Etiket arşivi: Michael Beasley

NBA’e Hızlı Girenler ve Hayal Kırıklıkları

Sezona Hızlı Girenler ve Hayal Kırıklıkları

Blake Griffin

Geçen yılın tamamını kaçıran Blake Griffin bu sezona çok iyi girdi. İlk bi kaç maçtan sonra ufak bir düşüşe geçse de ay sonuna doğru performansını arttıran Griffin ligde 20 sayı 10 ribaunt ortalamalarıyla oynayan 3 oyuncudan birisi. Ligin en çalışkan bi kaç oyuncusundan birisi ve gelecekte bu ligi domine etmesini bekliyorum.

Griffin inanılmaz bir sıçrama yetisine sahip. Havada bir daha zıplıyor izlenimi veriyor. Şimdiden bi kaç pota altı hareketi var. Pota altındaki itiş kakıştan kaçmayan mücadeleci bir oyuncu. 20.2 sayı ortalamasıyla oynuyor ve faul çizgisinden %58 gibi berbat bir yüzdeyle atarak. Komple bir tehdide dönüşmek istiyorsa dış şutunu geliştirmek zorunda… Ligin ilk bölümünde savunmaya pek bulaşmıyor izlenimi verse de Clippers gibi dağını bir takımda doğal karşılanabilir. New York maçında Amare karşısında 44 sayı 15 ribaunt 7 asistlik muazzam bir oyun ortaya koydu. John Wall ve Blake Griffin ikilisi, Carmelo ve LeBron’un çekiştiği gibi 7 yıldır görmediğimiz çok üst düzey bir yılın çaylağı çekişmesine girdiler.

Kevin Love & Michael Beasley

Minnesota’nın forvet ikilisi Love ve Beasley şu ana kadar etkileyici performanslar gösterdi. Beasley Miami’de bir türlü istikrar yakalayamamış ve beklentileri karşılamaktan çok uzaktı. Şu anda Timberwolves ile 3 numara pozisyonunda başlayıp 22.3 sayı 5.3 ribaunt ortalamaları ile oynuyor. %50 ile saha içinden ve %52 ile üçlük gerisinden oynadığı düşünülürse Beasley’nin bu sayı katkısını ne kadar koruyabileceği merak konusu. Pota altından sayı bulma konusunda ligin en iyilerinden birisi olabilecekken bu silahını hiç kullanmaması oyununu kısıtlıyor. Bana göre Beasley çok sıcak olduğu bir dönem geçiriyor ve bu performansı koruması zor.

Kevin Love da ise durum farklı. Kendisine yeterli şans verilmediğini defalarca söyleyen oyuncu bu konuda haksız sayılmaz. Bu sezon 18.9 sayı 14.3 ribaunt(lig lideri) ortalamalarıyla oynuyor. New York karşısında 31 sayı 31 ribaunt 5 asist ile oynayarak büyük ses getirdi. 1982 yılında Mosses Malone’dan sonra bir maçta 30 sayı 30 ribaunt rakamlarının üstüne çıkan ilk oyuncu oldu. Güçlü fiziği ve iyi zamanlaması ile tam bir ribaunt canavarı Kevin Love. Etkili dış şutu ve sırtı dönük oyunu iyi olan Love’ın hücum potansiyeli de yüksek.

Paul Milsap:

Mehmet Okur’un yokluğunda bu sezon ilk beş başlayıp 38 dakika süre alan Milsap, 21.5 sayı 9.5 ribaunt 2.9 asist ve %58 lik saha içi isabetiyle Utah’ın galibiyetlerinde büyük rol oynadı. Miami maçının son anlarında attığı 2 üçlüğün ardından Oklahoma maçının son bölümünde de bir üçlük isabeti bularak, kritik anlarda devleşti. Pis işleri yapmaktan çekinmeyen, sahada büyük bir gayret gösteren, takımının eksiklerini kapatmaya çalışan Milsap, her yıl geliştirdiği oyunu ve Deron Williams gibi bir guardla oymanın getirdiği avantaj ile sahada büyük işler yapıyor.

John Wall:

Kentucky çıkışlı çaylak sezona mükemmel bir giriş yaptı. Hızı ve çabukluğu mükemmel düzeyde, fiziği ise pozisyonuna göre büyük. Rakip guardlar karşısında durmakta oldukça zorlanıyor. Üst düzey basketbol bilgisi var ve oyunu iyi okuyabiliyor. Bu sezgileri sayesinde bolca top çalıp ligin bu konuda 1 numarası oldu ve takım arkadaşlarını oynatmayı sevmesi ile yüksek asist rakamına erişti. 4.4 top kaybı ile ligde en çok top kaybı yapan oyuncu ve bu konuda daha dikkatli olması lazım. 18.1 sayı 9.8 asist 4.0 ribaund ve 3.2 top çalma istatistikleri ile All-Star olmayı hak eden bir oyun ortaya koyuyor. Yorucu NBA maratonunda formunu ne kadar devam ettirebileceği merak konusu.

Pau Gasol:

Sezonun şu ana kadarki bölümünden MVP seçecek olsak ödül tartışmasız olarak Pau Gasol’a giderdi. Pota dibinden sırtı dönük veya yüzü dönük , orta mesafeden şutuyla yada rakibini dribblingle geçerek sayı bulma kapasitesine sahip olan Gasol aynı zamanda yüksek basketbol bilgisine sahip.Etkili paslarıyla kapanan savunmaları açabiliyor ve hücumu devamlılığını aksatmıyor. Bu sezona fırtına gibi girdi 23 sayı 12 ribaunt 4 asist ortalamalarıyla oynayıp %58 ile şut atıyor. Şu anda ligin en iyi uzun oyuncusu. Geliştirmesi gereken yönü olarak , karşısında sert bir takım olduğunda geri adım atmayıp daha da agresif şekilde saldırması gerektiğini söyleyebiliriz.

Rajon Rondo:

Çok değil 2.5 yıl önce 2008 NBA finallerinde gördüğümüz o silik guarddan eser kalmadı. Kimse ona efsanelerle dolu Boston takımının liderliğini vermedi o kendisi aldı. Geçen yıl takım kötü giderken söylemleriyle ve saha içinde gösterdiği eforla takım arkadaşlarından büyük övgü aldı ve Kevin Garnett , Paul Pierce gibi yıldızlar onun nasıl kontrolü ele aldığından övgüyle bahsettiler.

Bu yıl ise Rajon Rondo John Stockton’dan beri görülmemiş asist rakamlarıyla oynuyor. Her ne kadar NBA tarihinde toplam sayıda 5.(Shaq) 22.(Garnett) 28.(Ray Allen) 35.(Pierce) sıradaki oyuncularla beraber oynama lüksüne sahip olsa da Rondo’ya hak ettiği övgüyü vermeliyiz. Rakipler kendisini 2 adım geriden savunuyor ama yinede etkili bir şekilde içeri drive edebiliyor. Top çalma konusunda ligin en iyilerinden. Birebir savunmada NBA’in en iyi guardı olabilecekken yeterli eforu göstermiyor. Yine de ligdeki en iyi dış savunmacılarından. Dış şutunda bu yılda da bir gelişme yok. Her zaman söylüyorum şut sokabilen bir Rondo ligin en iyi 5 oyuncusundan birisi olur. Ray Allen gibi üçlükler atmasına gerek yok. 3 sayı çizgisinin bir adım içerisinden istikrarlı bir şutu olursa gerçek bir superstar olur.

Russel Westbrook:

Ligin yükselen yıldızlarından Russel Westbrook bu yıl sayı ortalamasını bir hayli yukarıya çekti. Lakers serisinde oynadığı basketbolla herkesin saygısını kazandı. Onu durduramayan Lakers çareyi üstüne Kobeyi salmakta buldu. Her geçen yıl şut yüzdesini yükseltti ve faul çizgisinden şu ana kadar maç başına 10’a yakın deneme yapıp %90 gibi muazzam bir yüzdeyle atıyor. Atletiklik konusunda ligde kendisiyle az sayıda oyuncu boy ölçüşebilir. Aynı zamanda güçlü fiziği ve uzun kolları hem içeri penetreleri bitirmesinde hem de savunmada kendisine büyük avantaj sağlıyor. 1 ile 2 numara arasında sıkışmış gözüken, şutu zayıf olan ve zıp zıp zıplayan guardların NBA geçişinde zorlandıklarını geçmiş yıllarda çok gördük. Derrick Rose ile birlikte bu geçişi en iyi şekilden başaran oyunculardan birisi Westbrook. Bolca yaptığı top kayıpları takıma zarar verse de Oklahoma’nın gelecek planları arasında çok çok önemli bir yere sahip. Westbrook’un yapması gereken öncelikli şeylerden birisi şut atmak. Bulduğu boş zamanları şut çalışarak değerlendirmeli , bu yönünü geliştirmeli ve şampiyonluklarla dolu efsanevi bir kariyer yaşama şansını riske atmayıp daha da fazla arttırmalıdır. Büyük yıldızların şampiyonluk için neleri feda ettiklerini görüyoruz.

Sezonun Hayal Kırıklıkları

Greg Oden:

Daha draft edilmeden hakkında bolca gürültü patırtı çıkan, eski tarz pivotların yeni varisi olarak adlandırılan Greg Oden NBA kariyerinde umulan noktaya asla ulaşamayacak. Ondan 20-10-3 tarzı istatistikler beklemek hayalcilik olur. Henüz ilk lig maçına başlamadan 2007 Eylülünde sağ dizinden ağır bir ameliyat geçiren Oden ilk sezonun tamamını kaçırdı. Microfracture olarak bilinen bu ameliyat diz kapağındaki kıkırdağın zedelenmesini tedavi etmek için kullanılıyor ve Penny Hardaway , Tracy McGrady , Jamal Mashburn gibi oyuncuların kariyerlerine mal oldu. Doktorlar Oden’ın döndüğünde eskisi gibi oynayabileceğini söylüyordu.

2. yılında savunmada korkutucu bir güç olan Oden hücumda bekleneni vermekten uzaktı ve toplamda 1.5 ay oynamasını engelleyen orta derece sakatlık yaşadı. Geçen yıla daha iyi giren Oden savunmadaki etkinliğini iyice arttırmıştı ve efektiflik puanı ligdeki birçok oyuncudan daha fazlaydı. Ancak o sezonda 21 maçta oynayabildi ve sol diz kapağındaki kırılma sonucu sezonun tamamını kaçırdı. Bu yıl bi kaç hafta sonra dönmesi beklenen Oden’ın bu seferde sol dizinde kıkırdak zedelenmesi olduğu tespit edildi. Kariyer bitirici olarak adı çıkan Microfracture ameliyatını sağ dizinin ardından sol dizinden de oldu.

Sakatlıklar Oden’dan birçok şeyi götürmüş olabilir ancak fiziği ve boyu hala aynı. Döndükten sonra ne kadar hareketli olabileceği kariyerinde gelebileceği noktayı belirleyecek. her şeye rağmen Oden’ın bu ligde en azından kenardan gelerek de olsa bir yeri olduğunu düşünüyorum.

Andre Iguodala:

Iggy sezonun şu ana kadarki bölümünün en büyük hayal kırıklığı. Sonunda isyan bayrağını çekti ve takasını istedi. Vücut dili son derece kötü ve kendini maçlara hiç vermiyor. Philly için en kötü nokta bu olsa gerek. Iguodala bu şekilde oynarken ve gitmek istediğini bu şekilde belli ederken karşılığında iyi bir şeyler almaları oldukça güç.

DeMarcus Cousins:

Kentucky çıkışlı çaylak iyi bir hazırlık dönemi geçirip sezona fena girmemişti. Şu anki istatistikleri 11 sayı 7 ribaunt fena sayılmaz ancak Cousins ile sorun farklı ve hem de çok büyük. Kişiliği nedeniyle endişeler olduğu için 2. sıradan seçilmesi beklenirken 5. sıraya sarkan Cousins’in söylentileri haklı çıkardığına dair haberler düştü. Daha 10 maçın yeni geçildiği sezonda takımla tartışmalar yaşayan Cousins en son kondisyoneri ile tartıştığına dair söylentiler var. Kontrol edemediği siniri daha başına çok bela açabilir ki henüz sezonun başındayız. Sacramento’nun takas ihtimallerini araştırdığı da söylentiler arasında.

Yetenek konusunda ise hiçbir eksiği olmayan bir oyuncu… Güçlü fiziğinin yanı sıra ayakları çabuk ve hareketli bir uzun… Dış şutu da başarılı ve top sürme yeteneği rakiplerini geçebilecek düzeyde. NBA’in en iyi pivotlarından birisi olması içten bile değil eğer ki kendisini işine verirse.

Sinan Cem Civili,

Bu yazı 3SAYI Aralık 2010 sayısında yayınlanmıştır. 26. sayımız