Etiket arşivi: Cem Coşkun

Cem Coşkun Röportajı

YOĞUN, STRESLİ AMA BAŞARILI BİR SEZON GEÇİRİYORUZ

3SAYI: Basketbola başladığın günden bugüne kadar ki basketbol hayatını anlatır mısın?
Cem COŞKUN: Basketbola lise 1’de TED Koleji altyapısında başladım. Ama 2 ay sonra lisans problemi yaşadım ve Telekom altyapısına geçtim. İlk senemde okulda derslerin çok yoğun olmasından dolayı Yıldız takımda çok fazla oynayamadım, Ama 2. Sezonumda tam anlamı ile basketbol oynamaya başlamış bulundum diyebilirim. Yıldız takımda olduğum sene benim jenerasyonumun en büyük başarısı 4. olmamızdı. Eğer yanlış hatırlamıyorsam Samsun’da yapılmıştı Şampiyona. Ankara’da genelde zaten hep ilk ikiye oynuyorduk. Finaller hep Telekom ve Kolej arasında geçiyordu.  O dönemde A Takım ile idmanlara çıkmaya başladım. 2-3 sezon A Takım kadrosunda bulundum. Ercüment Abi ile beraber çalışıyorduk ama çok fazla süre alamadım sadece 1-2 Avrupa maçında oynadım. Daha sonra Tolga Abi takımın başına geçti ama bu sefer de hazırlık kampında belimden sakatlandım. Daha sonra Tecrübe kazanmak adına Çankaya Üniversitesi’ne kiralık verildim. O senemde daha ciddi süreler almaya başladım. Ama sene sonunda Bölgesel Lig’e düştük. Sonra Telekom’dan Murat Göktaş ile Tekel’e kiralık gittim. Ama o sezon ciddi maddi sıkıntıları vardı, yabancı oyuncular geç gelmişti daha sonrada ligden düştük zaten. Bir sonraki sezon Umut Görür, Alper Yılmaz, Umut Lafatan ve ben TTNET Beykoz’a geçtik.

3SAYI: Hacettepe ile anlaşmadan önce Beşiktaş Cola Turka ile anlaştın. Genç Telekom’dan ayrılma kararını alıp Beşiktaş ile anlaştığın dönemi anlatabilir misin?
C.C: Geçen sene Genç Telekom ile sözleşmem bittiğinde onlar kalmamı istediler ama ben istemedim. Hedefim açıkçası daha yukarılardı ve daha tecrübe kazanabileceğim bir takımda olmak istedim. O dönemde Karşıyaka’dan teklif geldi, 2 gün idmanlara çıktım. Aslında herşeyde anlaşmıştık ama daha sonradan benimde tam olarak hala ne olduğunu bilmediğim birşey oldu ve anlaşmamıza rağmen olmadı. Daha sonra Burak Bıyıktay ile görüştük ve ben 3-4 günlüğüne İstanbul’a gittim, ilk başta bana sundukları sözleşmeyi kabul etmedim ve Ankara’ya geri döndüm. Daha sonra Burak Abi ile tekrar telefonda görüştük ve Beşiktaş’lı olduğum için gitme kararı aldım. Hazırlık maçlarında oynamama rağmen lig maçlarında forma giyemedim. Herkesin bildiği gibi Beşiktaş’ta çok uzun zamandır parasal sıkıntılar var. Ben Aralıkta Hacettepe ile anlaştım ama Beşiktaş’ta hala maaşım bulunuyor. Oyuncuların çoğu da hala parasını alamıyor. Bizim ülkemizde maalesef futbol branşı olduğu zaman diğer branşlara daha az para aktarıyorlar. Beşiktaş’ta yaşadığım sıkıntılardan dolayı mutlu değildim ve oynayabileceğim bir takımda olmak istiyordum. Daha sonra Hacettepe’den teklif gelince kabul ettim. Çünkü tüm staff’ı tanıyorum ve burada ki oluşumun çok güzel olduğunu duymuştum. Geldikten sonra ben de gördüm ki gerçekten Hacettepe’de kurulan organizasyon çok güzel.

HEDEFİMİZ BEKO BASKETBOL LİGİ

3SAYI: Hacettepe ile ilgili neler söyleyebilirsin?
C.C: Naci hoca ile daha önceden beraber çalışmamdan dolayı buraya gelmemin etkisi çok büyük. Burada olmaktan gerçekten çok memnunum. Ben gelmeden önce yaz itibari ile çok yoğun bir çalışma dönemi içerisindeler. Ama bu yoğunluk takımda hiçbir sıkıntıya yol açmıyor. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki Türkiye’de çoğu kulüpte olmayan bir oluşum içerisinde olan bir kulüp burası. Bence en önemlisi kulüpte herhangi bir parasal sıkıntının olmaması, sonuçta bu sıkıntılar oyuncuların performansını da etkiliyor. Onun dışında Bölgesel Lig’den Şampiyon olup gelen bir takım var ve TB2L’de de aynı şekilde şampiyon olup BEKO BASKETBOL LİGİ hedefleniyor. Bir diğer deyişle ikinci Bornova örneği olacak.  Lige çıkma heyecanından dolayı herkes çok istekli çalışıyor. Bu yoğunluğun ve stresin olmasına rağmen idmanlar ve toplantılar çok keyifli geçiyor. Onun dışında salonumuz her maç doluyor. Biraz küçük ama bu bize avantaj da sağlıyor. Tüm maçlarımıza sağolsun Hacettepeliler geliyor. Bizi hiçbir maçta yalnız bırakmadılar. Türkiye’de çoğu takım boş tribüne oynarken bizim her maç salonumuz doluyor.

İKİNCİ LİGDE DAHA SERT BASKETBOL OYNANIYOR

3SAYI: BBL ve TB2L arasında nasıl farklılıklar var?
C.C: BEKO BASKETBOL LİGİ’nde ki oyuncular, TB2L’ye kıyasla doğal olarak daha üst düzey oyuncular. Orada daha akla dayalı bir basketbol var ama İkinci Lig’de biraz daha sert defans gerekiyor. Tabiri caizse maçlarda kavga ediliyor. İkinci Lig’de hakemlerde daha çok göz yumuyorlar bazı şeylere. Onları da çok eleştirmek istemiyorum, hata yapabilirler, bu çok normal ama İkinci Lig hakemleri kesinlikle sertlik düzeyine daha müsama gösteriyorlar.

3SAYI: BEKO BASKETBOL LİGİ’nde ki yabancı oyuncu sayısını bir genç oyuncu olarak nasıl değerlendiriyorsun?
C.C: BEKO BASKETBOL LİGİ’nde ki yabancı oyuncu sayısı genç oyuncuların gelişimini etkiliyor. Bizim tecrübe kazanmamız için daha fazla süre almamız gerekiyor. Birinci Lig’de bu tecrübede olup, forma şansı giyen genç oyuncu sayısı maalesef az. İkinci lig kendini gösterme açısından genç oyuncular için bence daha iyi bir düzeyde. Ama yabancı sayısı sadece genç oyuncuları değil, Milli Takım’ları da etkiliyor. 3 yabancı ve 2 Türk ile başlanan ilk 5 kadroda ve az süre alan Türk oyuncuların Milli Takım’lar seviyesinde de başarısı düşüyor. Çünkü sezon içerisinde yeterli maça çıkamamış, yeterli süreyi alamamış konumda olup, diğer Ülker’in oyuncuları ile kıyaslandığında geride kalmış olunuyor. Genç oyunculara güvenen antrenörler olsa bile, diğer takımlarda yabancı oyuncu ağırlığı olduğu zaman herkes o sistemin içine girmek zorunda kalıyor. Çünkü güçlü olan takımın ayakta kaldığı bir sistem ve tartışmasız atletik olarak güçlü olan bir Amerikalı oyuncu takımı bir adım ileri götürebiliyor. Ama takımlardaki yabancı sayısını arttırarak hem gençlerin önü hem de Türk Basketbolunun önü kapatılıyor diye düşünüyorum.

3SAYI: Biraz Milli Takım kariyerine geçersek 70’in üzerinde Milli forma giydin
C.C: Milli Takım kariyerim Yıldız ve Genç Milli Takım ile başladı ve ikisinde de Nihat Abi ile beraber çalıştık. Yıldız milli takım zaten çok kalabalık oluyor, Türkiye’nin her yerinden oyuncular vardı. Yanlış hatırlamıyorsam Yıldız Milli Takım’da 2 tane Avrupa Şampiyonası’na katıldım ve ikisinde de ikinci olduk. bizim jenerasyonumuz Hidayet’lerden sonra gelen en başarılı jenerasyon olarak gösteriliyordu. Daha sonra ise 2 sezon Naci Abi ile beraber Universiade’a gittik. Bankok’ta 5.olduk, geçen sene ise Sırbistan’da ise 6.Olduk. İlk tur maçları bitince, bize normalde Almanya’nın gelmesi gerekiyordu, ama galiba bir oylama ya da onun gibi birşey yapmışlar, Sırbistan geldi ve namağlüp şampiyon oldular. Zaten kadroda ki çoğu oyuncu A Milli Takımda da oynuyordu. Kendi evlerinde oynamanın avantajı ile, Belgrad Arena’yı doldurdular ve şampiyon oldular. Üniversite milli güzel ve eğlenceli bir deneyimdi.

AİLEMİN DESTEĞİ BENİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ

3SAYI: Sence bir sporcu için aile desteği ne kadar önemli?
C.C: Aile desteği kesinlikle hayatta ne olursa olsun çok önemli. Babam elinden geldiğince tüm maçlara gelir. Kardeşimde basketbol oynuyor ve artık ailemde maçlarımıza senelerdir gide gele, basketbolu anlıyorlar. Hem annem hem babam olumlu olumsuz bütün düşüncelerini belirtiyorlar. Eğer onların verdikleri destek olmasalar bugün basketbol hayatım olmazdı. Aile insan hayatındaki en önemli şeydir ve basketboldan önce ailem gelir. Onlara verdiği destekten dolayı ve bugünkü benin oluşmasında katkı sağladıkları için minnettarım.

3SAYI: Kendi özeleştirini yapsan neler dersin?
C.C: Sahada normal hayatımda hiç olmadığım kadar agresif oluyorum. Sinirlerime hakim olmayı bilmem gerekiyor. Sinirlendiğim zaman hakemlerle ve bazen oyuncularla biraz fazla uğraşıyorum. Bunu görebiliyorum. Bu huyumun bana ileride zararı dokunabilir. O yüzden mümkün olduğunca sinirlerime hakim olmam gerekiyor.

3SAYI: Son olarak hedeflerini öğrenebilir miyiz?
C.C: Henüz kendimi ispatlayamadım, sürekli takım değiştiriyorum ama yaşım daha çok genç ve çok çalıştığıma inanıyorum. Belirli bir takım olarak hedef belirlemek bence doğru değil. Ama Birinci Lig’de ve basketbol camiasında saygıdeğer ve oyunu ile söz ettiren bir basketbolcu olmak istiyorum.

Röportaj: Gizem Kumbasar