türk Karması’nın kazanmasına biraz üzüldüm açıkçası ama sonuç olarak sadece eğlence amaçlı bir organizasyondu. Yenilmemizin o kadar da büyük bir önemi yok. Dediğim gibi çok güzel ve eğlenceli vakit geçirdim.

3SAYI: Kendine idol olarak aldığın biri var mı?
J.S: Büyükbabam. Kendisi bana nasıl basketbol oynayacağımı öğretti ve bugün bulunduğum yerde onun sayesinde bulunuyorum. Hem kişiliği hem de bana gösterdiği ilgi beni bugünlere getirdi.

3SAYI:
Son olarak kişisel hedeflerin neler öğrenebilir miyiz?
J.S: Kendime belirli bir çizgi çizmek için daha çok gencim. Önümde çok uzun yıllar var ve şu anda sadece bu seneye odaklanıp hem takım olarak hem de bireysel olarak benim için en iyisini yapmak istiyorum. Burada gerçekten başarılı olmak istiyorum, çünkü çok mutlu olduğum bir yerdeyim. Bu yüzden de bu sezonu başarılı bir şekilde tamamlayabileceğime inanıyorum. Daha sonrası için ise oynadığım her takımda en iyi performansımı sergileyip, yapabileceğimin en iyisini yapmam gerekiyor.

Röportaj: Gizem Kumbasar, 3SAYI


Cem Coşkun Röportajı

YOĞUN, STRESLİ AMA BAŞARILI BİR SEZON GEÇİRİYORUZ

3SAYI: Basketbola başladığın günden bugüne kadar ki basketbol hayatını anlatır mısın?
Cem COŞKUN: Basketbola lise 1’de TED Koleji altyapısında başladım. Ama 2 ay sonra lisans problemi yaşadım ve Telekom altyapısına geçtim. İlk senemde okulda derslerin çok yoğun olmasından dolayı Yıldız takımda çok fazla oynayamadım, Ama 2. Sezonumda tam anlamı ile basketbol oynamaya başlamış bulundum diyebilirim. Yıldız takımda olduğum sene benim jenerasyonumun en büyük başarısı 4. olmamızdı. Eğer yanlış hatırlamıyorsam Samsun’da yapılmıştı Şampiyona. Ankara’da genelde zaten hep ilk ikiye oynuyorduk. Finaller hep Telekom ve Kolej arasında geçiyordu.  O dönemde A Takım ile idmanlara çıkmaya başladım. 2-3 sezon A Takım kadrosunda bulundum. Ercüment Abi ile beraber çalışıyorduk ama çok fazla süre alamadım sadece 1-2 Avrupa maçında oynadım. Daha sonra Tolga Abi takımın başına geçti ama bu sefer de hazırlık kampında belimden sakatlandım. Daha sonra Tecrübe kazanmak adına Çankaya Üniversitesi’ne kiralık verildim. O senemde daha ciddi süreler almaya başladım. Ama sene sonunda Bölgesel Lig’e düştük. Sonra Telekom’dan Murat Göktaş ile Tekel’e kiralık gittim. Ama o sezon ciddi maddi sıkıntıları vardı, yabancı oyuncular geç gelmişti daha sonrada ligden düştük zaten. Bir sonraki sezon Umut Görür, Alper Yılmaz, Umut Lafatan ve ben TTNET Beykoz’a geçtik.

3SAYI: Hacettepe ile anlaşmadan önce Beşiktaş Cola Turka ile anlaştın. Genç Telekom’dan ayrılma kararını alıp Beşiktaş ile anlaştığın dönemi anlatabilir misin?
C.C: Geçen sene Genç Telekom ile sözleşmem bittiğinde onlar kalmamı istediler ama ben istemedim. Hedefim açıkçası daha yukarılardı ve daha tecrübe kazanabileceğim bir takımda olmak istedim. O dönemde Karşıyaka’dan teklif geldi, 2 gün idmanlara çıktım. Aslında herşeyde anlaşmıştık ama daha sonradan benimde tam olarak hala ne olduğunu bilmediğim birşey oldu ve anlaşmamıza rağmen olmadı. Daha sonra Burak Bıyıktay ile görüştük ve ben 3-4 günlüğüne İstanbul’a gittim, ilk başta bana sundukları sözleşmeyi kabul etmedim ve Ankara’ya geri döndüm. Daha sonra Burak Abi ile tekrar telefonda görüştük ve Beşiktaş’lı olduğum için gitme kararı aldım. Hazırlık maçlarında oynamama rağmen lig maçlarında forma giyemedim. Herkesin bildiği gibi Beşiktaş’ta çok uzun zamandır parasal sıkıntılar var. Ben Aralıkta Hacettepe ile anlaştım ama Beşiktaş’ta hala maaşım bulunuyor. Oyuncuların çoğu da hala parasını alamıyor. Bizim ülkemizde maalesef futbol branşı olduğu zaman diğer branşlara daha az para aktarıyorlar. Beşiktaş’ta yaşadığım sıkıntılardan dolayı mutlu değildim ve oynayabileceğim bir takımda olmak istiyordum. Daha sonra Hacettepe’den teklif gelince kabul ettim. Çünkü tüm staff’ı tanıyorum ve burada ki oluşumun çok güzel olduğunu duymuştum. Geldikten sonra ben de gördüm ki gerçekten Hacettepe’de kurulan organizasyon çok güzel.

HEDEFİMİZ BEKO BASKETBOL LİGİ

3SAYI: Hacettepe ile ilgili neler söyleyebilirsin?
C.C: Naci hoca ile daha önceden beraber çalışmamdan dolayı buraya gelmemin etkisi çok büyük. Burada olmaktan gerçekten çok memnunum. Ben gelmeden önce yaz itibari ile çok yoğun bir çalışma dönemi içerisindeler. Ama bu yoğunluk takımda hiçbir sıkıntıya yol açmıyor. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki Türkiye’de çoğu kulüpte olmayan bir oluşum içerisinde olan bir kulüp burası. Bence en önemlisi kulüpte herhangi bir parasal sıkıntının olmaması, sonuçta bu sıkıntılar oyuncuların performansını da etkiliyor. Onun dışında Bölgesel Lig’den Şampiyon olup gelen bir takım var ve TB2L’de de aynı şekilde şampiyon olup BEKO BASKETBOL LİGİ hedefleniyor. Bir diğer deyişle ikinci Bornova örneği olacak.  Lige çıkma heyecanından dolayı herkes çok istekli çalışıyor. Bu yoğunluğun ve stresin olmasına rağmen idmanlar ve toplantılar çok keyifli geçiyor. Onun dışında salonumuz her maç doluyor. Biraz küçük ama bu bize avantaj da sağlıyor. Tüm maçlarımıza sağolsun Hacettepeliler geliyor. Bizi hiçbir maçta yalnız bırakmadılar. Türkiye’de çoğu takım boş tribüne oynarken bizim her maç salonumuz doluyor.

İKİNCİ LİGDE DAHA SERT BASKETBOL OYNANIYOR

3SAYI: BBL ve TB2L arasında nasıl farklılıklar var?
C.C: BEKO BASKETBOL LİGİ’nde ki oyuncular, TB2L’ye kıyasla doğal olarak daha üst düzey oyuncular. Orada daha akla dayalı bir basketbol var ama İkinci Lig’de biraz daha sert defans gerekiyor. Tabiri caizse maçlarda kavga ediliyor. İkinci Lig’de hakemlerde daha çok göz yumuyorlar bazı şeylere. Onları da çok eleştirmek istemiyorum, hata yapabilirler, bu çok normal ama İkinci Lig hakemleri kesinlikle sertlik düzeyine daha müsama gösteriyorlar.

3SAYI: BEKO BASKETBOL LİGİ’nde ki yabancı oyuncu sayısını bir genç oyuncu olarak nasıl değerlendiriyorsun?
C.C: BEKO BASKETBOL LİGİ’nde ki yabancı oyuncu sayısı genç oyuncuların gelişimini etkiliyor. Bizim tecrübe kazanmamız için daha fazla süre almamız gerekiyor. Birinci Lig’de bu tecrübede olup, forma şansı giyen genç oyuncu sayısı maalesef az. İkinci lig kendini gösterme açısından genç oyuncular için bence daha iyi bir düzeyde. Ama yabancı sayısı sadece genç oyuncuları değil, Milli Takım’ları da etkiliyor. 3 yabancı ve 2 Türk ile başlanan ilk 5 kadroda ve az süre alan Türk oyuncuların Milli Takım’lar seviyesinde de başarısı düşüyor. Çünkü sezon içerisinde yeterli maça çıkamamış, yeterli süreyi alamamış konumda olup, diğer Ülker’in oyuncuları ile kıyaslandığında geride kalmış olunuyor. Genç oyunculara güvenen antrenörler olsa bile, diğer takımlarda yabancı oyuncu ağırlığı olduğu zaman herkes o sistemin içine girmek zorunda kalıyor. Çünkü güçlü olan takımın ayakta kaldığı bir sistem ve tartışmasız atletik olarak güçlü olan bir Amerikalı oyuncu takımı bir adım ileri götürebiliyor. Ama takımlardaki yabancı sayısını arttırarak hem gençlerin önü hem de Türk Basketbolunun önü kapatılıyor diye düşünüyorum.

3SAYI: Biraz Milli Takım kariyerine geçersek 70’in üzerinde Milli forma giydin
C.C: Milli Takım kariyerim Yıldız ve Genç Milli Takım ile başladı ve ikisinde de Nihat Abi ile beraber çalıştık. Yıldız milli takım zaten çok kalabalık oluyor, Türkiye’nin her yerinden oyuncular vardı. Yanlış hatırlamıyorsam Yıldız Milli Takım’da 2 tane Avrupa Şampiyonası’na katıldım ve ikisinde de ikinci olduk. bizim jenerasyonumuz Hidayet’lerden sonra gelen en başarılı jenerasyon olarak gösteriliyordu. Daha sonra ise 2 sezon Naci Abi ile beraber Universiade’a gittik. Bankok’ta 5.olduk, geçen sene ise Sırbistan’da ise 6.Olduk. İlk tur maçları bitince, bize normalde Almanya’nın gelmesi gerekiyordu, ama galiba bir oylama ya da onun gibi birşey yapmışlar, Sırbistan geldi ve namağlüp şampiyon oldular. Zaten kadroda ki çoğu oyuncu A Milli Takımda da oynuyordu. Kendi evlerinde oynamanın avantajı ile, Belgrad Arena’yı doldurdular ve şampiyon oldular. Üniversite milli güzel ve eğlenceli bir deneyimdi.

AİLEMİN DESTEĞİ BENİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ

3SAYI: Sence bir sporcu için aile desteği ne kadar önemli?
C.C: Aile desteği kesinlikle hayatta ne olursa olsun çok önemli. Babam elinden geldiğince tüm maçlara gelir. Kardeşimde basketbol oynuyor ve artık ailemde maçlarımıza senelerdir gide gele, basketbolu anlıyorlar. Hem annem hem babam olumlu olumsuz bütün düşüncelerini belirtiyorlar. Eğer onların verdikleri destek olmasalar bugün basketbol hayatım olmazdı. Aile insan hayatındaki en önemli şeydir ve basketboldan önce ailem gelir. Onlara verdiği destekten dolayı ve bugünkü benin oluşmasında katkı sağladıkları için minnettarım.

3SAYI: Kendi özeleştirini yapsan neler dersin?
C.C: Sahada normal hayatımda hiç olmadığım kadar agresif oluyorum. Sinirlerime hakim olmayı bilmem gerekiyor. Sinirlendiğim zaman hakemlerle ve bazen oyuncularla biraz fazla uğraşıyorum. Bunu görebiliyorum. Bu huyumun bana ileride zararı dokunabilir. O yüzden mümkün olduğunca sinirlerime hakim olmam gerekiyor.

3SAYI: Son olarak hedeflerini öğrenebilir miyiz?
C.C: Henüz kendimi ispatlayamadım, sürekli takım değiştiriyorum ama yaşım daha çok genç ve çok çalıştığıma inanıyorum. Belirli bir takım olarak hedef belirlemek bence doğru değil. Ama Birinci Lig’de ve basketbol camiasında saygıdeğer ve oyunu ile söz ettiren bir basketbolcu olmak istiyorum.

Röportaj: Gizem Kumbasar


Ingo Weiss Röportajı

Almanya Basketbol Federasyonu Başkanı Ingo Weiss, Efes Pilsen World Cup 8 organizasyonunu izlemek için Ankara’ya geldi.

Efes Pilsen World Cup 8’de mücadele eden Almanya’nın Federasyon Başkanı Ingo Weiss, Ankara’da maçları takip ederken, federasyon çalışmaları hakkında bilgiler verdi.

Almanya basketbolu ve A Milli Takımlarının gelecek hedefleri ile ilgili de düşüncelerini aktaran Ingo Weiss, Türkiye Basketbol Federasyonu ile de çok yakın ilişkide olduklarını dile getirdi.

Polonya’ya iki önemli oyuncunuzdan yoksun gidiyorsunuz. İlk olarak Dirk Nowitzki ve Chris Kaman ile ilgili düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Evet, dediğiniz gibi bu sene bu iki oyuncu da bizimle birlikte değil. Çünkü geçen sene Olimpiyatlar sırasında dinlenmek istediklerini ve bu süre içinde NBA’deki takımları ile ilgili anlaşma yapmak istediklerini söylediler. Belki önümüzdeki sene tekrar milli formayı giyebilirler. Şu anda bizim genç oyuncularımızı geliştirme şansımız var ve bildiğiniz gibi çok fazla genç oyuncuya sahibiz. Önümüzde ne olacağına bakmamız gerekiyor. Genç oyuncular kendilerine verilen bu fırsatı iyi değerlendirmeli. Aslına bakarsanız elimizde iki taraflı bir madalyon var. Gençler tecrübe kazanacaklar ancak diğer taraftan bu iki oyuncunun yokluğunda belki istediğimiz galibiyetleri alamayacağız. Evet, onlar bizim en iyi ve en tecrübeli oyuncularımızdan. Eğer iyi bir takım kurmak istiyorsanız hem genç oyunculara hem de tecrübeli oyunculara ihtiyacınız olacaktır. Bazen eski ayakkabınızı tercih edersiniz çünkü onunla yürümek çok rahattır ama üstünüze yeni bir ceket giyersiniz. Sağlam adımlarla yürümek için eski ayakkabıya, taze ve yeni görünmek içinse yeni bir kıyafete ihtiyacınız vardır. Bu örnek bence bizi çok iyi anlatıyor.

Türkiye Basketbol Federasyonu ile ilişkileriniz nasıl?
Almanya ve Türkiye federasyonları her zaman iyi ilişkiler içinde oldular. Türkiye Basketbol Federasyonu’nun çalışmalarını çok beğeniyorum. Bogdan Tanjevic, bana sorarsanız çok iyi bir antrenör. Kendisinin çok iyi bir takım kurduğunu düşünüyorum. Umarım Polonya’da ve gelecek sene de kendi evinizde büyük başarılar elde edersiniz. Çünkü inanılmaz bir seyirci coşkusuna sahipsiniz. Türk halkı basketbolu çok seviyor. Federasyonunuz çok organize çalışıyor. Çok başarılı bir başkana sahipsiniz, o tam bir lider. Onun liderliğinde çok başarılı bir ekip çalışması yürütülüyor. Ayrıca şu anda Dünya Şampiyonası için müthiş bir hazırlık dönemi geçiriyorsunuz. Temponuz hiç düşmüyor, hep geleceğe dair neler yapabileceğinizi düşünüyorsunuz. Yani önünüze bakarak ilerliyorsunuz, attığınız her adımdan önce bir sonraki adımı planlıyorsunuz. İstikrarlı bir yükselişiniz var. Almanya Basketbol Federasyonu olarak sizinle aynı mantaliteye sahibiz.

Federasyon olarak gelecek hedefleriniz neler?
Şu anda geleceğe yatırım yapıyoruz. Genç jenerasyonumuz üzerine yoğunlaşıp, onların gelişimini sağlamak istiyoruz. Şunu bilmelisiniz ki; bunu başarmak Almanya’da çok zor. Çünkü tüm kulüplerimiz, futbol kulüpleri. Futboldan sonra ise Formula 1 geliyor. Basketbol, voleybol, hentbol ve buz hokeyi sonraki sıralarda kalıyor. İşte bu yüzden genç oyunculara odaklanıp, onları geliştirmek bizim açımızdan çok önemli. Böylelikle gelecekteki Alman Milli Takım’ın temellerini atabiliriz. Almanya’daki okullarla birlikte çalışıyoruz. Bu okullarda çok fazla sayıda genç oyuncu bulunmakta. Okula giden herkes öncelikle dersleri ile ilgileniyor, ardından bir spor dalında kendini geliştiriyor. Tabi ki bu gençlerin hepsi basketbola yönelirse bizim için büyük bir potansiyel olur. Bu bahsettiğim detaylar Alman Basketbolunun anahtarı diyebileceğim çalışmaları. Ülkemizde basketbolu yaygınlaştırıp, oyuncularımızı geliştirme şansını iyi kullanmalıyız. Bütün bunların yanı sıra, kendi antrenörlerimizi de geliştirmemiz lazım. Onların da bu gelişime katkıda bulunması için çok fazla çalışması ve kendilerini yenilemeleri gerekir.

Geçtiğimiz aylarda Türkiye’de düzenlenen Türk Telekom Yıldız Erkekler Turnuvası’nda milli takımınız 10 gün içinde önemli gelişmeler kaydetmişti. Altyapı çalışmalarınız sanırım meyvelerini veriyor.
Yıldız Takımımız gerçekten çok hızlı gelişti. Bunun sebeplerinden bir tanesi herkesin gençlerimizin gelişimi için ellinden geleni büyük bir özveri ile yapıyor olmasıdır. Bu gelişim, U16, U18 ve U20’de oynayan tüm gençlerimiz için geçerli. Ayrıca U17 Şampiyonası, Almanya’da oynanacak. Hamburg’da küçük çaplı bir şampiyona düzenleyeceğiz. Bu yüzden tüm kulüpler ile beraber çalışıyoruz ve Almanya’daki tüm kulüpler bize genç jenerasyonu geliştirme çalışmalarımız için yardımcı oluyorlar. Çünkü oyuncular kulüplerde nerdeyse her gün çalışıyorlar fakat milli takımda sadece sezon bittiğinde ya da tatil zamanında görev alabiliyorlar. Bu açıdan beraber çalışınca çok daha başarılı oluyoruz.

Gelecek yıl Türkiye’nin gerçekleştireceği Dünya Şampiyonası ile ilgili görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?
Türkiye müthiş bir fırsat yakaladı. Dünya Şampiyonası için tüm dünyadan insanlar ülkenize gelecek. Türkiye’nin elinde kendini tanıtmak için iyi bir araç var. Bu sayede insanlar Türk Milli Takımı’nı da daha bir dikkatli izleyecekler. Federasyonunuzun bu organizasyonun altından başarı ile kalkacağına eminim.

Almanya’nın Avrupa Şampiyonası’ndaki hedefi nedir?
Yeni ve genç bir takımız. Nowitzki ve Kaman kadromuzda yok. Neleri başarabileceğimize bakacağız. Salona gidip, maçı kazanmaya odaklanmalıyız. Şu anda kesin bir hedef söylemem yanlış olur. Bunu daha başlangıç olduğuna inanıyorum. Biz maçlara kazanacağımıza inanarak çıkacağız. Zorlu bir rakiplerimiz olduğunu biliyoruz.

Efes Pilsen World Cup organizasyonu ile ilgili düşüncelerinizi de bizlerle paylaşır mısınız?
Bu organizasyon ile Türkiye, tüm milli takımlara çok hoş davranıp, tüm misafirperverliğini ortaya koyuyor. Böyle mükemmel bir organizasyonda bulunmak gerçekten çok güzel. Oyuncularımızla konuştum, onlar da benimle aynı fikirdeler. Bu yüzden ilerleyen yıllarda da biz Efes World Cup organizasyonlarında olmayı çok isteriz.

Röportaj: Dilvin Yücebarlas-Gizem Kumbasar
Fotoğraf: Serdar Çelik

Kaynak: TBF