Etiket arşivi: Bornova Belediye

Soner Şentürk ve Torin Francis Röportajı

Bornova’da Hedef Playofflarda Başarılı Olmak

Geçen sene Beko Basketbol Ligi’ni 7. sıradan bitirerek, playofflarda Fenerbahçe Ülker ile eşleşen Bornova Belediyesi, ligdeki ikinci yılında geçen sene ortaya koydukları performansı daha da yukarıya çekerek devam etme hedefinde.

Geçen sezon kadroda olan yabancı oyuncularından Tyler Smith ve Thomas Nagys yanına deneyimli oyuncu olan Torin Fransic’i takviye ederek pota altında daha da güçlenen Bornova Belediyesi’den Soner Şentürk ve Torin Francis ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Basketbola Darüşşafaka altyapısında başlayak sırasıyla Yıldız ve Genç takımlarda forma giyen Soner Şentürk A Takım’da geçirdiği senelerden sonra  2009-2010 sezonunda Türk Telekom’a transfer oldu. Telekom’da geçen bi yılın ardında da bı yıl Bornova Belediyesi ile anlaştı.

Kariyerinde 2 yıllık İtalya ve Yunanistan deneyimi bulunan Torin Francis ise ligin sayı ve ribaundda en efektif uzunlardan birisi. Frank Elegar’ın boşluğunu daha kaliteli bir oyuncu ile dolduran Bornova Belediyesi kendi yapısı ve karekteri adına bu sezon doğru oyuncu ile anlaşmış bulunmakta.

Darüşşafaka’da geçirdiği yılların kendisine çok büyük katkısı olduğunu belirten Şentürk, “Darüşşakafa’da altyapıya ciddi bir değer veriliyor. Sadece oyuncu yetiştirmek değil antrenör yetiştirme amaçlı da çalışıyorlar. Ortada gerçekten verilen çok büyük bir emek var. Bugün sahip olduğum basketbolda Darüşşafaka’nın çok büyük bir önemi var. Ama sonuç olarak herşey oyuncularda bitiyor. Belirli bir çaba olmadan kimse bir yerlere gelemez. Bazı fedakarlıklar yapmamız gerekiyor. Biz bunları sosyal hayatlarımızı kısarak yaptık ve okuldan fedakarlık etmem gerekiyordu” diyerek basketbolunun gelişiminde Darüşşafaka’nın öneminden bahsetti.

Bornova Belediyesi’ni tercih etmesinin en büyük sebeplerinden birinin geçen sene yakaladıkları başarı olduğunu belirten Soner; “İkinci Lig’den gelen bir takımın ilk senesinde playofflara kalarak Fenerbahçe Ülker ile eşleşmesi takım adına çok büyük bir başarı. Geçen sene yaşanan başarının ardından benim buraya gelmek istemem çok büyük bir etkendi. Bu sene de takım hedefi olarak geçen seneki başarının ardından bu sene de üstüne birşeyler koyarak devam etmek istiyoruz. Geçen seneye göre daha iyi bir takım kurulduğunu düşünüyorum. Playoffa en iyi yerden girmek istiyoruz ve şu ana kadar sezona şu anda iyi başlangıç yaptığımızı düşünüyorum. Playoff öncesi elimizden geleni yapıp tüm maçları mümkün olduğunca kazanmak istiyoruz. Çünkü hiç bir takıma karşı 1-0 geride başlamak istemiyoruz” açıklamalarında bulundu.

Türkiye’ye gelmeden önce Beko Basketbol Ligi’nin bu kadar fiziksel bir lig olduğunu düşünmediğini belirten tecrübeli oyuncu Torin Francis, “Yunanistan fiziksel gücün üst seviyede olduğu bir ligdi. Açıkçası buraya gelmeden önce ligin kalitesinin bu kadar yüksek olduğunu bilmiyordum. Ama bence Beko Basketbol Ligi Yunanistan’a göre daha fiziksel güçlerin kullanıldığı bir lig. Verdiğim karardan dolayı mutluyum çünkü ligde çok kaliteli ve kendini ispatlamış oyuncular bulunuyor. Bornova Belediyesi ikinci yılında olmasına rağmen belirli bir çizgiyi hedefleyen bir takım” diye belirtti.

Geçen sene Türk Telekom’a transfer olmasına rağmen umduğu süreleri alamadığını belirten Soner Şentürk, Bornova Belediyesi’ni seçmesinin sebeplerinden birinin Darüşşafaka’da yaşadığı performansı gerçekleştirmek olduğunu vurguladı ve

“Daçka’da geçirdiğim son sene hem takıma katkım hem de aldığım süreler göz önünde bulundurulduğunda Türk Telekom’da yaşadığım sene benim için çok da güzel geçmedi açıkçası. Sonuçta hiçbir oyuncu oynamadan mutlu olamaz. Bornova’ya gelmemde ki en önemli sebeplerden biri de bu. İki sene önce Daçka’da yaşadığım performansı burda da göstermek istiyorum. Bu yüzden şu anda doğru bir yerde olduğuma inanıyorum” dedi.

2009-2010 yılında yakalanan başarının sadece Türk oyuncuları değil yabancı oyuncularıda cezbettiğinin belirtisi olan Torin Francis başarıyı hedefleyen takımda oynamanın ayrı bir keyfi olduğunu belirtti ve “Ligi sadece orta sıralarda bitirmeyi değil playofflarda başarılı olmayı hedefleyen bir takımız. Bence geçen sene yakaladıkları başarı bunun bir örneğiydi. Koçumuz sürekli kazanmayı ve daha iyisini isteyen bir insan. Bu yüzden tercihimi Bornova Belediyesi’nden yana kullandım ve doğru bir tercih yaptığıma inanıyorum. Daha önce de belirttiğim gibi ligde çok başarılı oyuncular var. Benim de ribaund özelliğim var. Beko Basketbol Ligi’nde bu özelliğimle ön planda olmak ve ligi ribaundda en üst seviyede tamamlamak istiyorum” diye ekledi.

Dünya Basketbol Şampiyonası’nın ardından ülkemizde basketbol adına çok büyük gelişmeler olduğunu ve olmaya devam edeceğini belirten Şentürk, “Milli Takım’ımızın ikinciliğinin getirdiği başarı sadece sportif anlamda olmayacaktır. Herkesin de bildiği gibi Türkiye futbol ülkesi ve bu başarı bence biraz bunu kıracaktır. Ben hatırlamıyorum ki Fenerbahçe Eurolig maçında dolu tribünlere oynasın. Bence bunlar ufak tefekte olsa bazı şeylerin değiştiğinin başlangıcı. Ama sadece bunlar yetmez. Artık kulüplerin yapacağı yatırımlar daha da büyük önem kazanıyor” şeklinde belirtti.

Her maçı ayrı ayrı düşünmeleri gerektiğini belirten Torin Francis, playofflara kadar çok önemli maçlar oynayacaklarını ve her maça ayrı konstanre olmaları gerektiğini dedi ve “Elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız. Tüm maçlara konsantre olup sahada olabileceğimizin en iyisi olmalıyız. İyi bir başlangıç yaptığımıza inanıyorum ama bu başarıyı sürdürmemiz gerekiyor. Bence playofflara iyi bir giripi yapabilcek kapasiteye sahip bir takımız” açıklamalarında bulundu.

Avrupa Basketbolunun kendisine çok cazip gelen bir tarz olduğunu belirten Şentürk şu aşamada kariyerinde doğru bir takımda olduğunu ve ileride Avrupa’da bir takımda forma giymek istediğini belirterek sözlerini noktaladı.

Gizem Kumbasar, 3SAYI

Bu yazı 3SAYI Aralık 2010 sayısında yayınlanmıştır. 26. sayımız



Kedrick Brown Röportajı

Okaloosa-Walton CC ile Kolej kariyerinden sonra Boston Celtics tarafından 1.tur 11.sıradan draft edilen 2001-2002 sezonunda Kedrick Brown 29 NBA maçında 2.2 sayı ve 1.7 ribaund ortalamalarından sonra, Celtics’de ki 2.senesinde 2.8 sayı ve 2.7 ribaund ortalamaları ile tamamladı. 2003-2004 sezonuna Boston ile başlayan Brown, sezonu Clevland Cavaliers ile tamamladı. NBA kariyerine 2004-2005 sezonunda Philadelphia 76ers kadrosunda yer aldı. 2007 yılında ise D Lig takımlarından Anaheim Arsenal tarafından 1.tur 9.sıradan draft edildi, 49 maçta forma giyen oyuncu, 15.2 sayı, 5.9 ribaund ve 1.8 asist ortalamaları ile sezonu tamamlarken, 2008-2009 sezonunda 40 maçta 17.9 sayı, 6.7 ribaund ve 2.7 asist ortalamaları ile mücadele ettii.

3SAYI: Basketbola nasıl başladığından ve NCAA yıllarından biraz bahsedebilir misin?

Kedrick Brown: Ben küçükken arkadaşlarımla hep basketbol ya da beysbol oynardık. Bu yüzden basketbol oynamaya çok küçük yaşta başladım diyebilirim. Şu anda çocukların sahip olduğu kadar çok oyuncak çeşidimiz yoktu ve benim çevremde ki herkes sokakta basketbol oynardı. Basketbol ya da beysbol oynadığımız zamanlarda, basketbolu gittikçe daha çok sevdiğimi farkettim. Bu yüzden daha çok vakit ayırdım. Daha sonra ise spor bursu alarak eğitimime devam edebilme şansı elde ettim. Bu benim için çok önemli bir şanstı, çünkü hem eğitimime devam edip diploma sahibi olacaktım, hem de sevdiğim bir dalda profesyonelleşme şansı elde etmiş oldum. Basketbol serüvenim bu şekilde başladı diyebilirim.

3SAYI: NBA’de 4 sezon geçirdin ve 3 tane farklı takımda oynadın. NBA’de geçirdiğin 4 yıl için neler söyleyebilirsin?

K.B: Gerçekten çok güzeldi. NBA’de geçirdiğim zamanların benim için ne kadar güzel olduğunu kelimelerle anlatmam çok zor. En önemlisi kendime örnek aldığım oyunculara karşı oynama şansı elde ettim. Ben çocukken NBA izleyerek ve onlara özenerek büyüdüm, NBA’de oynamak benim hayallerimden biriydi ve bunu başardığım için çok mutluyum.

3SAYI: NBA ve Avrupa basketbol tarzı olarak birbirinden çok farklı bir yapıya sahip. NBA deneyimi olan bir oyuncu olarak kıyaslama yapmanı istesek neler diyebilirsin?

K.B: Çok farklı olduğu doğru ama bence en önemli farklılık, NBA’de ki çoğu oyuncuların fiziksel olarak daha güçlü olması ve daha atletik oyuncuların kabul gördüğü bir lig olması. Ama Türkiye’de çok kaliteli ve üst düzeyde oyuncular bulunuyor.. Buraya gelmeden önce bu kadar sert bir lig olduğunu tahmin etmemiştim. Türkiye’de bireysel oyundan çok, takım oyunu ön planda, sizden takım oyunu olmanızı ve beraber hareket etmenizi istiyorlar. Türkiye’nin zaman geçtikçe kendinden daha çok bahsettireceğini düşünüyorum, çünkü NBA’de oynayan oyuncularınız gerçekten çok başarılı konumdalar.

3SAYI: Yaşadığın sakatlık takımı biraz etkilemiş durumda ve bu süreç için yeni bir oyuncu transfer edildi takıma. Sakatlığın ne durumda?

K.B: Evet, gerçekten çok kötü oldu ve takımı biraz etkilediğini düşünüyorum. Ama herkes elinden gelenin en iyisini yapıyor. Bunu biliyorum ve takım arkadaşlarıma güveniyorum. Yeni gelen arkadaşımızda üst düzeyde performans sergileyerek elinden geleni yapıyor. Sakatlığım dediğim gibi talihsiz bir durumdu, ne zaman döneceğim hala belli değil ama gün geçtikçe daha iyi oluyor. Umarım en kısa zamanda sahalara geri dönebilirim.

3SAYI: Beko All Star’da izledik seni. All Star nasıldı?

K.B: Bence çok eğlenceliydi, güzel bir haftasonu etkinliği oldu. Maçların stresinden bir gün de olsa uzak kalıp, eğlence amaçlı bir organizasyon hepimiz açısından motive ediciydi. Takım arkadaşım Josh Shipp’inde orada olması ve bu etkinlikte beraber olmamız çok güzeldi.

3SAYI: Son olarak Bornova’dan bahsetmek gerekirse, beklenenin üzerinde performans sergiliyorsun. Bornova için neler söyleyebilirsin?

K.B: Bence takım olarak çok iyi bir kimya yakaladık. Herkesin arkadaşlığı çok iyi bir düzeyde. Aramıza daha sonradan katılan arkadaşlarımız da uyum sürecini çok iyi atlattılar. Lige baktığımda ise çok yeni bir takım olmamıza rağmen iyi gittiğimizi düşünüyorum. Bence Türkiye Kupası’nda elimizden gelenin en iyisini yaptık. Playoff’lara kalmayı istiyoruz ve bunun için her maça konsantre olup çıkıyoruz. Her maç kazanmak için oynuyoruz.

Röportaj: Gizem Kumbasar, 3SAYI Basketbol Dergisi

Taraftar Desteği

TARAFTAR DESTEĞİ ?
Geçtiğimiz günlerde Bornova Belediye – Oyak Renault maçını salondan takip etme fırsatım oldu. Bornova Belediye maçı rahat bir oyunla kazandı ve play off için büyük bir avantaj sağladı. Nitekim de play off lara kaldılar. Bornova’nın oyununu beğendim fakat taraftar için aynı şeyi söyleyemem. 10.000 kişi kapasiteli Halkapınar Spor Salonu’nda maçı takip eden yaklaşık  250 – 300 kişi vardı. Bornova Belediye gibi 2 yılda TBL’ye çıkan , ilk sezonunda play-off’lara kalan bir takım için bu sayı oldukça az. Hele hele İzmir gibi bir basketbol şehrinde. Sanırım İzmir henüz bu takımı sahiplenemedi. Bir diğer İzmir takımı olan Pınar Karşıyaka ise maçlarını dolu tribünlere oynuyor ve taraftarın takımı ateşlediği inkar edilemez bir gerçek. Arkasına taraftarını alan Pınar Karşıyaka’yı KSK arenada yenmek oldukça zor.

Tribüne gelen taraftarın takımı ateşlemeyi bilmesi de çok önemli. Mesela Bornova Belediye maçında tribünlerdeki bir amcanın kendini coach sanıp bağıra çağıra oyunculara taktik vermesi, onları azarlamasını garipsemiştim. Taraftarın birlik içinde takımı ateşleyici tezahüratlar yapması oyuncular için oldukça önemli.Bu durum sadece Bornova Belediye için geçerli değil tabiki. Basketbolumuzun en büyük sorunu maçların boş tribünlere oynanması. Tribünlerin dolmamasının en büyük nedeni ise basketbolun yöneticileri.Ben bu yöneticilerin şuana kadar basketbolu sevdirmek adına  bir şey yaptıklarını görmedim.Fiyatları 30 ile 250 tl arası değişen futbol maçlarına giden taraftarın 5 – 10 tl ücretli basketbol maçlarına gelmemesi için hiçbir neden yok.Salonlardaki yüksek tempo ve görsel şovlar ise basketbolun futbol karşısındaki en büyük avantajı.

Avrupa’da ise durum biraz farklı. Mesela Cenk Akyol’u izlemek için Air Avellino maçlarını izlediğimde salonun neredeyse tamamen dolu olduğunu görüyorum. Avellino’da yüksek bütçeli bir takım değil ve play off  için oynamalarına rağmen taraftar takımına olan desteğini hiç kesmiyor.Partizan’ın da taraftar desteğini arkasına alıp Euroleague’de  aldığı başarılı sonuçları hepimiz gördük.Burada devreye basketbol kültürü giriyor.Salonlara ve takımlarımızın Avrupa başarılarına baktığımızda henüz basketbol kültürümüzün oluşmadığını görüyoruz.Buradan geçmiş federasyonların doğru işler yapmadığını anlamak güç değil.Bundan sonra yöneticilerin taraftar sorununa çözüm bulması gerekir yoksa basketbolumuz sürekli geriye gider.Milyon dolarlık takımların boş salonlara oynaması anlamsız.

Önümüzde ülkemizde gerçekleşecek olan 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası var.TBF şuana kadar gayet başarılı işler yaptı.Umarım şampiyonayı başarılı bir şekilde atlatırız ve basketbol kültürümüzü biraz da olsa geliştirebiliriz.Satışa çıkan biletlerin kısa bir süre içinde tükenmesi ise oldukça sevindirici bir gelişme.
Salonların dolması dileğiyle.

Halil Özçevik
halilozcevik@3sayi.com