Etiket arşivi: efes pilsen

Spor Toto Türkiye Kupası’nın Basın Toplantısı Gerçekleştirildi

9-13 Şubat tarihleri arasında Kayseri Kadir Has Spor Salonu’nda gerçekleştirilecek olan Spor Toto Türkiye Kupası’nın basın toplantısı Kayseri Hilton Otel’de gerçekleştirildi.

Basın toplantısına TBF Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Yağmur, TBF Ligler Direktörü Ahmet Araşan, TBF Ligler Koordinatörü Ayhan Özgümüş, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Spor A.Ş. Genel Müdürü Ali Üstünel, organizasyon yetkilileri, basın mensupları ve davetliler katıldı

Toplantıya katılan Beşiktaş Cola Turka Baş Antrenörü Ergin Ataman Kadir Has Spor Salonu’nun Türkiye’de ki en güzel salonlardan biri olduğunu söyledi ve “Kayseri’ye gelen ilk takımız; amacımız da kupayı alıp son giden takım olmak. Kayserili sporseverler için Spor Toto Türkiye Kupası önemli bir şans. Milli Takımımızın Dünya ikinciliğinden sonra çok üst düzeyde bir lig oynanıyor. Avrupa kupalarında da Efes Pilsen, Fenerbahçe Ülker, Pınar Karşıyaka ve Galatasaray Cafe Crown mücadele ediyorlar. Bizim şimdiki ilk hedefimiz kupadaki mücadelemiz. Buradan camiayı mutlu edecek şekilde ayrılmak istiyoruz.” dedi.

Beşiktaş Cola Turka oyuncularından Hüseyin Beşok ise çok çalıştıklarını ve kupayı almak için mücadele edeceklerini belirtirken Serhat Çetin ise kupada final oynamak istediklerini ve bunu yapabilecek kadroya sahip olduklarını, öncelikli hedeflerinin ise yarı finale kalarak, finale yükselmek olduğunu belirtti.

Medical Park Trabzonspor oyuncusu Ersin Görkem ise, mücadele edecek tüm takımlara başarılar dilediğini ve Aliağa Petkim’I yenip üzerine koyarak üst tura çıkmak olduğunu söylerken, Serhat Büker ise Spor Toto Türkiye Kupası’nda ilk kez mücadele edeceklerini ve bu noktaya gelerek başarı kaydettiklerini, maçların süprizlere açık olduğunu söyledi.

Spor Toto Türkiye Kupası’nın maç programı ise aşağıdaki şekilde;

9 Şubat Çarşamba

18:00 Beşiktaş Cola Turka – Efes Pilsen

20:30 Medical Park Trabzonspor – Aliağa Petkim

10 Şubat Perşembe

18:00 Galatasaray Café Crown – Olin Edirne

20:30 Fenerbahçe Ülker- Banvit

13 Şubat Pazar

15:00 5.Maçın Galibi – 6.Maçın Galibi

3SAYI/ Gizem Kumbasar

Efes Pilsen’e Yazık Oldu

THY Euroleague Top 16 grubu 3. maçında Efes Pilsen deplasmanda Real Madrid ile karşı karşıya geldi. Uzatmaya Giden maçı 89-86 kazanan takım Real Madrid oldu.

Maça 12-2 lik skorla hızlı başlayan Efes Pilsen, skor avantajını korumayı başaramadı ve ilk periyotun sonralarına doğru dengeye geldi. İkinci periyodu rakibine oranla daha etkili oynayan Efes Pilsen Murray’ın son saniye basketi ile ilk yarıyı 46-40 önde tamamlamayı başardı. 3. Periyot 65-65 eşitlikle geçerken, karşılaşma 79-79 luk skor ile uzatmaya gitti.

Kerem Gönlüm’ün 3 sayılık basketi ile 79-76 öne geçmemize rağmen maçın bitimine 2,6 saniye kala 3 sayı atış pozisyonunda Rodriguez’e faul yapıldı. Skoru 79-79 taşımayı başaran Real Madrid maçı uzatmaya taşımayı başardı.Uzatmaya da Rodriguez’in üçlüğü ile avantajlı başlayan Madrid 89-86 lık skorla kazanan oldu.

Maçı 3 sayı farkla kaybeden Efes Pilsen’in kendi sahasında oynayacağı maçı 4 sayı ve üzeri bir farkla kazanıp avantajlı duruma gelmesi gerekiyor.

Chatman Maçı Efes’e Verdi: 85-83

Beko Basketbol Liginde haftanın en önemli maçında Efes Pilsen ile Beşiktaş Cola Turka karşı karşıya gelirken 1. uzatma sonunda maçı kazanan taraf 85-83’lük skorla Efes Pilsen oldu. Maçın normal süresi ise 73-73 bebabere sonuçlanmıştı.

Uzatmanın bitimine 3 sn kala maç 83-83 berabere iken atış kullanan Mire Chatman kaçırdı ama kaçırdıktan sonra maçın bitimine 2sn kala gitti Nachbar’a faul yaptı. Süre bitecekken süreyi durdurup Nachbar’ı çizgiye yollayan Chatman büyük bir hata yaptı ve 2 serbest atışı da değerlendiren Nachbar, takımını 85-83 galibiyete taşıdı.

Ergin Ataman’ın ilk maçı olması ve eski takımına karşı oynaması maça daha da heyecan kattı. Beşiktaş Cola Turka da 27 sayı 7 ribaunt ile oynayan Cehver Özer’e Ogilvy 18 sayı 14 ribaunt ile eşlik etti.  Allen Iverson ise 17 sayı 8 asist ile oynarken maçın sonlarında Chatman’dan bir türlü topu alamaması dikkat çekti.

Efes Pilsen’e maçı getiren oyuncuların başında  Kerem Gönlüm 26 sayı 12 ribauntluk istatistikleriyle  gelirken, son 4 fatul atışında isabet bulan Nachbar ise  21 sayı, 8 ribaunt ile oynadı.

Kerem Tunçeri Röportajı

“İyi oynadığımız maçlarda bile performans düşüklüğü yaşamamız ligde maç kaybetmemize neden oldu”
Kerem Tunçeri

Beko Basketbol Ligi 24. Hafta karşılaşması olan Pınar Karşıyaka maçı öncesi görüştüğümüz Kerem Tunçeri ile İspanya yıllarından, altyapıya verilen önemden ve 12 Dev Adam’dan konuştuk.
Türkiye’de altyapıya gerekilen önemin verilmediğini söyleyen tecrübeli oyun kurucu, çok fazla potansiyelin olduğunu fakat kulüplerin araştırıp genç yetenekleri bulmak yerine yurtdışından oyuncu tercih ettiğini sözlerine ekledi.
Kendisi ile ilgili yapılan eleştirilere katılmadığını belirtirken, A Milli Takım’da oyun kurucu pozisyonunda sıkıntı olmadığını ve Dünya Şampiyonası’nda seyircinin de desteğini arkalarına alarak başarılı bir turnuva geçireceklerini düşündüğünü belirtti.

“İspanya’da ki basketbol organizasyonu Türkiye’ye göre çok daha büyük”
3SAYI: Profesyonel hayatının ilk yıllarında Orhun Ene gibi Türkiye’nin en önemli guardı ile oynama şansın oldu. Orhun Ene gibi önemli bir isimle beraber olmak ilk senelerinde sana neler öğretti?
Kerem Tunçeri: Orhun Abi’den hem saha içinde hem saha dışında çok şey öğrendim. Kendisi kariyerinin son yılları olarak düşünse de 3 sene çok iyi basketbol oynadı. Ben o zamanlar çok gençtim ve etrafımda bana birşeyler katabilecek her insandan birşeyler öğrenmeye çalışıyordum. Kendisi ile ilk yıllarımda beraber olmak benim için çok büyük biri avantajdı. Ayrıca A Milli Takım’da hala beraber çalışma fırsatımız olduğu ve sürekli iletişimde olduğumuz için çok mutluyum.

3SAYI: 2005-2006 yılında Beşiktaş’ta geçirdiğin başarılı sezondan sonra Real Madrid’e transfer oldun. İspanya gibi Avrupa’nın en iyi liglerinde oynamak sana neler kattı?
K.T: Öncelikle manevi olarak kattığı değerler benim için çok önemli. Iki sene üstüste ULEB CUP kazanmak ve ACB Şampiyonu olmak benim için çok büyük bir başarıydı. Takımda çok güzel bir atmosfer oluşmuştu. Ilk sene elde ettiğimiz başarı çok değerliydi ama ikinci sene de final-four’un ucundan dönerek kaçırdık. Çeyrek finalde elendik. Ama kişisel başarı olarak baktığım zaman iyi bir tecrübe olduğunu düşünüyorum. Çok güzel anılar ile Türkiye’ye döndüm.

3SAYI: ACB Avrupa’nın en iyi ligi ve ACB ile Beko Basketbol Ligi’ni kıyaslamanı istesek neler söyleyebilirsin?
K.T: Beko Basketbol Ligi ile ACB birbirinden çok farklı. Öncelikle ACB’de ki organizasyon çok daha büyük ve takımlar arasında heyecan çok fazla var. Herkes herkesi yenebiliyor, sonuncu takım lider olan takımı mağlup edebilir. Bizim şampiyon olduğumuz sene 7 veya 8 mağlubiyetimiz vardı, ve bu yenilgilerin 6-7 tanesini son sıralarda olan takımlardan aldık. Bunların dışında salon atmosferi çok güzel. İnanılmaz bir basketbol seyircisine sahipler. Tüm maçlarda salonlar doluyor ve boş tribünlere oynanmıyor. Bu atmosferin oyunculara verdiği zevk ile maçlar çok daha güzel geçiyor. Ailelerin çocukları ile beraber geldiği bir ortam var orda. Ama takımlara verilen en önemli destek tartışmasız sponsor desteği. Çok ciddi anlamda sponsor çalışmaları yapılıyor. Umarım sponsor desteği olarak bizim ligimizde de aynı çalışmalar olur, böylelikle ligin kalitesi de daha üst sıralarda olacaktır.

3SAYI: İspanya’dan sonra Türkiye’den de teklifler olmasına rağmen, Rusya’yı tercih etmenin sebepleri nelerdi?
K.T: Yapılan tekliflerde astronomik rakamlar vardı. Rusya’ya gittiğim sene birçok oyuncunun tercihi Rusya’dan yanaydı. Ama benim gitmemden 3-4 ay sonra çok büyük bir ekonomik krize girildi ve tüm oyuncular teker teker ayrılmaya başladı. Gelen başka tekliflere rağmen ben Türkiye’ye dönüp Efes Pilsen’den yana tercihimi kullandım.

3SAYI: Rusya Ligi hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?
K.T: Rusya Ligi aslında biraz karışık bir lig çünkü CSKA’nın diğer takımlara karşı çok büyük bir üstünlüğü var. Bu yüzden diğer takımlar CSKA’ya yetişmeye çalışıyor. Bence Beko Basketbol Ligi ile eşdeğer bir lig.

3SAYI: İspanya ve Rusya’ya dair aklınızda kalan güzel anları sorsak, ne örnek verebilirsiniz?
K.T: Kesinlikle İspanya’da aldığım şampiyonluklar, Real Madrid’e dair en güzel anılarım arasında. Ama Rusya’da çok fazla vakit geçirmediğim için çok fazla anım yok oraya dair.

“Türkiye’ye geri dönme kararımda Efes Pilsen’in etkisi çok büyük”
3SAYI: Türkiye’ye geri dönnme kararınızda neler etkili oldu?
K.T: Efes Pilsen. Burada çok güzel 4 senem geçti. Eski kulübüm sonuçta, yapısını ve organizasyonunu biliyorum. Yakalanan atmosferin çok iyi olduğunu düşündüm. Ergin Abi zaten eski antrenörüm, kendisi ile çok uzun sure çalıştım. Bu saydıklarımın hepsi bir araya gelince, Efes Pilsen yapılabilecek en iyi tercihti.

“Bazı maçlar takım olarak iyi mücadele edemedik”
3SAYI: Sezon başından beri ligde çok iyi bir çizgi yakalamanıza rağmen son maçlarda düşüş olduğu gözleniyor. Bunu neye bağlıyorsun?
K.T: Takım olarak iyi oynayamadık. Bazı maçları iyi oynamamıza rağmen, performans düşürmemizden dolayı kaybettik. Euroleague’de ki maçlara baktığımız zaman çoğunu maçın sonlarında kaybettik. Sene başında Avrupa’da final-four oynama hedefi ile yola çıktık, ama bunu gerçekleştiremedik. Bu yüzden yaşadığımız bir üzüntü var. Beko Basketbol Ligi için ise Türkiye Kupası’da hedeflerimizden biriydi, ama bunda da başarılı olamadık. Şu anda önümüzde sadece normal sezonu lider bitirip, şampiyon olma kaldı. Tüm takım olarak buna odaklanmalı ve her maça kazanma hevesi ile çıkmalıyız. Artık önümüzde Avrupa maçları olmadığı için, yoğun maç tempomuzda yok. Önümüzdeki birkaç hafta içerisinde daha dinamik ve daha iyi basketbol oynayan bir Efes Pilsen izleyecek herkes.
3SAYI: Euroleague’de alınan kötü sonuçlar sence TBL’deki performansınızı etkiledi mi?
K.T: Kesinlikle bir etkisi oldu. Real Madrid maçından sonra Galatasaray Café Crown ile oynadık. Hiç ummadığımız bir mağlubiyet aldık. Euroleague’den elenmemizden dolayı, maça moralsiz çıkmıştık ve bu yüzden performansımız iyi değildi. Galatasaray ise gerçekten çok iyi oynadı o maçta. Bu tarz maçlarda moral ve alınan mağlubiyetler tüm takımı etkilediği için önümüzde ki maça mental olarak hazır çıkamayabiliyoruz. Ama sonuç olarak hepimiz profesyonel oyuncularız, alınan mağlubiyetler bizi yolumuzdan alıkoymamalı. Önümüze bakıp devam etmeyi bilmeliyiz.

“Maddi yatırım başarılı olmak için tek başına yeterli değil”
3SAYI: Çok büyük bir maddi yatırım yapılmasına rağmen Avrupa’da başarılı sonuçlar alınmadı. Sence bunun sebepleri nelerdi, nerede yanlış yapıldı?
K.T: Bence başarıdan geçen tek yol maddi yatırım değil. Sonuç olarak birçok kulüp var, bütçesi çok yüksek olmasına rağmen başarı elde edemeyen. Dediğim gibi hedefimizi gerçekleştiremediğimiz için çok üzgünüz, çok büyük umutlar bağlamıştık ve başarabileceğimize inanıyorduk. Kaybetmememiz gereken çok şanssızca maçları kaybettik. Belki o maçların bazılarını kazansaydık, şu anda ki durumumuz çok daha farklı olabilirdi. İlk grup maçlarını daha etkili olabilseydik, bu grupta olmaz ve elenmeyebilirdik gibi bir sürü etken var. Ama bunların arkasına sığınamayız, sonuç olarak hepimiz çok üzgünüz.

3SAYI: 99 yılında gösterdiğin gelişmeden sonra bazı otoriteler beklenen gelişmeyi tam gösteremediğini düşünmekte, bu konu hakkında neler düşünüyorsun?
K.T: Ben bu eleştiriye kesinlikle katılmıyorum. Çünkü her zaman iyi oynadığımı, elimden gelenin en iyisini yaptığımı ve takımıma faydalı olduğuma inanıyorum. Her sene basketboluma bir artı daha katıyorum. Sonuç olarak kafama göre bireysel bir oyun oynayamam, antrenörlerim nasıl bir oyun çiziyorlarsa onu oynamak zorundayım. Beşiktaş ve Galatasaray’da daha farklı bir oyun tarzım varken, Ergin Abi’nin isteği doğrultusunda daha farklı oynuyorum. Kendisi takımı organize etmemi istiyor ve ona gore bir oyun tarzı sergiliyorum. Oynadığım takıma, takım arkadaşlarımın özelliklerine ve antrenörümüzün isteği doğrultusunda değişen bir basketbol tarzı sergileyerek her sene kendime farklı birşey katmaya çalıştım ve bunu başardığımı düşünüyorum. Hayatım boyunca eleştiri aldım ve bunlar basketbol hayatının içinde olmaya devam edecek şeyler. Sporun doğasında var bu sonuç olarak, ama ben çoğunluk olarak doğru olmadığını düşünüyor ve kendi işime bakıyorum.

“Performansımla ilgili yapılan eleştirilere katılmıyorum”
3SAYI: Bireysel performansında son zamanlarda düşüş olduğu gözleniliyor, sen bunu nasıl değerlendiriyorsun?
K.T: Zaman zaman her oyuncuda belirli bir düşüş olabilir. Bahsedilen kadar çok büyük bir düşüş olduğunu zannetmiyorum. Bu sene birkaç maçta gerçekten kötü oynadım. Her maçtan sonra ben tüm maçı kafamdan analiz eder, üzerinde düşünürüm. Böylelikle yaptığım hataları ve yapmam gerekenleri bir daha yaşamış oluyorum. Bu sene her oyuncuda olduğu gibi birkaç maçta kötü oynadım ama genel olarak performansımda düşüş olduğunu görmüyorum.

3SAYI: Kendinde eksik gördüğün noktalar neler desek nasıl bir özeleştiri yaparsın?
K.T: Yaşımın da verdiği tecrübeden dolayı, basketbol tarzım artık oturmuş durumda. Oyun tarzımda artık bir eksik görmüyorum. Ama kişisel olarak bazen olmadık yerlerde çok sinirleniyorum. Gençken bu sorunumu kontrol altına almam çok daha zordu ama artık yaşımın da verdiği bir olgunlukla bunun üstesinden gelebiliyorum.

“Türkiye’de altyapıya gereken önem verilmiyor”
3SAYI: Altyapıdan itibaren kendine koyduğun hedefleri gerçekleştirebildiğinizi düşünüyor musunuz?
K.T: Hedeflerimin arasında çoğu oyuncunun da hayali olan NBA vardı. Sadece onu gerçekleştiremedim. Dünya’nın en önemli kulüplerinden biri olan Real Madrid’de oynadım ve orada kendimi kabul ettirdim, İspanya’da şampiyonluk yaşadım. Şu anda ise gurur duyarak Milli Takım formasını giyiyorum ve Türkiye’nin en iyi kulüplerinden biri olan Efes Pilsen’de oynuyorum. Bunlar zaten ileride dönüp baktığımda başarılı oldum diyebilmem için olması gerekenler ve hayatımın gidişatından çok mutluyum.

“Milli Takım’da oyun kurucu pozisyonu hep eleştirildi”
3SAYI: A Milli Takım’ın guard sıkıntısı olduğu çok fazla gündemde yer alıyor. Bu konu hakkında neler söyleyebilirsin?
K.T: Milli Takım ile ilgili eleştiriler hep oluyor ama geçen sene Avrupa Şampiyonası’nı baz aldığımızda herkesin çok iyi mücadele etmiş olduğunu görebiliyoruz. Ben oyun kurucuda sıkıtnı olduğu düşüncesine katılmıyorum. Yaklaşık 10 senedir Milli Takım’da oyun kurucu pozisyonunda sıkıntı olduğu konuşuluyor ve konuşulmaya da devam edecektir. Ama biz elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz. Bu eleştiriler olmaya devam edecektir.

“2010 Dünya Şampiyonası’nda elimizden gelenin en iyisini yapacağız”
3SAYI: Önümüzde 2010 Dünya Şampiyonası var ve 2001 Avrupa Şampiyonası’ndan sonra Milli Takım derecesinde başarılı seneler geçirmedik. 2010 Dünya Şampiyonasında şansımızı nasıl değerlendiriyorsun?
K.T: Ülkemizde ilk defa Dünya Şampiyonası düzenlenecek, çok önemli ve çok büyük bir organizasyon. Türk Milli Takımı’nın bu organizasyondan alnının akı ile çıkacağına inanıyorum. Takım olarak çok iyi konsantre olmamız gerek. Dünya Şampiyonası çok büyük bir organizasyon ve dünyanın en iyi oyuncularının mücadele edeceği bir platform. O yüzden hem fiziksel olarak hem de mental olarak hepimizin hazır olması lazım. Geçen senede söylediğim bir şey vardı, ilk önce kendi grubumuza odaklanıp maç maç düşünmemiz gerekiyor. Sonuç olarak bu turnuvalarda alınan her galibiyet ve mağlubiyetin çok büyük önemi var. Basamak basamak gitmemiz gerekiyor. Çıktığımız her maçı kazanmak öncelikli amacımız olmalı. Her maça mental olarak ayrıca hazırlanıp, o maçı kazanmaya odaklandıktan sonra gruptan çıkmayı hedefleyip, öbür grup içinde aynılarını yapmamız gerekiyor. Geçen sene Avrupa Şampiyonası’nda çok iyi mücadele ettik. Bu sene kendi evimizde yine elimizden gelenin en iyisini yapmamız lazım. Ev sahibi olmamız çok büyük bir avantaj. Türk Milletinin bizi yalnız bırakmayacağına güveniyoruz. Onların desteği ve maçlarda yarattığı atmosfer bizim için çok önemli.

3SAYI: Geçtiğimiz sene Kerem Gönlüm’ün kadroda olmaması, takımı hem taktiksel açıdan hemde moral olarak çok etkilemişti. Kendisi bu sene kadroda olursa takımı nasıl etkiler?
K.T: Kerem çok tecrübeli ve iyi bir oyuncu. Hem saha içinde hem de saha dışında takıma çok büyük katkıları bulunuyor. Geçen sene aramızda olmaması gerçekten bizi çok üzdü. Bu sene geri döndüğünde maç eksikliği olacak ama tecrübesinden dolayı bu arayı kapatabileceğine inanıyorum. Aramıza geri döndüğünde en iyi şekilde katkı sağlayacağını düşünüyorum.

“Ülkemizde altyapıya gereken önem verilmiyor”
3SAYI: Sence ülkemizde altyapıya gereken önem veriliyor mu?
K.T: Basketbolda altyapının önemi çok büyük ve maalesef ülkemizde gereken önem verilmiyor. Yetişen oyunculara baktığımızda kısırlık olduğunu düşünüyorum, çok daha fazla potansiyelimiz var ve daha fazla oyuncu yetişmesi gerekiyor. Çoğu kulüp altyapıya yatırım yapmıyor, üzerinde durmuyor. Ama bu yanlış bir düşünce sistemi. Tüm kulüplerin dışarıdan oyuncu getirmeye odaklanması yerine, altyapıda kendi oyuncularını yetiştirmeleri hem kendileri için hem de ülke basketbolunun gelişmesi için çok önemli. Ülkemizdeki oyuncular üzerine daha fazla kafa yorulmalı, Şanlıurfa, Tunceli gibi basketbolun olmadığı Anadolu şehirlerinde oradaki gençleri sporun içine çekmeli ve onları kazanmalıyız. Dediğim gibi potansiyelimizin çok olduğunu düşünüyorum ama bunun için araştırma yapmak ve bulmak gerekir. Üzerinde kafa yormadan kimse kapınıza çok iyi bir oyuncu olarak gelmez. Daha fazla yatırım yapılmalı.

3SAYI: Genç oyunculara neler tavsiye edebilirsin?
K.T: Kendilerini geliştirmek için çok çalışıp, uygun idmanları yapmaları gerekiyor. Artık çoğu takım yabancı oyuncular üzerine kurulu ve genç oyuncuların süre alması gittikçe zorlaşıyor. Bunun için olduğundan daha çok çalışmaları gerek. Antrenörlerinin yada büyüklerinin yaptıkları uyarıları dikkate almaları ve gelişimlerini durdurmamaları, pes etmemeleri gerek. Eksikliklerinin ve kötü yanlarının üstüne gidip onu geliştirmeleri lazım. Artık sadece bir yönü ile iyi olan oyuncular çok iyi oyuncu olamıyor. Çok yönlü olmalılar. Ribaund almalı, assist yapmalı, sayı atmalılar. Savunmada, hücumda etkili olmalılar. Bunun için de tek yapmaları gereken dediğim gibi daha çok idman yapmaları.

3SAYI: Abin Kemal Tunçeri ile beraber Tunçeri Spor Okulu organizasyonunuz bulunuyor. Bunun hakkında bizi biraz bilgilendirir misin?
K.T: Yaklaşık 5-6 senedir spor okulumuz bulunmakta. Abim başında duruyor, kendisi ilgileniyor. Baktığım zaman iyi gittiğini düşünüyorum. Vakit buldukça bende ilgileniyorum. Türk basketboluna yeni yetenekler kazandırmaya çalışıyoruz. Basketbolu bıraktıktan sonra ben de işin başına geçip, birçok yerde şube açmayı planlıyorum.

Röportaj: Damla Işık, 3SAYI Basketbol Dergisi


Kadronun Başarısı Kuruluşundan Başlar

KADRONUN BAŞARISI KURULUŞUNDAN BAŞLAR – Beko Basketbol ligi 2010 sonu değerlendirmesi

Beko Basketbol Liginde 2009-2010 sezonu en çok eleştiriye hedef olan Fenerbahçe Ülker’in 2 kupa birden kazanıp ezici üstünlüğü ile son buldu.
Bu şampiyonluklarda aslında Cumhuriyet tarihi boyunca yapılmış en yüksek harcama ile (20.Milyon Euro) 3 kupada da sınıfta kalan Efes Pilsen’in de rolü büyüktü.Ataman’ın gelişi ile çılgın bütçeler ortaya koymaya başlayan Efes Pilsen kendi değerlerini elinin tersi ile bir kenara itip hak etmediği halde uçuk paralar verdiği oyuncularından hiç verim alamayınca müthiş bir çöküş yaşadı.Bu çöküş aslında geçen yıl ki şampiyonluk sonrası ortaya çıkan doping olayı ile başlayıp play-off final serisindeki hezimet ile sona erdi.Lacivert beyazlılar sezon boyu oyuncu-Koç kavgasını bir türlü mutlu sona eriştiremediler.İdari alandaki başarısızlık teknik başarısızlıkla birleşince 2 yılda yaklaşık 38 milyon Euro çöpe gitti…….
Avrupa’da ilk yıl normal sezon sonunda şok eve dönüş.Bu sezon ise normal sezonun sonunda Avrupa’da bile çok inandırıcı görünmeyen ve çok tartışılan son maç talihiyle TOP 16….

Avrupa’daki Efes Pilsen bu mudur?

Ataman Beşiktaş’a gidişinde kulüp tarihinin en yüksek bütçelerini organize edip 3 kupa demişti ama final bile oynayamadan sezona veda etmişti.Daha da önemlisi Beşiktaş hala o yılın borçlarını ödüyor !!

Başlıktaki gibi düşündüğümüzde bir kadronun başarısı kuruluşundan başlıyor. Sezona girmeden eş-ahbap-dostun oyuncularını transfer ederek sonuç alınmıyor.Kulübün hedefleri ve oynanan ligin şartları doğrultusunda yapılmayan transferler böyle hüsranla sonuçlanıyor.Efes Pilsen ve Ergin Ataman bundan böyle umarım daha dikkatli olurlar.Çünkü Ataman Koç olarak Efes Pilsen de kulüp olarak büyük imaj kaybettiler.Bu imaj nasıl düzeltilir bilemiyorum.Avrupa’nın en saygın markalarından biri Avrupa’da can çekişiyor.Bir zamanlar İtalya-İspanya-Rusya ve Türkiye’de önemli bir havası olan Ataman ise o günlerden çok şeyler kaybetti.Biri basketbolumuzun en kariyerli kulübü…diğeri ise en kariyerli Koçlarından biri….Hadi artık toparlanın….yoksa aynaya baktığınızda bile kendinizi göremeyeceksiniz !

Efes’i eleştirdik ama 2 kupalı şampiyona da iki laf edelim.Bu iki kupa Fenerbahçe’nin eseri olmaktan çok rakiplerin çok kötü olması ile gelen kupalar.Bu kadar çok imkan ile bu kadar kötü basketbol ve Avrupa’daki hüsran neyle tarif edilebilir? Gelelim Fenerbahçe’nin kadro kuruluşuna…..Aydın Örs’ün gidişi sonrası Fenerbahçe oyuncu yetiştirmekle ünlü Bogdan Tanjevic’i işin başına getirdi ve Tanjevic’e de aynı şeyi söyledi ‘Bize oyuncu yetiştir’…..Ama uygulama 3 yıl içinde öyle olmadı.İlk yıl Emir ve Vidmar gibi 2 genci transfer edip yabancı hakkını kullanan Fenerbahçe Ülker Avrupa’da TOP 8 oynayıp ligi şampiyon bitirmesine rağmen birden farklı bir yöne kaydı.Önce Solomon NBA’e gitti.Ardından Williams ve Kinsey NBA oyuncusu havasına bürünüp takımdan ayrılınca Tanjevic’i dinlemek yerine transfer coşkusuna kapılan yöneticiler Bogdan’ın hiç istemediği isimleri getirmeye başladılar.Gordan Giricek bu konuda başı çekti ve takımdaki diğer isimlerle arasındaki müthiş fiyat farkı nedeniyle baştan huzuru kaçırdı.Üstüne sakatlıktan hiç oynayamayınca işin tadı kaçtı.Air Avellino’da iyi sezon geçiren Marquies Green ve Devin Smith Euroleague çizgisinde olamadılar.Emir ve Vidmar’ın gelişimi mutlu etse de TOP 16’dan ileri gidemedi sarı lacivertliler.Burada yöneticilerin Tanjevic’i bu iki oyuncunun transferinde eleştirmeleri bu sezon başında transferi Tanjevic’e bırakmamalarına neden oldu.Geçen yıl şampiyonluğun kaybedilmesinde önemli bir pay sahibi olan Solomon zorla yeniden getirildi ve hep sorun oldu.Gittiğinde ise Fenerbahçe’yi enkaza çevirmişti bile.Greer gibi yumuşak bir ismin transferi tuz biber oldu.Giricek zaten cam çocuk gibiydi.Yanından geçerken PÜFFF deseniz bir yeri sakatlanıyordu.Üzerine Greer derin darbe oldu.Euroleague’in normal sezonunu Ukic’i bekleyerek oyun kurucusuz geçiren Fenerbahçe Ülker orta sahayı zor geçince Euroleague’e havlu attı.
Sezon devamında Ukic’in gelişi ile yakalanan ivme 2 kupa birden getirse de Fenerbahçe transfer yanlışlarının faturasını ağır ödedi.Genç oyuncu seven bir sistem Koçunu getirip transferi yöneticiler yapınca sihir tamamen bozuldu ve Fenerbahçe sıradan bir Avrupa takımı haline geldi ve sürekli kan kaybetti.İlk yıl TOP 8,ikinci yıl TOP 16 ve son sene normal sezon sonunda eve dönüş !!!!!!

İşte 2 takımın transfer yanlışları birbirine benzeyince ortaya çıkan tablo bu oldu.Sadece birbirleriyle oynadıkları maçlarda izleyenlere keyif verdiler okadar.Avrupalı hep nokta atış yaparken ve Euroleague yıldız yetiştirirken biz ortaya hiç bir şey koyamadık.Demek ki maharet antrenmanda ya da takımın başında şık takım elbiselerle çıkmak değil öncelikle takımı düzgün kurabilmekmiş…..

TV yorumcusu olup ekranda biraz eleştirince hemen düşman ilan ediliyorsunuz.Eleştiriye hiç tahammülleri yok.Yıllardır bedava danışmanlık yapıyorum.Söylediğim,ikaz ettiğim hangi şey yanlış çıktı biri bana ne olur söylesin.Kimse ‘Bu adam Euroleague’i ve sistemleri iyi bilir.Bunu biraz dinlesek iyi olur’ demedi !!!

Eline telefonu alan Genel Müdürüme şikayet etti. Söylemlerimi değiştirmem için baskı uygulamaya çalıştılar…Sonuç? Ne söylediysem ve ikaz ettiysem onlar çıktı………!!!!!!!!!!!!!!!!!!

Kulüplerin öncelikle teknik ve idari kadro oluşumunu çok başarılı yapmaları gerekiyor.Çalışanların teknik ve idari katkıları teraziye konmalı.Teknik ekipte görünüp Avrupa takımlarının sistemlerini tanımayan,Koçların sistemlerini ve ne hamle yapacağını kestiremeyen ve oyuncuları teknik olarak tanımayan teknik ekiplere takım teslim etmemek gerek.
İdari anlamda ise öncelikle vizyon gerekir.Takımın üzerinde saygınlık gerekir.Teknik ekipten teknik olarak hesap soramayan idari ekip olabilir mi? Basketbol takımları şirket gibi yönetilmez beyler…..

Neyin neden yapıldığı,transferin hangi nedene dayandığı soruşturulmalıdır.Antrenörlerin oyuncu menajerleri ile ilişkilerini kulüpler çok iyi etüd etmelidir.Transferin nedenini araştırmalıdır.Yoksa daha büyük hüsranlar kapıdadır bilginize !!
Sezon öncesi bunları ikaz etmek istedim.Sonrası beni ilgilendirmiyor.Her koyun kendi bacağından asılıyor.Yanlış yapan bedelini öder.Bende  bu yazının tarihini ve bazı paragrafları alıp yeni yazıma ekler ve ‘Ben size filan tarihte söylememiş miydim’ diye gırgır geçerim….Bozulmaca yok….Beni şikayet etmek yerine biraz dinleseydiniz belki de Final Four’da sizleri izlecektik.2 Milyon Euro’luk Partizan 8-10 maç Aleks Maric’siz bu işi becerebiliyorsa bizde becerebilmeliydik.

Kadro kurmak bir sanattır.Avrupa’da bu tip sanatkarlar çok.Bakın Dusko Vujosevic 3 yıldır tarih yazıyor.Euroleague bu yıl ayıp olmasın diye en iyi Koç ödülünü Xavier Paqual’a verdi çünkü geçen yıl ödül Dusko’nun olmuştu.2 Milyon Euro’ya finali uzatmada kaçırdı…Barça’nın 18/1 bütçesiyle yani….!

Geçen yıldan Rakocevic, Pete Mickeal, McDonald ve Prigioni’yi kaybetmesine rağmen nokta atışlar yapan Dusko Ivanovic Süper Kadrolu Barça’yı İspanya finalinde ikisi Barcelona’da olmak üzere 3 kez üst üste süpürüp İspanya şampiyonluğunu kazandı.Bu adamın emeklerine ve transfer stratejisine bakan var mı acaba?

Bugünlerde transferlere bakıyorum ve mutlu olamıyorum. Avrupa’dan alınabilecek iyi oyuncular bunlar mı?
Akıllı transfer önce rakibini zayıflatmaktır. Yani Fener’in Efes’ten Kaya’yı alması gibi…Ama Avrupa’daki rakiplerimizin kadrosunu bozamıyoruz.Sadece onların bıraktığı isimleri kapıyoruz.Yangından mal kaçırır gibi.Efes ve Fener Cibona Zagreb’in üstüne üşüştü.Biri forvetini diğeri Koçunu aldı.Bu takım değil miydi sezonun büyük bölümünde en kötü yüzde ile şut atan,kötü basketbol oynayan,çok az maç kazanan ve en zayıf grupta 4’lü averajla TOP 16’ya kalan ? Ben başka bir lig mi izledim diye düşünüyorum bazen…….!!!!
Biraz söz geçirilebilecek Koç arıyor yönetimler sanırım.Perasovic ve Spahija o tip görünümlü Koçlar.Obradovic,Messina,Ivkovic,Ivanovic,Scariolo,Giannakis ve Vujosevic ile aynı ligin Koçu değiller.
Peki biz başka bir ligde mi oynayacağız? Bütçesi çok düşen CSKA Moscow son 3 yılda mucize işler yapan Dusko Vujosevic’i alabiliyor da biz neden alamıyoruz? Çünkü Koçun vizyonu ve kariyeri Kulüp vizyon ve kariyerini aşınca sanırım sıkıntı oluyor…tabii

Avrupa’daki vizyon…yanlış anlaşılmasın !!!!
Dünya basketbol şampiyonasına az zaman kaldı.Türk basketbolu çok önemli bir sınavdan geçecek.Bu sınav sadece Basketbol Federasyonu,Turgay Demirel,Tanjevic’in sınavı değil.Bu başarı ya da başarısızlık sadece onların eseri olmayacak.Bu basketbol hepimizin basketbolu.Sahada,ekranda,yazılı basında ya da işin yönetim bazında hepimizin ortak katkıları var.Ve tabii yanlışları.Şampiyona bittiğinde başarılı olduysak işi bitirdik diye algılarsak sonraki yıllarda hüsran yaşarız.Zaten tembellik ve erken havaya girme özelliğimiz üst düzeydedir.Aman dikkat….!

Ya da başarısız olursak Avrupa’nın en kötüsü ve en başarısızı filan olmayacağız.Başarılı olursak Demirel en iyisi ya da başarısız olursak Demirel en kötüsü olmayacak…Daha doğrusu olmamalı…Pasta içindeki  görevlerimizi ne kadar yaptığımızı etüd şansını bulmalıyız.Bundan sonraki yıllar için üretime katkı sağlamalıyız…….

Dünya Şampiyonası bitiminde ise Euroleague heyecanı için beklemeye başlayacağız.Yani en azından ben.Çünkü Euroleague benim yaşam biçimim oldu uzun yıllardır.Ancak Efes ve Fenerbahçe’nin şu andaki görünümü çok umut vermiyor….İnşallah ben yanılırım…Bu birazda gruplarla ilgili..Birbirine çok fazla denk takım olduğunda işler beklendiği gibi gitmeyebiliyor.Bu yıl bari gerek Dünya Şampiyonası ve Avrupa Kupalarında şans bizden yana olsun….
Yolumuz açık olsun…………

Nejat Sayman


Türk Basketbolu ve Kulüplerimiz

Euroleague’deki Real Madrid yenilgisiyle Avrupa’dan elenen Efes Pilsen ligdeki son maçında karşılaştığı Galatasaray’a da yenilerek haftalardır taşıdığı liderlik ünvanını yitirdi ve bu sonuçla Lacivert-beyazlılar kötü sonuçlar serisine devam etti. Bu yenilgiyle ligde liderlik koltuğunu Fenerbahçe Ülker’e devreden Lacivert-beyazlılar Perşembe gecesi oynadıkları  prestijden öte bir anlam taşımayan maçta deplasmanda Siena’ya mağlup olarak Euroleague’ye hüzünlü veda ettiler. Her ne kadar Fenrbahçe Ülker’in Daçka’ yenilmesiyle beraber tekrardan liderliğe yükselseler de Lacivert-beyazlılarda özellikle son bir aydır net olarak gözlemlenen bir form düşüşü dikkat çekiyor. Bunda bizce yoğun maç trafiğinin getirmiş olduğu yorgunluk en önemli etkendir.Tabi bir de Lacivert-beyazlı ekibin bu maç trafiği karşısında yeterli fiziki direnci sağlayamaması ve önemli yıldız oyuncularının-başta Ergin Ataman’la yaşadığı  problemle de gündeme gelen Rakoçeviç- olmak üzere beklenen randımandan uzak kalması  da bu negatif sonuçların alınmasında etkili olan diğer faktörlerdi.

Bu durum bizce şunu da gösterdi ki ligimizin favori iki ekibinden önce Fenerbahçe’nin hemen hemen aynı  faktörler sebebiyle Euroleague hedefinden daha gruplarda uzaklaşması ve ardından Efes Pilsen’in kupa,lig ve Avrupa’da üst üste oynadığı maçlarda kötü neticeler alması çok da beklenmedik değil çünkü ligimizdeki en üst düzey takımlar bile görüldü ki bu yoğun maç  trafiğini kaldıracak düzeyde değiller. Belki bu iki takımımız da dahil bütün takımlar tek bir hedefe yöneldiklerinde yüksek bir performans sergileyebiliyorlar ama işin içine hem Avrupa kupası  maçları hem lig hem de Türkiye kupası maçları girip maç trafiği yoğunlaştığında-ki bunu Efes’i liderlikten indiren Galatasaray ve diğer temsilcimiz Türk Telekom ekiplerinde de görüyoruz- performans düşüklükleri olduğunu, yorgunluk belirtilerinin oyuncularda açıkça gözlendiğini belirtmeden geçemeyiz. Bunun yanında en kaliteli ekiplerimizde bile takımlar teker teker yıldız ve kaliteli oyunculardan oluşsa bile iş takım oyununu en iyi biçimde sahaya yansıtmaya gelince çok önemli eksiklikler olduğunu düşünüyoruz.

Çoğu ekibimizde genellikle oyunculara dayalı bir düzen var ve çok önemli oyuncular bazı  dönemlerde düşüş gösterdiğinde alternatif üretmede ciddi sıkıntılar ortaya çıkıyor. Öyle ki benchi en güçlü olan Efes Pilsen ve Fenerbahçe Ülker bile ligimizdeki maçlarda buna iyi kötü  çare bulsalar bile iş uluslararası alandaki maçlara geldiğinde veya yoğun bir maç  trafiğiyle karşılaştıklarında buna çözüm üretmekte ciddi güçlüklerle karşılaşmaktalar. Çünkü  tüm kulvarlarda başarıyla koşabilmek için benchinizin geniş olması gerektiği gibi bunun yanında bu kulvarların tamamında başarıyla ilerleyebilecek kondüsyona mutlaka sahip olmanız gerekir. Bir de benchin geniş olduğu gibi benchinizin niteliği de çok önemli kuşkusuz.Yani yıldız oyuncularınızdan bir ya da daha fazlası  iyi oynayamadığında yerine girecek oyuncunuz maç çevirebilecek kapasiteye de sahip olmalı. Bunun yanında da tüm ekiplerimizde çok eksik olan takım olabilme olgusu da çok önemli bir faktördür. Kısacası  takımdaki oyuncular takım halinde hareket etmeli, birbiriyle iyi uyum ve yardımlaşma içinde olmalı, giren oyuncu da çıkan oyuncuyu mümkün olduğunca aratmamalı. Oysa en güçlü ekiplerimiz olan Fenerbahçe ve Efes Pilsen’in bile görüyoruz ki bu konularda ciddi eksikleri var ve bu eksikleri aza indirebilmeleri için almaları gereken bayağı bir yol var.Bu dediklerimizin hepsi bir anda olacak şeyler değildir bunun için tüm kulüplerimiz için de bu geçerli olmak üzere doğru ve tutarlı  politikaları oluşturup hareket etmeleri ve mutlaka sabırlı  olmaları, uzun vadeli çalışmalar yapmaları olmazsa olmazdır.

Ozan Dedeköy