Kategori arşivi: Röportajlar

Sercan Topçu Röportajı

 

Bu ay Gelişim Koleji’nin başarılı, başarılı olduğu kadar, saygılı, centilmen oyuncusu Sercan Topçu ile röportaj yaptık. Öncelikle bize bu röportaj için izin veren Gelişim Koleji Kulübü’ne teşekkür ederim. Birkaç yıldan beri istikrarlı bir çıkış yakalayan kariyerinde birçok İzmir takımında oynayan Sercan Topçu’yu sizlere tanıtmaya çalıştık.

Sercan Topçu Ağustos 1985 doğumlu. Basketbola Oyak Renault altyapısında başlayan Sercan Topçu, yıldız milli takım forması giymeyi başardı. Oyak Renault A takımında 2 sene forma giydikten sonra, Tire Belediyesi, Aliağa Belediyesi, Bursa Basket, Bornova Belediyesi, Vestelspor takımlarında forma giyen Sercan Topçu, 2010–2011 sezonunda Gelişim Koleji forması altında mücadele ediyor.

 

 

3SAYI:Sercan nasıl bir kariyer planın var?

 

Sercan Topçu: Altyapılarda oynarken TBL’de oynama hedefim vardı ama yaş ilerleyince kuvvet olarak biraz güçsüz kaldım, A takıma çıktığım ilk yıllarda fazla süre alamayınca bu düşüncem değişti. Bununla beraber birkaç yıldan beri sürelerim artınca bu fikirlerim tekrar eski halini almaya başladı. Bursa Basket senesinde İsmail Beleş ile kendimi buldum, ertesi sezonda Bornova Belediyesi ile TB2L’den TBL’ye çıkınca kendime olan güvenimde arttı. Gün geçtikçe hedeflerim artıyor.

 

3SAYI:Kendine model aldığın oyun kurucular var mı?

 

ST: Özellikle asist ve şut özellikleri dolayısıyla Kerem Tunçeri ve Cüneyt Enden’i çok beğeniyorum.

 

3SAYI:İzmir’de oynamaktan mutlu musun?

 

ST: Evet, İzmir’de oynamaktan çok mutluyum, güzel arkadaşlıklar edindim, güzel dostluklar kurdum ve İzmir çok güzel bir şehir. Tire Belediyesinde oynadığım yıl İzmir’e çok gelemiyordum ama Aliağa Belediyesi’nde oynadığım sezon Bostanlıda oturdum ve İzmir’i daha çok sevdim, İzmirli gibi oldum zaten…

 

3SAYI:Daha önce birçok kulüpte görev aldın, peki senin gözünden Gelişim Koleji nasıl bir yapı?

 

ST: Namık Ağabey ile daha önceki sezonlarda da konuşmuştuk ama bu seneye kısmet oldu. Çok güzel bir yapı Gelişim Koleji. Kulübün içinde ki herkes çok sıcak, herkes birbiriyle diyalog halinde ve organizasyon çok iyi.

 

3SAYI:Kendinde beğendiğin ve beğenmediğin oyuncu özelliklerin neler?

 

ST: Özellikle asist yapmayı çok seviyorum çünkü takım arkadaşıma sayı arttırtmayı daha çok seviyorum. Bununla beraber 3 sayı çizgisinin gerisinden beklenmedik anda attığım ve isabet kaydettiğim şutları da seviyorum. Maç sonlarında ki kondisyon eksiğimi gidermem lazım, çok yorulduğumda bazen oyun görüşüm düşebiliyor.

 

3SAYI:Bugüne kadar oynadığın takımlarda en fazla sorumluluğu Gelişim Kolejinde mi alıyorsun?

 

ST: Oynadığım diğer takımlarda görev ve sorumluluklarım başkaydı ama Bursa Basket ve Gelişim Koleji’nde aldığım sorumluluk çok daha fazla ve belirgin. Bursa Basket’te kısıtlı bir bütçe ile mücadele ederken, Gelişim Kolejinde gerek bütçe, gerek hedeflerin yüksek olması, aldığım sorumluluğun değerini arttırıyor.

3SAYI:Takımdaki sorumluluğunun fazla olması, antrenörlerinin ve takım arkadaşlarının senden beklentilerinin yüksek olması seni hangi yönde etkiliyor?

 

ST: Kesinlikle pozitif yönde etkileniyorum. Üzüntülerimde, sevinçlerimde çok daha yüksek oluyor. Optimum TED Ankara Kolejliler maçında kaçırdığım faul atışı beni çok üzdü, onu atmam gerekiyordu. O an da mesela faul çizisine giderken, birinin seçilmesi gerekseydi ben kendimi seçerdim. Özgüveni yüksek bir oyuncuyum bununla beraber bu sene kulüpte güvenleri hissettirince tabii ki kendime olan güvenim daha çok arttı.

 

3SAYI:Deniz Atak ile çalışmak nasıl?

 

ST: Çalışma ortamı çok güzel, Deniz Ağabey’de bana çok şeyler katıyor, bu da giderek oyunumda ortaya çıkıyor. Özellikle oyunun sonlarında bana çok destek oluyor, ayrıca ben kendimi soğukkanlı ve sakin bir oyuncu olarak nitelendiririm, Deniz Ağabey benden kat kat sakin ve soğukkanlı.

3SAYI:Basketbola baştan başlasan hangi pozisyonda oynamak isterdin?

 

ST: Kesinlikle oyun kurucu olarak oynamak isterdim, çok mutluyum bu pozisyonda oynamaktan.

 

3SAYI:Türkiye’nin Dünya İkinciliği hakkında ne düşünüyorsun?

 

ST: Hazırlık dönemi maçları biraz sıkıntılıydı, bende takip etme şansı buldum. Fakat turnuvanın başlamasıyla iyi bir şeyler olacağını Türk halkına hissettirdiler. Yaptıkları savunma ve halkın desteği ile büyük bir başarıya imza attılar.

 

3SAYI:Bu sezon TB2L’yi nasıl değerlendiriyorsun?

 

ST: Kuralar çekiliğinde bende şaşırdım, bulunduğumuz grup oldukça zorlu bir gruptu. Birde şu açıdan bakmak lazım sürekli sert maç oynuyorsun, herkes birbirini yenebiliyor, hiç gevşeme şansın yok. Normal sezon sonunda da diğer gruptaki rakibimizle oynarken eminim ki bu sert maçların faydalarını göreceğiz. Bizimde mesela sezon başında yapılan eleştirilerde zor bir sezon yaşayacağımızı söylüyorlardı bununla beraber sezon başlayınca bu düşünceler değişti diye düşünüyorum. Öbür grup bizim grubumuza göre daha az zorlu bir grup hem grubun kendilerine göre artıları ve eksileri var.

3SAYI:Gelişim Koleji bu yıl oldukça genç bir organizasyona sahip, sende bu organizasyonda sanki “ağabeyliğe” geçiş yaşıyorsun, neler düşünüyorsun?

ST: Kesinlikle, öncelikle benden daha genç olan arkadaşlara bakınca kendimi görüyorum. Bende ilk A takıma çıktığımda bir şeyler olunca şaşırıp kalıyordum, tabii onlara kendi tecrübelerimden bir şey aktarabilmek çok güzel bir his. Ben genç oyuncu zamanımda Oyak Renault’da ki ağabeylerim bana nasıl davrandıysa bende şimdi öyle davranmaya çalışıyorum. O yıllarda ağabeylerim bana çok iyi davranıp, yardım etmişlerdi, bende o şekilde davranmaya özen gösteriyorum.

 

3SAYI: Allen Iverson’ın Türkiye’ye gelmesini nasıl yorumluyorsun?

 

ST: Allen Iverson’un Türkiye’ye gelmesi büyük olay. Ben ilk duyduğumda inanmamıştım. Tebrik etmek gerekiyor bence onu Türkiye’ye getirenleri.

 

3SAYI: TBL’de oturan bir Sercan mı? Yoksa TB2L’de oynayan bir Sercan mı?

 

ST: TB2L’de oynayan bir Sercan. Çalışıyorsun, çalışıyorsun, önündekiler de iyi oyuncu şans gelmeyince düşüyorsun. Tabii bu düşüncemin yaşla da çok orantısı var. Genç oyuncu olsam belki daha farklı düşünebilirdim.

 

3SAYI: Gelişim Koleji normal sezonu sence kaçıncı bitirir?

 

ST: Grupta şu an 10 maçta 5 galibiyetimiz var, bence 6. sıradan aşağıya düşmeyiz, ilk yarıda üstümüzde bulunan takımlara kaybettiğimiz maçlar var, ligin 2. yarısında bunları telafi edip daha üst sıralara çıkabiliriz.

 

3SAYI: Sercan vakit ayırdığın için teşekkür ederim, başarılar diliyorum.

 

ST: Ben teşekkür ederim, iyi çalışmalar…

 

Röportaj: Emre Dağdelen

Serhat Uğur Röportajı

Serhat Uğur, 1985 Bursa doğumlu. Basketbola Oyak Renault altyapısında başladı. Liseyi bitirdikte sonra Bahçeşehir Üniversitesi’nden burs aldı ve aynı okulun kulüp takımına transfer oldu. Orada EBBL ve TB2L’de oynadıktan sonra, kulübün kapanmasının ardından Vestelspor’a transfer oldu ve orada 2 sezon oynadı. Daha sonra 1 sezon Erdemir’de TBL tecrübesi yaşayan Serhat, 2010-2011 sezonunda TB2L takımlarından FMV Işıkspor forması giyiyor. Serhat Uğur ile ligin ilkyarısında İzmir Bşb. deplasmanı için İzmir’e geldiğinde bu röportajımızı yaptık.

3SAYI: Bende seninle çalıştığım ve seni tanıdığım için soruyorum? Serhat saha dışında çok iyi yardımsever kısaca melek gibi birisin bununla beraber sahaya girdiğinde içindeki agresif karakter ortaya devreye giriyor ve maçı kazanmak isteyen, çok hırslı bir Serhat karşımıza çıkıyor. Bu değişim neden gerçekleşiyor?

Serhat UĞUR: Açıkçası bunu bende çok bilmiyorum ama benim inancım şöyle, ben saha dışında olduğum gibi saha içinde olursam ben saha içinde başarılı olamam. Ben saha dışında dediğin gibi biriyim ama sahanın içinde öyle olmuyor. Saha içinde sürekli mücadele etmek zorundasın. İşin içine fiziksel mücadelede giriyor, mental mücadelede giriyor. Bu bazen insanı gereksiz yere de saldırganlaştırabiliyor, hırslandırabiliyor ama bence olması gerek diye düşünüyorum. Pişman değilim J

3SAYI: TBL ve TB2L’de de oynamış biri olarak, her iki lig arasında ki farkı nasıl yorumluyorsun?

Serhat UĞUR: Beş yabancı sistemde, birkaç kulüp dışında, Türk oyuncular rol oyuncusu olmuş durumda. Eğer siz o takımın altyapısından ya da TB2L’dan aynı rol ile TBL’ye giderseniz orada işiniz kolay oluyor. Bununla beraber eğer sen altyapılarda ya da TB2L’de farklı sorumluluklar almış ve görevlerde bulunmuşsanız, TBL’de rol oyuncusu olmayı beceremiyorsun. O yüzden ülkemizde TBL’de oynayan oyuncular hep o ligde, TB2L’de oynayan oyuncular TB2L’de oynuyorlar, tabii ki istisnalar hariç.

3SAYI: Bu sene FMV Işıkspor’da oynuyorsun. Sezon başında sizin hakkınızda ligin üst sıralarına oynayacaklar düşüncesi hakimdi. Sen sezon başında takımı burada görebiliyor muydun? Takım bir çıkış yakalayabilecek mi?

Serhat UĞUR: Sezon başında gerek takımın dışından, gerekse takımın içinden hiç kimse takımı oraya koyamazdı. Neden? Baştan baktığımızda FMV Işıkspor senelerdir bu işi belli seviyelerde yapan bir organizasyon. Biraz yatırım yaptıklarında Orhun Ene’nin antrenör olduğu sene final four oynadılar. Belli bir sistemleri, ekonomik sıkıntıların olduğu dönemlerde bile ödemeleri günü gününe yapan bir düzenleri olan, İstanbul’un güzel bir yerinde olan, güzel bir kulüp. Antrenörümüze baktığımızda Mustafa Aksoy, TB2L’d mütevazi bütçelerle iyi işler yapmış, play-off ları zorlamış, belli bir sistemi var. Oyunculara bakınca, genç oyuncularımız kaliteli genç oyuncular, kendimi de katabileceğim tecrübeli oyuncularda TB2L’de yıllardır belli takımlarda oynamış oyuncular. Hiç kimse bunu beklemezdi. Nasıl ve neden oldu? Açıkçası hiçbir fikrim yok, olsaydı antrenör ve yöneticilerimle bunu paylaşır çözüm konusunda destek olmaya çalışırım. Ama antrenman yapıyoruz, iyi hazırlandığımızı düşünüyorum, bazen hiç mücadele etmeden kaybediyoruz, neden olduğunu da bilmiyorum. Çıkışa geçeceğimize inanıyorum. Şöyle ki, biz ilk Adanaspor maçını kazandık ama ben bu galibiyetin bize çıkış getirmeyeceğini biliyordum, ondan sonra Uşak Üniversitesi maçını hedef koyduk ama Uşak Üniversitesi maçını kaybettik. Sonra dedik ki Uşak Üniversitesi maçını kaybettik ama iyi basketbol oynadık iyi yoldayız dedik ama evimizde Final Gençlik’e 30 sayı ile kaybettik. Kimsenin inanamadığı bir skor. 1 hafta sonra grubun o zaman ki lideri Ormanspor’u deplasmanda  inanılmaz bir mücadele sonunda yendik. Mesla ben o maçın bizi kendimize getireceğine inanıyordum. Ama daha sonra Pertevniyal’e çok kötü bir hücum performansı gösterdiğimiz maçta kaybettik. Bizim için hayati önem taşıyan bir maçtı.

3SAYI: Bu sene ki statüyü nasıl değerlendiriyorsun?

Serhat UĞUR: Alttan çıkacak takımlarda önemli, düşecek takımlarda önemli. Bunu yaparken takımların yapısına bakıp yapmak gerekiyordu. Mesela bu sene bu ligden, bizim grup için söyleyeyim İzmir Bşb. geç kuruldu, biraz şanssızlıkları var ama FMV Işıkspor ligden düşerse hem FMV Işıkspor’a hem de Türk basketbolu için yazık olur. Pertevniyal düşerse yazık olur. Darüşşfaka daha iyi durumda, Adanaspor düşse bile tekrar lige çıkacak düzeyde bence. Öteki grupta köklü Beykoz, İstanbul TED var, her sene belli seviyelerde bu işi yapan, insanların güvendiği, ekonomik olarak ödemeleri yapan bir kulüp. Beykoz’un maddi zorlukları var. Eğer onlarda düşerse yazık olacak. Bunlar olurken alttan gelen takımlarda önemli, yeni statüye ne kadar alışabilecekler lige ne kadar tutunabilecekler? Bunların hepsini seneye göreceğiz…

3SAYI: Eğer FMV Işıkspor diğer grupta mücadele etseydi daha farklı bir pozisyonda olabilir miydi?

Serhat UĞUR: Sezon başında biz bu grupta kendimizi ilk üç takım içerisinde görüyorduk. İlk ikiye girersek final four oynarız gibi bir düşüncemiz vardı. Oyuncu arkadaşlarımız, antrenör ağabeylerimiz aradılar, “şanslı gruba düştünüz” benzeri yorumlarda bulundular. Sonuçta hepimiz insanız ve bu bizimde kafamıza yerleşiyor bir şekilde. Öteki grup gerçekten zor bununla beraber bizde öteki grupta olsaydık buna hazır olurduk. Sezon öncesi oynadığımız hazırlık karşılaşmalarına bakarsak ilk dört maçı kaybettik daha sonra dokuz maç kazandık. Çok üst düzey takımlarla oynamasak da kazanma alışkanlığını kazanmıştık. Ondan sonra bir anda işler kötü gidince toparlayamadık.

3SAYI: Sence dörtlü final’e kimler kalır?

Serhat UĞUR: Optimum TED Ankara Kolejlilerin kesin gideceğini düşünüyorum. Eğer Vestelspor sezon başında ki formunu yakalarsa Vestelspor’un orada olabileceğini düşünüyorum. Mahir’in geri dönmesi ve yeni gelen yabancı oyuncunun uyum grafiği ile Uşak Üniversitesi oraları zorlayabilir. Genç Banvitliler, Kepez Belediye maddi zorluklara rağmen çok iyi mücadele ediyor, eğer bu şekilde giderlerse onlar orada olabilir, Selçuk çok şansızlıklar yaşadı onlar toparlarlar ise olabilir. Hacettepe her ne kadar geçen sezon oynadıkları kadroyu çoğunlukla korudular, onlar olabilir, Takviyeler yapılırsa, Genç Telekom’da dörtlü finalde kendine yer bulabilir.

3SAYI: Serhat Uğur’un beğendiğin ve beğenmediğin özellikleri neler?

Serhat UĞUR: En iyi özeliğim sahada olduğumu hissettiriyorum. Sayı üretemediğimde bile, başka bir özelliğim ile sahada olduğumu hissettirebiliyorum ve bu benim için önemli bir şey. En kötü özelliğim ise TBL’de hiç oynamamama rağmen bana kattığı en önemli artılardan biri bu sezon hakemlerle konuşmamaya çalışıyorum. Mesela her sezonda teknik fauller alıyordum, bu sene ilk yarı bitmek üzere henüz teknik faul almadım. Buna dikkat etmeye çalışıyorum. Sonuçta bizde insanız, onlarda insan her iki tarafta hata yapabilir. En kötü özelliğim bu ve bunu köreltmeye çalışıyorum. Sonuçta sahaya her şeyimi koymam iyi, hakemlerle konuşmam kötü özelliğim diyebilirim.

3SAYI: 2010 Dünya Şampiyonası’nın basketbolumuza yansımalarını nasıl görüyorsun?

Serhat UĞUR: Dünya Şampiyonası dolu tribünlere oynandıktan sonra, lig yine boş tribünlere oynanılacak diye düşünülürken, Fenerbahçe Ülker dolu tribünlere oynuyor, maçtan önce 15000 bilet satılıyor. Efes belli bir seyirci potansiyelini Euroleage maçlarında yakalıyor. TBL’de ise geçen seneye oranla daha fazla seyirciye ulaşıyor.  Galatasaray Cafe Crown ve bir çok takımı daha buraya koyabiliriz. Bunun %100’ü Dünya Şampiyonasına bağlı olmamakla beraber takımların hedeflerinin ve dolayı ile bütçelerinin yüksek olması da bir etken. Gene de asıl etken Dünya Şampiyonası’nda gelen başarıdır.

3SAYI: Sponsorluk ve müessese takımları için ne düşünüyorsun?

Serhat UĞUR: Tabii ki çok şey değişir. Örneğin Fenerbahçe Ülker’de, Ülker grubunun çok büyük bir desteğini görüyoruz ve oradan gelen rakamlar sadece basketbola yansıtılıyor. Bu yüzden bence çok başarılılar çünkü voleybolda da aynısını yapıyorlar. Sponsor neye sponsor olduysa kaynağı oraya veriyorlar. Mesela Banvit, Efes Pilsen, Galatasaray Cafe Crown, Türk Telekom, Beşiktaş Cola Turka, şu an aklıma gelen ilk isimler. Baktığınızda yukarıda olan takımlar istisnalar hariç, hep müessese takımları.

3SAYI: Peki bir daha TBL?

Serhat UĞUR: Sonuçta orası tam anlamıyla profesyonel. Birde yaşımın da bu konuda daha genç olduğunu düşünüyorum. Yani tekrar oralara ulaşabileceğimi düşünüyorum. Ama en büyük isteğim TB2L’de oynadığım takımın lige çıkmasında destek vermek ve o takımla TBL’de yer almak.

3SAYI: TB2L’de antrenörün oyuncu ve takım üzerinde ki etkisi ne kadardır?

Serhat UĞUR: TB2L, TBL’ye göre bu konularda daha amatör. Çünkü oyuncuların birçoğu yaşayabileceği kadar maaş alıyorlar ve bununda stress’i çok oluyor. O zaman da yanlarında, arkalarında birini görmek istiyorlar, bu da antrenörleri oluyor. O yüzden ben TB2L’de antrenörün oyuncuyla diyalogunun iyi olduğu zaman, takımı başarıya taşıyacağına inanıyorum. Bence birebir diyalogun etkisi çok fazla. Takım üzerinde de öyle, çünkü onun ağzına bakıyorsunuz, maç zora girdiğinde bireysel ve takım olarak bana/bize bir yol gösterse de bu dar boğazdan çıkalım iye düşünüyorsunuz.

3SAYI: Model aldığın bir oyuncu var mı?

Serhat UĞUR: Ben Marcus Brown’u beğeniyorum, gerçi biraz yaşlandı ama hala Euroleage’de oynuyor. Özellikle o Efes ve CSKA’da oynadığı dönemlerde hem takımın skor yükünü çekerken hem de karşı takımın en önemli oyuncusunu tutmakla mükellefti. O yüzden onu çok beğeniyorum ve öyle oyunculara çok saygı duyuyorum.

 

Röportaj: Emre Dağdelen ,3SAYI Basketbol Dergisi

 

İsmail Beleş Röportajı

İsmail Beleş, basketbol camiasının tanıdığı ve sevdiği değerli antrenörlerimizden birisidir. 1961 Balıkesir doğumlu olan İsmail Beleş, Bursa Erkek Lisesini bitirdikten sonra, Yabancı Diller Yüksek Okulu İngilizce Bölümünü ve Ankara 19 Mayıs Gençlik ve Spor Akademisini bitirdi.

Basketbola 1972 yılında Tofaş’da başlayan İsmail Beleş, Tofaş’ın yanı sıra Oyak Renault altyapısında da oynadı. Daha sonra Ankara Ziraat ve Ankaragücü takımlarında forma giydi. Oyunculuk kariyerinde TB2L’ye kadar yükseldi.

1984 yılında Tofaş’ta antrenörlük kariyerine başladı ve 9 yıl boyunca küçük, yıldız ve genç takım antrenörlüğü yaptı. Tofaş’ta görev alırken 2 kez Türkiye şampiyonluğu yaşadı. A Milli takım seviyesinde görev almış birçok oyuncunun yetişmesine ciddi emeği vardır. Daha sonra Oyak Renault’da 6 yıl görev alan İsmail Beleş, Oyak Reanult’da A takım asistan koçluğu yaparken aynı zamanda da altyapı antrenörlüğüne de devam etti. Bu arada 1981 doğumluların Yıldız Milli Takım antrenörlüğünü 2 yıl ve 1982-1983 doğumlularında Ümit Milli Takım antrenörlüğünü yaptı.

Artık A takım baş antrenörlük kariyerinin başlama zamanı geldiğine inanan İsmail Beleş Karaman Bifa’da TB2L’de antrenörlük kariyerine başladı ve orada 1 yıl görev aldı. Daha sonra Gemlik ile anlaştı ve EBBL’den namaglup olarak TB2L’ye yükselme başarısını gösterdi, Daha sonra 3 yıl aynı takımla TB2L’ye devam eden İsmail Beleş ligde 3. olarak TBL’ye çıkma hakkı elde etmesine rağmen Gemlik, Oyak Renault yönetiminin bir takım TBL’de, bir takım TB2L’de olması kararı aldı(Gemlik, Oyak Renault’un ikinci takımıydı). Gemlik’ten sonra, 2 sezon Gaziantep’i, 1 sezon TED Ankara Kolejlileri, 2 yıl arayla Selçuk Üniversitesini, 2 yıl Bursa Basket’i, çok kısa bir süre Vestelspor’u ve 2010-2011 sezonunda Giresun’dan gelen teklife olumlu yanıt verdi ve EBBL temsilcisi Yeşil Giresun Belediyespor’u çalıştırıyor.

3SAYI: 2010 Dünya Şampiyonası’nın Türk Basketbolu’na yansımaları nasıl olmuştur?

İsmail BELEŞ: Bence en büyük etkisi Efes Pilsen-Panathinaikos maçında görüldü. Fenerbahçe maçında salonu dolduran 16000 seyirci hadi Fenerbahçe iyi oynuyor diye maça geliyordu bununla beraber Efes Pilsen maçında 8000–9000 seyirci olmasını A Milli takımımızın Dünya Şampiyonasındaki başarısına bağlıyorum. Aileler çocuklarını tekrar basketbola yönlendirdi. Bu başarıdan sonra yatırımlarda çoğaldı ve daha çok genç basketbola yöneldi diye düşünüyorum.

3SAYI: Bu sezon EBBL’de bir takım çalıştırıyorsunuz. TB2L ile EBBL arasında ne gibi farklılıklar var?

İsmail BELEŞ: TBL ile TB2L arasında nasıl fark varsa, TB2L ile EBBL arasında o kadar büyük bir fark var. Bir kere TB2L’de oynamak istiyorsan EBBL’de oynamak zorundasın. Bizim gibi 1 sezon EBBL’de bulunmaya çalışan ve TB2L’ye çıkmaya çalışan 10 tane takım vardır diye düşünüyorum. Ayrıca EBBL’de bulunalım 8–10 maç yapalım, bölgemizde bulunan gençler spor yapsın diye düşünen kulüplerde var. Zaten bu kulüpler her yıl bölgesel ligde oynuyorlar. Aslında EBBL’nin Anadolu’ya çok büyük bir faydası var. EBBL’nin hedeflerinden bir tanesi de oyuncuları basketbola çekmek ancak biraz önce de söylediğim gibi bizim gibi 1 sezon içinde bir üst lige çıkması gereken takımlarında oynaması gereken bir lig. Bu urum olunca çok farklı sonuçlar ortaya çıkıyor. Hakikaten çok zayıf takımlar var. Yani şöyle bir skor olabilir mi 30’a 150? Eğer sahada böyle bir sonuç varsa o takım hiçbir şey yapmıyor demektir. Hedefi olan takımlarla bu tür takımların oynadığı karşılaşmalar göze hoş gelmese de yapak bir şey yok.

3SAYI: Beraber çalıştığımız dönemde de kendi gözlemlediğim bir düşünceyi soruya dökmek istiyorum. Siz genç oyunculara korkmadan ve çekinmeden sorumluluk veriyorsunuz, sizi bu düşünceye iten faktörler nelerdir?

İsmail BELEŞ: Evet, seninle beraber Vestelspor’da çalıştık sen menajer bende antrenördüm. Benim basketbol felsefemde agresiflik var, genç oyuncularda coach’un düşüncelerini de fikirlerini de daha çok sahaya yansıttıkları için, ben genç oyuncuyu tercih ediyorum. Ancak, hedefe gitmek için tecrübeli oyunculara mutlaka ihtiyaç var. Ben hedefe giden yolda genç ve tecrübeli oyuncuları mix yaparak sahaya sürmeyi çok seviyorum. Sanırım ben birazda iddialıyım, bir yerde az oynayan bir oyuncuyu alıp oynatırım ve adam ederim diye düşünüyorum, bunda da başarılı olduğuma inanıyorum.

3SAYI: Türk takımlarının Avrupa da ki başarıları hakkında ki düşünceleriniz nelerdir?

İsmail BELEŞ: Türk takımlarının son yıllarda Avrupa da kazandığı başarılar ekonomiyle alakalı. Efes Pilsen’in, Fenerbahçe Ülker’in, Türk Telekom’un Beşiktaş Cola Turka’nın, Galatasaray Cafe Crown’ın bütçeleri hakikaten çok yüksek ve Avrupa da sayılı takımlarda bu bütçeler var. Birde uluslar arası karşılaşmalarda an başarılı olduğumuz takım sporunu basketbol olarak geliyor bana, yanılıyor muyum bilmiyorum ama? Artık Türk basktbolu küçükler, yıldızlar, gençler, ümitler seviyesinde bana göre Avrupa’nın üstüne çıkmak üzere. Yaş küçültme olmadan, hakikaten bu federasyon yaş küçültmeyi ortadan kaldırdı. Yaş küçültme olmadan altyapılarda alınan uluslar arası başarılar, ilerleyen yıllarda A takımlara da yansıyor. Artık iyi yabancı oyuncularda bizim takımlarımızı tercih ediyor. Tabii bu ekonomi ile ilgili ama eskiden İtalya, İspanya, Yunanistan’ı tercih ederlerdi, şimdi bu tercih bize doğru kaydı. Ayrıca artık çok yabancılı bir lig oynanıyor, bu da Avrupa da alınan başarılarda önemli bir faktör.

3SAYI: Aynı zamanda eğitmen kimliğinizde var. Bu kimlik, antrenörlüğünüze nasıl yansıyor?

İsmail BELEŞ: Ben Uludağ Üniversitesi’nde Beden Eğitimi aynı zamanda hocaydım. Bu arada bu yazda emekli oldum. Öğrencilerle muhatap olmak veya öğretmen olmak hakikaten antrenörlüğüne yansıyor. Daha çok öğretme yoluna gidiyorsun Öğretmen olmayan antrenör, öğretmez mi? Öyle bir şey değil. Çocuklara biraz daha öğretmen gibi yaklaşıyorsun, bununda benim için bir avantaj olduğunu söyleyebilirim. Daha çok anlatıp, daha ince detaylara iniyorsun, zaten basketbolda ki başarı detayla ilgili. Öğretmenlik artı bir avantaj sağladı.

3SAYI: Sizce TB2L’nin dörtlü final adayları kimler olabilir?

İsmail BELEŞ: Şu an, Optimum TED Ankara Kolejliler, Hacettepe Üniversitesi, Vestelspor, Kepez Belediye, Selçuk Üniversitesi gibi görüyorum.

3SAYI: Alttan gelen yeni antrenörlere neler tavsiye edersiniz?

İsmail BELEŞ: Yeni yetişen antrenörlere ilk söyleyeceğim şey bir yerde çalışmaya başlasınlar ve kaç lira alacağız diye sormasınlar. “Merhaba, gel antrenörlük yapar mısın?” diyorsun, “ağabey ben kaç lira alacağım?” diye soruyorlar. Biz başladığımız zaman değil kaç para alacağız, ne yapacağız emir kulu gibiydik. Çok çalışmaları lazım para arkadan gelir. Ayrıca antrenörlük mesleğinden herkes çok para kazanamıyor. Para kazanmak için birazda şansa ihtiyaç var. Çalışmak, çalışmak, çalışmak. Birde inceleyecekler nerede olursa olsun maç izleyecekler, internete girip okuyacaklar, yurtiçi ve yurt dışında seminerler takip edecekler ve büyükleriyle antrenör ağabeyleri ile oturup konuşacaklar. Sürekli fikir alışverişinde bulunacaklar. Bunu en çok Yugoslavlar yapıyor. Ben bu konuda onları çok beğenirim. Oturuyorlar masaya herkes fikirlerini söylüyor ve orada ki gençlerin tecrübelilere saygısını Avrupa’da hiçbir yerde göremiyorum. İnan imreniyorum o Yugoslavlara. Onun için birbirlerini çok tutuyorlar. Hiç işsiz kalan Yugoslav antrenör görüyor musunuz? İster Bosnalı,

ister Sırp, ister Hırvat, ister Sloven olsun hiçbir antrenör ya da oyuncu boşta kalmaz birbirlerini tutarlar, desteklerler bu da zaten Türkiye’de de görülüyor.

3SAYI: Son olarak söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?

İsmail BELEŞ: Şunu söylemek isterim, ben 26 yıldır antrenörlük yapıyorum. Türkiye’de de birçok kulüpte görev aldım. Yöneticilerin kendilerini geliştirmesi lazım. Daha reel düşünmeleri lazım. Birde ben para verdim, her şeyi ben bilirim dememesi lazım yöneticilerin. Biz antrenör ve sporcular zaten yöneticilerimize onlar bu işe yatırım yaptıkları ve bu işe para harcadıkları için onlara saygı duyuyoruz zaten, bu çok önemli. Onlarda bizi sayacaklar, bize güvenecekler. İnsan takımlarının başına getirdikleri antrenörlere sonuna kadar güvenir. Antrenör çalışkan değilse, sahtekarsa zaten görevine son verilir ama bir iki maç kaybeden antrenörün görevine son verilmemeli.

Röportaj: Emre Dağdelen, 3SAYI Basketbol Dergisi

Timuçin Meriç Röportajı

Türk Telekom’da yapılan antrenörlük değişikliğinden sonra göreve gelip başarılı sonuçlara imza atan Timuçin Meriç 3SAYI Basketbol Dergisine konuştu.

3SAYI: Türk Telekom’un başına çok kritik bir zamanda geçtiniz. Uzun zamandır Telekom bünyesinde yer alan bir antrenör olmanıza rağmen bu sorumluluğu kabul etmenizin başlıca nedenlerini alabilir miyiz?

Timuçin Meriç: 19-20 yıl oldu antrenörlüğe başlayalı ve yaklaşık olarak 14 senedir altyapı ve üstyapıda Türk Telekom ile beraber çalışısyoruz. Son 8 yıl ise 6 yılı Ercument Sunter’in A Takım’da yardımcılığı olmak üzere A Takım seviyesinde antrenörlük yaptım ve 1,5 yıl gibi bir süre de Genç Telekom’un başındaydım. Türk Telekom’un başına geçtiğim zamanın çok kritik bir dönem olduğunu kabul ediyorum ama bu sürece baktığımız zaman bu teklif bana geldiğinde hiç düşünmedim bile. Çünkü yöneticilerin arkanızda olduğunu ve destekleyici güc olduğunu bilmek, itici güç oluyor. Zaten takım kadrosuna baktığımızda kötü oyuncular bulunduğunu söyleyemeyiz, ben her zaman bu kadronun üst seviyeleri zorlayabilcek gücü olduğuna inandım. Sadece yapılması gereken bir takım değişiklikler vardı ve bunun da mümkün olduğunu görünce hiç düşünmeden kabul ettim. Şu anda geçirdiğimiz yaklaşık bir aylık sürecin bizim açımızdan iyi geçtiğine inanıyorum. Öncelikle Başkanımız Gökhan Bozkurt, Asbaşkanımız Celalettin Dinçer ve Genel Sekreterimiz Akif Üstündağ’ın bana güvenmeleri ve ilk olarak beni düşünmeleri benim hiç teredüttümün olmamasını sağladı.

3SAYI: Sizin gelmenizle beraber ortaya çıkan grafiği neye bağlıyorsunuz, takımda ne gibi değişikliklere gittiniz?

T.M:  Sahada herkesin gördüğü üzere takımda belli başlı problemler vardı. Kadrodaki oyuncuların hemen hemen hepsi başka takımlardan performanslarını bildiğimiz, kendilerini ıspatlamış oyuncular. Yaşanan problem bence uyumdan kaynaklanıyordu. Benden önceki ekibi ve antrenör arkadaşları eleştirmek gibi bir amacım yok. Ama onların uyguladığı sistem ve kadrodaki oyuncular gereken uyumu sağlayamadılar. Bu çok net gözüküyordu ve sahaya yansımaları belli oluyordu. Özellikle takımın savunma kısmında çok aksaklıklar vardı. Neredeyse maç başına 90 sayıya yakın ortalama ile sayı yiyen bir Türk Telekom vardı. Bu sayıyı yiyen bir takımın kazanmak için 100 sayı atması lazım. Bu da bir takım problemleri beraberinde getirdi. Öncelikle kafada oluşan sistem problemini çözmeye çalıştım. Savunmada daha basit ama uygulanması kolay sistemleri oyuncularıma uygulatmaya çalıştım. Onlarda bu değişikliğe çok iyi tepki gösterdiler. Bence uyumu yakaladık, takım içindeki uyuşmazlık yavaş yavaş çözüldü. Sistemle aralarındaki problem bitti ve daha çok savunmaya kafa yoran bir Türk Telekom var. Doğal olarak savunma odaklı düşününce, sahaya yansıyan başarılı bir performans ortaya çıkıyor.

3SAYI: Peki ilerleyen zamanlarda savunma odaklı bir Türk Telekom izleyeceğimizi söyleyebilir miyiz?

T.M: Daha önce uygulanan savunma sistemi, yani man-to-man ve zone sistemine oyuncuların adapte olamadığını gözlemledim. Bu sistemin yanlış olduğunu söylemeye çalışmıyorum, çünkü basketbolda tek bir doğru yoktur. Bu takıma uymayan bu sistemin başka takımlarda çok başarılı sonuçlar verdiğini görebiliyoruz. Bu savunma problemlerini değiştirmek üzerine hala çalışıyoruz. Çünkü bahsettiğim bu seğişikliğin oturması 1 ay gibi kısa bir sürede olması çok zor. Hala ufak ufak parçaları oturtmaya çalışıyoruz. Tahminim 1,5-2 ay içinde sahaya tam performansını yansıtan bir Türk Telekom ortaya çıkacaktır. Problemin sistem ve oyuncular arasında olduğunu düşünüyorum. Teknik ekiple oyuncular arasındaki sorunlar sahayada yansımış durumdaydı ve takımda olan mutsuzluk dışardan bakınca belli oluyordu. Bunun ortadan kalkdığını düşünüyorum. Çünkü gerek maçlarda gerek kamplarda ve antrenmanlarda mutlu ve huzurlu bir ortam var.

3SAYI: Yetiştiğiniz antrenörlük ekolünden ve kendi tarzınızdan bahseder misiniz?

T.M: Her antrenörün kendine göre bir tarzı ve sistemi vardır.İlk 1.lig asistan koçluğuna Büyük Kolej’de Naci Özanay ile başladım,4 yıl ona yardımcı oldum.Telekom’a tekrar dönüşüm Tolga Öngeren zamanında oldu , onunla 4 5 ay gibi kısa bir süre birinci asistan olarak çalıştım. Tolga Öngeren görevinden ayrıldıktan sonra takımın başına Ercüment Sunter geldi ve onunla yaklaşık 5,5 sene boyunca asistan koçluk yaptım. Bu antrenörler gerçekten basketbolda önemli isimler.Bir dönemde altyapıda çalışırken Telekom’da Ergin Ataman görevliydi,ekipte bulunmasam bile her antremanda onlarla birlikteydim ve onları takip etme şansım oldu.Onların yaptğı ve bana uymayan birçok şeyi kafamda eleyebiliyordum.Bu isimlerin bana çok büyük katkısı oldu. Onlardan kazandığım tecrübe ile kafamda kendime göre bir sistem oturttum.Benim basketbolumda öncelikle savaşan, sahada asla pes etmeyen savunmada elinden geleni sahaya yansıtan bir takım sistemi var.Zaten basketbol hatalar oyunu , offence olarak bir şekilde sayı bulunur ama benim için önemli olan savunmayı sahaya yansıtabilmek.

3SAYI:Türk Telekom’un hiç bir zaman bütçe sıkıntısı olmadı ama Türkiye’de ve Avrupa Liginde hep belli yerlerde bulundu bunun sebebi sizce nedir?

T.M:Efes Pilsen , Fenerbahçe Ülker gibi klüplerin yaptıkları yatırım ve aldıkları oyuncular ile bizim aramızda bir fark  olduğu doğru ama bunun nedenin bütçeden değil oyuncu seçimindeki eleminasyondan kaynaklandığını düşünüyorum. Türk Telekom hemen hemen her sene ligde yarı finale kadar yükseldi, 3 sene önce Türkiye Kupası nı kazandı ve ardıdan Cumhurbaşkanlığı Kupası nı kazandı. Bunlar büyük başarılardı fakat yeni gelen yönetimle beraber bazı değişikliklere gidildi . Buna bütçe kısıntısı denemez takımın başındaki koçun oyuncu seçimi olarak tanımlayabiliriz.  Avrupa kısmına gelirsek, maalesef  Türkiye’nin son 5 6 senedir Euroleague ile anlaşması sadece Fenerbahçe Ülker ve Efes Pilsen ile oluyor.  Bizim final oynadığımız sene Euroleague şansımız doğmuştu ama Euroleague’nin takım alma kapasitesi sınırlı olduğu için oraya giremedik. Orda olsaydık da en iyi yerlere gelebileceğimize inanıyorum.Bu sene Banvit öyle bir şans yakaladı biz 7 8 senedir oraları kovalamamıza rağmen ön eleme bile oynayamadık, Türk Telekom kötü zamanlar geçirirken bu fırsat Banvit’e doğdu. Umarım ilerki senelerde bizde bu şansı elde etmiş oluruz ve oralara Türkiye olarak daha çok takımla katılabiliriz.

3SAYI: 1. Lig de takımı olup pilot takımı olarak kullanan çok az klüp var ve Türk Telekom bu durumu iyi bir şekilde başarıyor. Siz uzun süre altyapıda bulunan bir antrenör olarak Türk Telekom’un alt yapısından bahseder misiniz?

T.M: Yıllardır Türk Telekom alt yapısında düzenli bir çalışma var. Son yıllarda bunun verimini almaya başladık. Bunun göstergesi olarak 2. Lig de ki pilot takımımız Genç Telekom tamamen genç oyuncularla kurulu olmasına ve kadrosunda yabancı oyuncu bulundurmamasına rağmen bundan önceki 2 sezon yarı final oynadı. Altyapımızın yetiştirdiği oyuncularımızdan Uğur Öğüt şu anda A takımımızda oynuyor,geçen sene kadroda bulunan Erdinç Balto bu sezon Antalya B.Ş.B ‘nde,Pertev Öneren Bornova Belediyesi’nde ve Sertaç Şanlı Galatasaray Cafe Crown’da oynuyor.Bu oyuncular tabiki çok fazla süre almıyorlar zaten bir anda çıkıp 15 20 dk oynamalarını bekleyemeyiz ama ilerleyen zamanda Beko Basketbol Ligi’ne faydalı oyuncular olacaklarına inanıyorum. Şu anda iki tane genç takımımız var Türk Telekom genç takımı ve Genç Telekom genç takımı,bu sene iki takımda Gençler Türkiye Şampiyonası’nda ilk üçü oynayacak takımlar arasında yer alıyorlar. Bundan 5 6 sene sonra takımlarımızın bir ekol olarak çıkacağına inanıyorum.

3SAYI: Genel olarak Türkiye altyapısını nasıl değerlendirebilirsiniz?

T.M: Yetenekli oyunculara sahip olmamıza rağmen bunu değerlendiremediğimizi düşünüyorum.Bizim yaptığımız gibi diğer takımlarda kendilerine pilot takımlar kurarlarsa , oyuncular da kendilerini gösterme fırsatı bulacaktır. Yöneticiler olarak 1. Lig de genelde daha yaşlı daha tecrübeli oyuncuları tercih ediyoruz ama aynı katkıyı genç oyuncular da sağlayabilirler.Genç oyunculara daha çok zaman verilmeli diye düşünüyorum. Tabi bu sene Türk Telekom’da bunu gerçekleştiremiyorum çünkü takım çok sıkışık bir durumdayken buraya geldim ama bu sezonu iyi bir şekilde bitirirsek ve ilerki senelerde yöneticilerimiz benimle çalışmak isterlerse seneye takımımızda genç oyuncu sayısında artış olacağını söyleyebilirim.

3SAYI: Çift lisanslı oyuncuların gelişimi hakkında ne düşünüyorsunuz?

T.M: Çok önemli güzel bir uygulama,bunun hatta sayısı bile arttırılabilir.Genç oyuncular için büyük bir fırsat.Mesela Uğur Öğüt geçen senenin en iyi 2. lig guardlarından bir tanesi. Şu anda hem 1. ligden hen 2. ligden kendisiyle ilgilenen klüpler var. Bu oyuncuyu ve takımı riske edip 20 25 dakika oynatmam neredeyse imkansız.Ona verebileceğim maximum süre 10 dakika civarıdır. Fakat bu oyuncu gelişimini 10 dakika ile sağlayamaz , burda aldığı sürenin üstüne 2. ligde oynayacağı 30 35 dakikayla performansını arttırdığını basketbolunu geliştirdiğini düşünüyorum.

3SAYI:  Bu sezon için son transfer hakkınızı kullanacak mısınız?

T.M: Buraya geldiğimde 2 transfer hakkımız vardı. Birini eski oyuncumuz Jan Jagla yı getirerek kullandık. Heiko Schaffartzik ‘den boşalan yere 1 belki 1 2 pozisyonunda oyuncu bakıyoruz.Fakat öyle bir durumdayızki herkes kendi takımıyla devam ediyor, çok büyük bir maddi sıkıntı ya da takım içi anlaşmazlık olmazsa kimse klübünden ayrılmıyor.Şu anda aklımızda bir çok isim var ama bu hakkı iyi kullanmak istiyorum,getireceğimiz oyuncunun burayı hakeden bir isim olması lazım.En kısa zamanda o ismi bulacağız ve kadromuza katacağız.

3SAYI: Maça gelen seyirci hakkında neler söyleyeceksiniz?

T.M: Ankara seyircisi gerçekten basketbolu seviyor ve biliyor. Daha önce salonun maçın başlamasına bir buçuk iki saat kala dolduğu maçlarda ben asistan koç olarak görev yaptım. Salonun büyük kısmında yine Ankaraüçlüler vardı, taraftarı böyle ayırmamak lazım.Her kesimden her seyirciye ihtiyacımız var.Mutlaka bu tür seyircilerimiz de olacak.Onlar salona Türk Telekom taraftarı olarak geliyorlar, biraz fanatik olabilir ama ben salonun tıklık tıklım dolu olupta çık çıkmayan bir maç yerine, 100 200 kişiyle hareketlenmesini tercih ederim. Son 2 senedir seyici sayımızda bir düşüş olduğu doğru.Bunu düzeltmek istiyorum ama tek başıma yapamam, oyuncular sahaya yansıttıkları güzel basketbolla seyirciyi kendileri çekicekler. Şu anda iyi gidiyoruz göreve başladığımdan beri oynadığımız 6 Beko Basketbol Ligi maçının 4ünü kazandık.Kaybettiğimiz maçlardan biri Banvit deplasmanı diğeri ise Trabzon deplasmanı , ki Trabzon deplasmanı hala kafamızda soru işareti.Takım artık güzel basketbolunu sahaya yansıtıyor,ben Ankara seyircisinde rica ediyorum bizi desteklemeye gelsinler.

3SAYI: Son olarak Dünya Şampiyonasının etkilerini nasıl görüyorsunuz?

T.M:  Dünya Şampiyonası’nda muhteşem bir sonuç aldık. Zaten basketbolda son 2 3 yıldır büyük bir ilerleme var.Tabi bu insanları basketbola biraz daha çekiyor,hem seyirci açısından hem altyapılar açısından.Bunun sonuçlarını 3 5 yıl daha alacağız gibi geliyor. Şu andaki seyircisi sayısında çok büyük bir artış var sadece Ankara için söyleyemeyiz ama diğer şehirlerde gittiğimiz tüm maçlarda hemen hemen salon ağzına kadar dolu oluyor.Bunu kullanmak ve daha da geliştirmek lazım,gerekli yatırımın federasyon tarafında yapılacağına inanıyorum.Umarım Avrupa da ilk sıraya yükselicek kadar bir basketbol sevgisi ülkemizde oluşur.

3SAYI: Teşekkür ederiz.

T.M: Ben teşekkür ederim.

Röportaj: Gizem Kumbasar, 3SAYI Basketbol Dergisi

Cüneyt Erden Röportajı

‘‘Atletik olan oyuncularla daha rahat ve keyif alarak oynuyorum’’

Türkiye’nin en iyi şutörlerinden biri olan ve aynı zamanda en iyi  “point guard”larından diyebileceğimiz Cüneyt Erden, Bursaspor ve Tofaş’tan gelen tekliflerin ardından spor kariyerine Tofaş ile basketbola devam etmeye karar almış.

Kariyeri’nde Türk Telekom, Pınar Karşıyaka, Galatasaray, Efes Pilsen ve Ülkerspor gibi önemli takımlar bulunan başarılı guard sene başında anlaştığı Kepez Belediyesi’nde yaşadığı sıkıntılardan sonra Bornova Belediyesi ile anlaştı.

Kendisi ile basketbola nasıl başladığını ve neden basketbolu seçtiğini, Bornova Belediyesi’ni ve oynadığı takımları, Kepez Belediyesi’nde yaşanan maddi sıkıntıları konuştuk.

3SAYI: Basketbola nasıl başladığından bahseder misin?

Cüneyt Erden: Benim iki tane abim var; en büyük abim voleybolcuydu, benden bir büyük olan abim de basketbolcuydu. Tofaş’da guarddı. Ailenin içinde profesyonel olarak spor yapan iki kişi olunca ve bunlarda abimler olunca onlara özenerek spora başladım. Futbol ve basketbol oynuyordum ama seçim yapmam gereken bir zaman gelmişti. Çünkü iki taraftanda teklifler geliyordu. Hem Bursaspor’dan hem de Tofaş’tan yöneticiler konuşmaya gelmişti. Benim seçim yaptığım dönemde Okan diye soyadını hatırlayamadığım bir futbolcu vardı Galatasaray’da. Onun çok kötü bir sakatlığı olmuştu. Bunu gördükten sonra basketbolu seçtim ben de.

3SAYI: Kariyerine baktığımız zaman Tofaş’dan itibaren çok önemli takımlarda yer aldığını görüyoruz. Benim için dönüş noktası oldu dediğin bir takım ya da antrenör var mı?

C.E: Mete Babaoğlu. O zamanlar Karşıyaka’nın antrenörüydü 2001-2002 sezonu bittiğinde ben Karşıyaka’ya transfer olmuştum Telekom’dan, pek rahat değildim açıkçası, kimseye de söyleyemiyordum bunu, o ara Mete Babaoğlu gelip o dönemde Darüşşafaka’da oynayan Hakan Köseoğlu ile beni takas etmek istemişlerdi bende hemen kabul ettim o günden beri de zaten kendisini her yaz arar. Buradan kendisine tekrar teşekkür ederim. Darüşşafaka’ya gelmem ve antrenör olarak da Mete Babaoğlu’nun  dönüm noktam olduğunu söyleyebilirim.

3SAYI: Genç oyunculara baktığımız zaman genç oyuncuların çok fazla öğrenmesi gereken şey var kendi tecrübelerinden yola çıkarak onlarla aran nasıl?

C.E: Zaten takımda da genç oyuncular var . Hepsi henüz çok küçük çocuklar 17-18 yaşındalar. Ben onlara her zaman aynı şeyi söylüyorum. Tamam şimdi halter yapıyolar antreman yapıyolar ama bize bakıp antreman yapmamalarını söylüyorum. Çünkü çok genç oldukları için kendilerini geliştirmeleri için hep tempolarının yüksek olması gerekiyor her zaman onlara söylüyorum ağırlık yaparken. Basketbol oynarken, topla dribbling yaparken, şut atarken, antreman yaparken hep kendilerini geliştirme yönünde onlarla konuşuyorum ve hep bu yönde ilerliyor zaten. Ileride zaten kafamda genç oyuncularla çalışmak gibi bir düşünce var. Altyapı antrenörü olarak çalışmayı gençlerle de konuşmayı ilgilenmeyi çok seviyorum onun için de her zaman diyaloğumuz oluyo gençlerle oyunda..

3SAYI: Biraz eskiye dönersek eğer Ülker’de oynadığın senelerde Haislip ile beraber cok guzel pick’n’roll’lar, asistler izliyorduk. Ikinizi beraber izlemek ayrı bir zevkti bizim için.

C.E: Marcus zaten çok yetenekli bir oyuncu. Ben pick’n’roll gibi ikili oyunları oynamayı çok seven bir oyuncuyum. Atletik olan oyuncularda daha rahat ve keyif alarak oynuyorum. Pota üzerinde gezen arkadaşlarla çok samimi olabiliyorum yani onları topla samimi edebiliyorum.   zaten benim oynadığım tüm takımlarda buna Bornova’da bu konuda zaten çok potansiyeli olan oyuncular var bulunduruyordu bünyesinde. Şu anda Josh Shipp ve Kedrick Brown bu özelliklere sahip. Onlarla da şimdiden zaten bu konuda paslaşmaya başladık zaten seyirciler de bizim bu tarz oyunumuzdan zevk alıyorlar.

3SAYI: Kepez ile sıkıntılı bir dönem yaşadınız. O dönemden biraz bahseder misin?

C.E: Orada çok amatör bir yapılanma vardı. Biz doğal olarak bunu bilmiyoduk. Açıkçası benim oraya gidiş sebebim oraya imza atan oyunculardı Ersin, Fatih gibi kaliteli oyuncular ile anlaşılmıştı. Bunun yanında Halil Abi’nin de etkisi var. Ama öncelikle Halil Abi’nin takımdan ayrılması ve sonra da dört ay boyunca paralarımız yatmaması çok kötü bir düşüş yaşanmasına sebep oldu. Ama en kötüsü muhattap insanları bulamamamızdı. Bunun kopmada çok büyük etkileri oldu. Ama hayatta bu tarz olaylar olabilir. Profesyonel spor hayatımızdahergün yaşanan olaylar sayesinde yeni tecrübeler kazanmış oluyoruz. Hayatımız devam ediyor ve Bornonava’da şu anda çok mutluyum. Gerek Muharrem Abi’ gerek Aclan abi bana çok yardımcı oldular. Şu aşamada herşey çok daha iyi.

3SAYI:  Hazır Bornova’da herşeyin yerinde gittiğinden konuşmuşken hedeflerinizden bahsetsek?

C.E: Daha ne söyliyim işte, burada herşey gerçekten çok güzel. Benim transferimden sonra kadromuza yeni oyuncularda katıldı ve yeni bir system içerisine girdik. Bu geçiş dönenimi de iyi geçirdiğimizi düşünüyorum. Karşıyaka ve Galatasaray galibiyetlerinden sonra play-off için önemli bir adım atmış olduk ve daha da iyiye gidecğine inanıyorum. Türkiye Kupası bizim için çok verimli geçti. Ilerleyen zamanlarda çok daha iyi olacağımıza inanıyorum. Tek söyleyebileceğim Bornova serüvenim çok iyi ve jeyifli geçiyor .

3SAYI: Bide son olarak hani az önce alt yapıya değindin ama bi hani basketbolu bıraktıktan sonra

C.E.: Daha zamanım var dört beş sene daha oynamayı düşünüyorum yani vücudum elverdiği sürece ondan sonra da dediğim gibi altyapı antrenörlüğü olsun menejerlik düşünmüyorum çünkü çok yıpratıcı onun için altyapı daha yıpratıcı orayı tercih ediyim dedim.Gençlerle ilgilenmeyi dediğm gibi daha önce de çok seviyorum çocuklarla onlara bakıp oyuncu olup olmayacağını filan tespit edebiliyorum daha çok öyle sezgilerim olduğu için onu kullanmak istiyorum altyapıda onlarla ilgilenip Türk basketboluna yeni Cüneyt Erdenler demiyecem tabiki sporcular yetiştirmek istiyorum.

Röportaj: Gizem Kumbasar, 3SAYI

Bu röportaj Mart 2010 sayımızda yayınlanmıştır.


Orhun Ene Röportajı

TÜRK, ÖGÜN, ÇALIŞ, GÜVEN

Uzun yıllar Türk basketbolunun en önemli oyun kurucularından biriydi. Galatasaray Lisesi mezunu olan fakat basketboldan dolayı sonralarında ekonomi eğitimi bırakmak zorunda olan başarılı oyun kurucu için hala günümüzde “Onun gibileri yetişmedi” ya da “İleriki yılların Orhun’u  olma potansiyeli var” gibi cümleleri çok işitiyoruz. Basketbolun içinde olan herkese sorsak, gelmiş geçmiş en iyi Türk oyun kurucular arasında kesinlikle Orhun Ene’yi örnek gösterecektir bize.

Ortaköy, Eczacıbaşı, Paşabahçe, Fenerbahçe gibi takımlarda başarılı seneler geçeren Orhun Ene 1993 yılında Ülker’e transfer olduktan sonra 4 sezon boyunca Avrupa Ligi’nde önemli dakikalar oynadı. 2000 yılında basketbolu bıraktığını açıkladıktan sonra 2001 yılında İTÜ ile anlaşan başarılı oyun kurucu 2003 yılına kadar İTÜ’de kariyerine devam ettikten sonra, kesin olarak kariyerini noktaladı. 202 kez Milli Takım’da forma giyen Ene, A Milli Takım’da asistan, Ümit Milli Takım’da head coach olarak antrenörlüğe devam ediyor. Aynı zamanda 2009-2010 yılı için Banvit ile büyük başarılar elde eden Ene ile antrenörlük kariyerinden, Türk Basketbolunun genç oyuncularından, A Milli Takım’dan ve Banvit’in hedeflerinden konuştuk.

Banvit’te göreve geldikten sonra Türk oyun kurucularla çalışacağını açıklayan ve onlara sonsuz güvenen Orhun Ene, takımının aldığı başarılı sonuçlar sonunda herkesin övgüsünü kazanmayı başardı.

3SAYI: Türkiye’nin en iyi antrenörlerinden birisiniz. Öncelikle antrenörlük kariyerinizden bize biraz bahsedebilir misiniz?

Orhun Ene: Türkiye’nin en iyi antrenörlerinden biri olmak çok iddialı bi kelime olur ama yinede teşekkür ederim. Esasında antrenörlük yaşı genç olan bir antrenörüm. İlk antrenörlüğe oyunculuğu bıraktıktan sonra basketbol okullarında başladım. Basketbolu bırakmadan önceki son dönemlerimde zaten basketbol okulunda antrenörlük yapıyordum bıraktıktan sonra da yıldız takım ve genç takımda antrenörlük yaptım. İstanbul Tofaş kulübünde bununla beraber milli takımlar düzeyinde Yıldız Milli Takım antrenörlüğü başladım. Daha sonar ise Milli Takımlar alt yapısında Genç Milli Takım ve Ümit Milli Takım antrenörlükleri yaptım, bunlara ek olarak B milli takım antrenörlüğü ve A milli takımda da yardımcı antrenörlük yaptım. Profesyonel olarak da kulüp çapında Işık Spor’da 1.5 sezon çalıştım 2. ligde,Antalya Belediyesi’nde 1.5 sene ve bu sene de bildiğiniz üzere Banvit’de çalışıyorum.

3SAYI: Başarılı bir oyunculuk kariyerinizden sonra, özellikle Banvit ile bu sene kurduğunuz organizasyon ile beraber çok verimli bir dönem geçiriyorsunuz. Peki antrenör olarak ne tarz oyuncularla beraber çalışmayı seviyosunuz?

O.E.: Açıkcası basketbolu bıraktığım zaman böyle bir farklı bakış açım vardı oyuncuları yeteneklerine göre sınıflandırıyodum, şu anda baktığımda ise bu bakış açısının doğru olmadığını, hatalı olduğunu görüyorum. Genelde oyunculuk yapan, Türkiye’de oynayan bütün oyuncuların bu anlamda farklı bir bakış açısı olur ama  antrenörlüğe geçtikten sonra her oyuncuyla çalışmam gerektiğini, her oyuncuya basketbol öğretebilmenin önemli olduğunu öğrendim. Antrenörlüğün bu tarafının da olduğunu gördüm sadece iyi oyuncuları seçip onlarla çalışmak değil bazen kapasitesi düşük veya başarısı olmayan ismi olmayan oyuncularla çalışıp onlara da iyi basketbol öğretmenin de antrenörlükte önemli bir vasıf olduğuna tanık oldum. Şu anda oyuncuları kategorize etmiyorum. Benim için; en önemli vasıf bir grupta olduğunu bilen, o grubun değerlerine sahip olan, o grupta aile olmaya önem veren, etrafına pozitif elektrik verip iyi gününde de kötü gününde de çizgisini bozmayan, çalışmayı seven, öğrenmeye açık insanlarla beraber olmaktan mutluluk duyuyorum ve bu özelliklere sahip olan oyuncularla çalışmaktan ve onların gelişimine yardımcı olmaktan çok hoşlanıyorum.

3SAYI: Geçen seneki Banvit ile bu senekini kıyasladığımızda değişen çok fazla şey var. Bu seneki Banvit’in oyun tarzı daha farklı. Kurduğunuz kadroya baktığımızda ise çok az antrenörün yaptığını yapıp Türk bir oyuncuya güvenerek Barış Ermiş’i 1.oyun kurucu olarak kadroya kattınız. Sizin takımda olmanız ile beraber kurulan organizasyondan ve oyun tarzından bahseder misiniz?

O.E: Barış Özcan, ben basketbolu bırakırken de çok beğendiğim çok yetenekli bir oyuncuydu, çok saygı duyduğum bir oyuncuydu. Barış Ermiş ile Milli Takımda çalışma fırsatı buldum ama nedense kendi kulübünde ve oynadığı diğer kulüplerde basketbol yeteneğinin karşılığındaki süreyi ve saygıyı görmemiş bir oyuncu olduğunu gördüm. Ama kendisinin hep bulunduğu seviyenin çok daha üstüne çıkabileceğine inandığım bir oyuncuydu. Oyun kurucuları değerlendirirken ben de oyun kuruculuktan geldiğim için bu benim için de bir avantaj oldu. Barış Ermiş şu an da böyle bir sıçrama yaptı ama ben onun hala çok daha iyi oynayacağını ve genç bir oyuncu olarak çalışıp daha eksiklerini de giderebileceğini ve bu seviyenin de çok üzerine çıkacağına inanıyorum. Burda ümit milli takımlarda çalıştığım Erolcan gibi İbrahim gibi İzzet gibi iki tane üç tane de kendi yaş gruplarında çok yetenekli oyuncuların da olmasıylai Yunus gibi de daha kadroda geçen seneden kalan oyuncuların bulunması ve Barış Hersek’i de ekleyerek bu kadroyla böyle bir ekip oluşturduk. Buraya da çok kaliteli, Türkiye 1. liginde oynamış yabancı oyuncuları ekleyip güzel bir kadro kurduk. Bence bizim kadromuzun devamlılığı çok önemli. Bu sene yeni bir araya geldik ama bu kadro bir arada devam ederse ileride daha da iyi bir basketbol oynayacağını ve bu sene ilk dört için yaptığımız bu çıkışın daha da kalıcı olup önümüzdeki senelerde daha da yukarılara çıkabileceğini düşünüyorum.Ama böyle bir kadronun bir araya gelip hemen bozulması değil devamlılığı bence en önemli ayrıntı burada.

3SAYI: Banvit şu an ligde 3.sıradasınız, bu sene için Banvit’in hedefleri neler?

O.E: Ben bunu sezon başında da söylemiştim; bizim için en büyük hedef bence her maçı kazanmak olmalı. Bir yerlere kendimi koymayı çok doğru bulmuyorum, kazandığınız maçlarla zaten sıralama da bir noktaya geliyosunuz ama önemli olan her maçta gösterdiğiniz maçı kazanma arzusu ve oynanan kaliteli basketbol.Yani şu anda da ligde kesinleşmiş bir şey yok, şu ana kadar kazanabileceğimiz maçları kazandık ama çok büyük sürprizler de yapmadık bence. O sürprizleri de yaparsak o zaman daha ilerisi için kesin şeyler söyleyebilirim.

3SAYI:Ümit Milli Takımda o jenerasyonun Türkiye’nin en başarılı oyuncularıyla çalışan bir antrenör olarak geleceğimizi, genç oyuncuları nasıl değerlendiriyorsunuz?

O.E: Öncelikle genç oyunculara çok güveniyorum, güvenim onların yapacağı şeylere ama şunu da biliyorum o yeteneklerini saha da göstermeleri de Türkiye 1. liginde çok önemli. Burada onların şöyle bir sıkıntısı var, yeterli süreyi bulamayan bir sürü genç oyuncu var. Tabiki süre almak kolay bişey değil ama süreyi almak için de çok büyük bir özgüven ve çok büyük bir çalışma arzusu gerekiyor. Genç oyuncularımız hep kendilerini tutan, arkalarından iten, kendilerine destek olan, arkalarında hep bir antrenör bekliyorlar ama tabiki bunu beklemeleri normal ama doğrusunı söylemek gerekirse, genç oyunculara süre vermek onlara destek olmak  çok önemli fakat bunun olmadığı durumlarda da bu bir mücadele. Hemde çok acımasız bir mücadele, bu hakkı almak için de bunu çok isteyen,yeteneği olan,bunun için de mücadele edip herşeyi göze alan oyuncu yıldız oyuncu veya süreyi alan 1. ligde milli takım düzeyine gelebilecek oyuncu oluyor. Bunları yapmadan sadece antrenörden bişey beklemek de gerçekçi bişey değil. Bu tip oyuncularla oynama fırsatım oldu ama bunların ne kadar çok destekle motivasyonlarının ne kadar arttığını aksi takdirde ise kendileri bişey yapmadığında, birşey vermedikleri zaman da süreyi  alamadıklarında motivasyonlarının ne kadar kaybolduğunu da yakından gördüm. Burda genç oyuncu her zaman her şekilde hazır olucak. Her şekilde ne olursa olsun çalışmayı, mücadele etmeyi kafasına koymuş ve motive olmuş olucak ve çok istekli olucak. Böyle bir şey yok yani burda da herkes birbirine her zaman sonsuz destek olamıyor ama onların da o desteği göstermesi lazım. Türkiye’de de malesef bunu belirtmeden geçemeyeceğim, genç oyuncu olmak çok zor bişey. Genç oyuncuların Türkiye liginde birçok yabancının olduğu işte artık yabancıların da Türk yapıldığı bir ligde tabiki süre almaları çok zor ama geniş düşünmeleri lazım, dünyaya daha büyük bir pencereden bakmaları lazım, sadece dünyayı Türkiye olarak görmemeleri lazım. Her ligde oynayabilirler. Ben kendi oyunculuğumda düşünüyorum bizim bir NBA’de oynamamız, bizim Avrupa’da oynamamız çok zordu çünkü o zaman yabancı sınırlaması vardı, Türkiye’nin öyle bir vizyonu yoktu, o tarz o anlamda düşünen oyuncu menejerleri,antrenörler yoktu. Bugün yurt dışında oyuncularımız da var antrenörlerimiz de var. Onların işinin o taraflarda da daha kolay olduğunu düşünüyorum ama kendilerinin bu hedefi koymaları çok önemli.

3SAYI: NCAA’de temsilcimiz bulunmakta ve orası kendi yaşıtlarının çok daha atletik özelliklere sahip olduğu bir lig aslında ve gayet de başarılı gidiyorlar. Onlar için neler söyleyebilirsiniz?

O.E: Deniz , Doğuş gibi önemli temsilcilerimiz var. NCAA’de tabi iyi bir okulda iyi bir basketbol programında oynuyorsanız bunun oyuncuya faydası olacağını düşünüyorum ama Enes ise Findlay College Prep’de mücadele ediyor ama orda da o dünyanın içinde olmaları bir genç olarak çok güzel bir şey hem okullarıyla beraber eğitimlerini ve basketbol yeteneklerini tamamliyorlar. Ben milli takımlarda da başarılı olan bu oyuncuların orda bir tek basketbol programına iyi bir programa dahillerse onlara faydalı olacağını düşünüyorum.  Ama aynı zamanda da kafamda tabi onlar için soru işaretleri olan yerler de var, eğer kötü bir programa da dahil oldularsa Avrupa’daki basketbolda, Türkiye’deki kulüplerdeki basketbolda o seviyede onlara göre çok daha fazla maç yapma şansını bulan, çok daha fazla tecrübe kazanma şansını bulan onlarla yarışan oyuncularla dolu. Bunun ayrımını iyi yapmalılar ama özellikle iki üç tane oyuncumuz bizi de gururlandırıyor, bizi çok iyi temsil ediyorlar.

3SAYI: Banvit’in pilot takım diyebileceğimiz bir takımı var. Bunun örneğini Genç Telekom, Efes gibi birkaç takım daha yapıyor. Bu sizce 1. Lige çıkmadan önce oyuncuların orda oynaması onlara tecrübe anlamında gerekli mi ya da nasıl bir fayda sağlıyor?

O.E: Çok büyük bir fayda sağlıyor. Orada bir kere süre alıyorlar, sorumluluk alıyorlar,kişilik buluyorlar. Şimdi birinci ligde oynamak artık bir çok tecrübeli oyuncu için bile çok zor Türk oyuncu için süre alamama gibi bir sıkıntı doğdu. Böyle bir kadroda onların çok  tecrübe kazandığını düşünüyorum. Bizim kadromuzda özellikle İzzet, İbrahim ve Erolcan  gibi oyuncularımız orda çok tecrübe kazandılar. Ben Türk basketboluna çok faydalı olduğunu düşünüyorum.

3SAYI: Yine sizin taktiksel anlamda değişimlerinize bakınca sahada çok fazla taktiksel değişim yapıyorsunuz bir anda rakibin kafasını karıştırabilecek bir duruma geliyosunuz. Oyun tarzınızla ilgili neler söyleyebilirsiniz?

O.E: Biz iyi savunma yapmaya gayret ediyoruz ama bu savunmayı son haftalarda biraz savunmamız kötüye gitti yani ilk başladığımız gibi değiliz şu anda. İyi savunma yapmak istiyoruz ve biz takım olarak süreyi de, topu da, sorumluluğu da paylaşan bir mentaliteye getirmeye gayret ediyoruz çünkü üst düzeyde bir basketbol oynayıp iyi takımlarla rekabet etmek istiyorsak takımca iyi basketbol oynamamız lazım. Sadece bir oyuncunun, iki oyuncunun üzerine kurulmuş düzenler, sistemler durdurulması en kolay sistemlerdir. O yüzden her maçta beş altı tane oyuncu çift haneli rakamlara skor anlamında ulaşıyor. Savunmada savunma yapamaz denen oyuncularımız bu sene çok büyük savunma gayreti gösteriyor. En önemlisi de böyle bir isteğimiz ve arzumuz var bunu şu anda sürekli bir standartta tutamayız bu da yeni olmanın getirmiş olduğu bir şey. Eğer bu standartı tutturursak önümüzdeki dönemlerde kafamızdaki basketbolu oynayıp çok daha iyi oynayıp sahaya yansıtıcaz ama dediğim gibi herşeyi paylaşıyoruz, bu çok önemli bir şey. İyi bir ekip ve aile olduğumuzu düşünüyorum. Kulübümüz de kaliteli yöneticilerden kurulu bir kulüp. Onlar da çok büyük bir çabayla bu ekibi bir araya getirme gayreti gösterdiler. Esasında başarının büyük bir payı da onlara ait ama işte daha ortasındayız. Bunun başarı olabilmesi için devam etmemiz lazım. Türkiye ligi de kolay bir lig değil.İnşallah şans da yanımızda olur.

3SAYI: İnşallah.Sizin yeni bir takvim projeniz oldu ve bu aslında çok örnek bir çalışma. Onunla ilgili biraz bilgi verir misiniz?

O.E: Bu esasında üzerinde durulması gereken bir konu. Ben Türk basketbolunun içindeyim senelerden beri. Türk basketbolunda oyuncuların da kulüplerin de bu konularda ne kadar proje üretmekte veya bu projelerde ne kadar yardımcı olmakta zorlandığını, gönülsüz olduğunu bilen bir insanım. Zor gelir oyunculara çünkü oyunculara bizim öyle bir eğitimimiz yok, öyle bir projenin parçası olarak insanlara faydalı olmak, bir yere gelmiş kariyere, bir maddi güce erişmiş oyuncuların aslında büyük bir şansıdır. Malesef bunu oyuncularımız senelerce külfet olarak gördüler. Burada anlatılmadı, bunun eğitimi de verilmedi. Mesela NBA’ de Amerika’da çok güzel oyunculara bu fikri veren ve gönüllü olan oyuncular var. Fakat bu proje ilk defa benim gördüğüm o gün yedi saatlik bir çalışmayla yapıldı ve oyuncularımın buna gönüllü olduğunu görmek çok güzel bir duyguydu ve bu yüzden ben de çalışmanın tamamlanması için antremanı iptal ettim. Oyuncuların burada gönüllü olması, yabancı oyuncularımız da bunun içinde beni çok mutlu etti. Bu kadar spordan bir şeyler alan insanların bunu vermesi çok başarılı bir çalışma oldu. Çok iyi kulüplerimiz de oldu, büyük, köklü kulüplerimiz de oldu ama kimsenin böyle bir projede, böyle gönüllü çalışarak böyle bir şey yaptığına şahit olmadım. Onun da bir ilk olarak yaptığımız için bence sportif anlamda kazanılan başarılar kadar önemli bir şeydir. Kamuoyunun da bunun farkına varması ve bunu görmesi çok mutluluk verici bir şey. O yüzden inşallah diğer kulüplerimize de örnek olur diyorum.

3SAYI: Son olarak bu sene artık milli takımın hedefi olan dünya şampiyonası yaklaşıyor ve çok da güzel bir saha avantajımız olacak. Özellikle yapılan seçimlerin son birkaç sene de çok fazla eleştirmesi üzerine, 12 Dev Adam için neler söyleyebilirsiniz?

O.E: Eleştirinin olması güzel bir şey seçimlerde, demek ki çok oyuncumuz var artık bu düzeye gelmiş bir konumdayız.Eskiden hiç eleştiri olmazdı çünkü o kadar alternatif yoktu, ama şu anda insanlar “O’nun yerine bu oyuncuyu kadroya almalıydı” diyebiliyor. Ama benim dönemimde Milli Takım mecburen belli isimlerden kurulurdu. Tabi ki eleştiri olacak ama orda bu işi yapmak isteyen bu işe görev verilmiş bir teknik adam var. Dünyanın her yerinde de bu insanın düşüncelerine saygı duyulması gerektiğini düşünüyorum ben. Sonuçta başarısız olunduğu zaman bunun sorumlusu olan insanlar bunun hesabını vereceklerdir ama bütün bunları bırakıp daha pozitif düşünmek gerek. Bugün direkt olarak bir tanıtımında bile Dünya Şampiyonası’nın maskotundan tutun birçok şeye kadar herşey oturtuldu. Yapıcı olmak yerine yıkıcı olmanbasketboluna hiçbir katkı sağlamayacak, önemli olmayan, bizi yükseltmeyecek işler. Ama beni kimse yanlış anlamasın, tabi ki insanların eleştirme hakkı var, ben bunlara saygı duyuyorum. Bu eleştirilerinde birçok şeyinde faydalı olduğunu da görüyorum ama gereksiz anlamda bu gündemde hiç olmadık konularda birbirimizi şu anda böyle bir atmosfere sokmanın da anlamı yok. Gönül birliği yapıp bu şampiyonada herkesin belli oranda destek olması lazım. Eleştirilerin de yapılıp daha pozitif, daha olumlu olarak ortaya koyulması lazım. Başarılı olma ihtimalimiz var yani tabi ki çok zor bir şampiyona ama herkes kadar bizim de şampiyon olma, başarılı olma ihtimalimiz var çünkü biz daha öncesinde kendi ülkemizde oynanan bir turnuvayı çok iyi oynayan bir ülkeyiz. İnşallah bu başarıya yakın bir başarıyı tekrarlarız.

3SAYI: Bize vakit ayırdığınız için teşekkür ediyorum ve başarılar diliyorum.

O.E: Ben teşekkür ediyorum

Röportaj: Gizem Kumbasar,3SAYI

Mart 2010 sayımızda yayınlanan röportajımızdır.



Soner Şentürk ve Torin Francis Röportajı

Bornova’da Hedef Playofflarda Başarılı Olmak

Geçen sene Beko Basketbol Ligi’ni 7. sıradan bitirerek, playofflarda Fenerbahçe Ülker ile eşleşen Bornova Belediyesi, ligdeki ikinci yılında geçen sene ortaya koydukları performansı daha da yukarıya çekerek devam etme hedefinde.

Geçen sezon kadroda olan yabancı oyuncularından Tyler Smith ve Thomas Nagys yanına deneyimli oyuncu olan Torin Fransic’i takviye ederek pota altında daha da güçlenen Bornova Belediyesi’den Soner Şentürk ve Torin Francis ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Basketbola Darüşşafaka altyapısında başlayak sırasıyla Yıldız ve Genç takımlarda forma giyen Soner Şentürk A Takım’da geçirdiği senelerden sonra  2009-2010 sezonunda Türk Telekom’a transfer oldu. Telekom’da geçen bi yılın ardında da bı yıl Bornova Belediyesi ile anlaştı.

Kariyerinde 2 yıllık İtalya ve Yunanistan deneyimi bulunan Torin Francis ise ligin sayı ve ribaundda en efektif uzunlardan birisi. Frank Elegar’ın boşluğunu daha kaliteli bir oyuncu ile dolduran Bornova Belediyesi kendi yapısı ve karekteri adına bu sezon doğru oyuncu ile anlaşmış bulunmakta.

Darüşşafaka’da geçirdiği yılların kendisine çok büyük katkısı olduğunu belirten Şentürk, “Darüşşakafa’da altyapıya ciddi bir değer veriliyor. Sadece oyuncu yetiştirmek değil antrenör yetiştirme amaçlı da çalışıyorlar. Ortada gerçekten verilen çok büyük bir emek var. Bugün sahip olduğum basketbolda Darüşşafaka’nın çok büyük bir önemi var. Ama sonuç olarak herşey oyuncularda bitiyor. Belirli bir çaba olmadan kimse bir yerlere gelemez. Bazı fedakarlıklar yapmamız gerekiyor. Biz bunları sosyal hayatlarımızı kısarak yaptık ve okuldan fedakarlık etmem gerekiyordu” diyerek basketbolunun gelişiminde Darüşşafaka’nın öneminden bahsetti.

Bornova Belediyesi’ni tercih etmesinin en büyük sebeplerinden birinin geçen sene yakaladıkları başarı olduğunu belirten Soner; “İkinci Lig’den gelen bir takımın ilk senesinde playofflara kalarak Fenerbahçe Ülker ile eşleşmesi takım adına çok büyük bir başarı. Geçen sene yaşanan başarının ardından benim buraya gelmek istemem çok büyük bir etkendi. Bu sene de takım hedefi olarak geçen seneki başarının ardından bu sene de üstüne birşeyler koyarak devam etmek istiyoruz. Geçen seneye göre daha iyi bir takım kurulduğunu düşünüyorum. Playoffa en iyi yerden girmek istiyoruz ve şu ana kadar sezona şu anda iyi başlangıç yaptığımızı düşünüyorum. Playoff öncesi elimizden geleni yapıp tüm maçları mümkün olduğunca kazanmak istiyoruz. Çünkü hiç bir takıma karşı 1-0 geride başlamak istemiyoruz” açıklamalarında bulundu.

Türkiye’ye gelmeden önce Beko Basketbol Ligi’nin bu kadar fiziksel bir lig olduğunu düşünmediğini belirten tecrübeli oyuncu Torin Francis, “Yunanistan fiziksel gücün üst seviyede olduğu bir ligdi. Açıkçası buraya gelmeden önce ligin kalitesinin bu kadar yüksek olduğunu bilmiyordum. Ama bence Beko Basketbol Ligi Yunanistan’a göre daha fiziksel güçlerin kullanıldığı bir lig. Verdiğim karardan dolayı mutluyum çünkü ligde çok kaliteli ve kendini ispatlamış oyuncular bulunuyor. Bornova Belediyesi ikinci yılında olmasına rağmen belirli bir çizgiyi hedefleyen bir takım” diye belirtti.

Geçen sene Türk Telekom’a transfer olmasına rağmen umduğu süreleri alamadığını belirten Soner Şentürk, Bornova Belediyesi’ni seçmesinin sebeplerinden birinin Darüşşafaka’da yaşadığı performansı gerçekleştirmek olduğunu vurguladı ve

“Daçka’da geçirdiğim son sene hem takıma katkım hem de aldığım süreler göz önünde bulundurulduğunda Türk Telekom’da yaşadığım sene benim için çok da güzel geçmedi açıkçası. Sonuçta hiçbir oyuncu oynamadan mutlu olamaz. Bornova’ya gelmemde ki en önemli sebeplerden biri de bu. İki sene önce Daçka’da yaşadığım performansı burda da göstermek istiyorum. Bu yüzden şu anda doğru bir yerde olduğuma inanıyorum” dedi.

2009-2010 yılında yakalanan başarının sadece Türk oyuncuları değil yabancı oyuncularıda cezbettiğinin belirtisi olan Torin Francis başarıyı hedefleyen takımda oynamanın ayrı bir keyfi olduğunu belirtti ve “Ligi sadece orta sıralarda bitirmeyi değil playofflarda başarılı olmayı hedefleyen bir takımız. Bence geçen sene yakaladıkları başarı bunun bir örneğiydi. Koçumuz sürekli kazanmayı ve daha iyisini isteyen bir insan. Bu yüzden tercihimi Bornova Belediyesi’nden yana kullandım ve doğru bir tercih yaptığıma inanıyorum. Daha önce de belirttiğim gibi ligde çok başarılı oyuncular var. Benim de ribaund özelliğim var. Beko Basketbol Ligi’nde bu özelliğimle ön planda olmak ve ligi ribaundda en üst seviyede tamamlamak istiyorum” diye ekledi.

Dünya Basketbol Şampiyonası’nın ardından ülkemizde basketbol adına çok büyük gelişmeler olduğunu ve olmaya devam edeceğini belirten Şentürk, “Milli Takım’ımızın ikinciliğinin getirdiği başarı sadece sportif anlamda olmayacaktır. Herkesin de bildiği gibi Türkiye futbol ülkesi ve bu başarı bence biraz bunu kıracaktır. Ben hatırlamıyorum ki Fenerbahçe Eurolig maçında dolu tribünlere oynasın. Bence bunlar ufak tefekte olsa bazı şeylerin değiştiğinin başlangıcı. Ama sadece bunlar yetmez. Artık kulüplerin yapacağı yatırımlar daha da büyük önem kazanıyor” şeklinde belirtti.

Her maçı ayrı ayrı düşünmeleri gerektiğini belirten Torin Francis, playofflara kadar çok önemli maçlar oynayacaklarını ve her maça ayrı konstanre olmaları gerektiğini dedi ve “Elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız. Tüm maçlara konsantre olup sahada olabileceğimizin en iyisi olmalıyız. İyi bir başlangıç yaptığımıza inanıyorum ama bu başarıyı sürdürmemiz gerekiyor. Bence playofflara iyi bir giripi yapabilcek kapasiteye sahip bir takımız” açıklamalarında bulundu.

Avrupa Basketbolunun kendisine çok cazip gelen bir tarz olduğunu belirten Şentürk şu aşamada kariyerinde doğru bir takımda olduğunu ve ileride Avrupa’da bir takımda forma giymek istediğini belirterek sözlerini noktaladı.

Gizem Kumbasar, 3SAYI

Bu yazı 3SAYI Aralık 2010 sayısında yayınlanmıştır. 26. sayımız



Kedrick Brown Röportajı

Okaloosa-Walton CC ile Kolej kariyerinden sonra Boston Celtics tarafından 1.tur 11.sıradan draft edilen 2001-2002 sezonunda Kedrick Brown 29 NBA maçında 2.2 sayı ve 1.7 ribaund ortalamalarından sonra, Celtics’de ki 2.senesinde 2.8 sayı ve 2.7 ribaund ortalamaları ile tamamladı. 2003-2004 sezonuna Boston ile başlayan Brown, sezonu Clevland Cavaliers ile tamamladı. NBA kariyerine 2004-2005 sezonunda Philadelphia 76ers kadrosunda yer aldı. 2007 yılında ise D Lig takımlarından Anaheim Arsenal tarafından 1.tur 9.sıradan draft edildi, 49 maçta forma giyen oyuncu, 15.2 sayı, 5.9 ribaund ve 1.8 asist ortalamaları ile sezonu tamamlarken, 2008-2009 sezonunda 40 maçta 17.9 sayı, 6.7 ribaund ve 2.7 asist ortalamaları ile mücadele ettii.

3SAYI: Basketbola nasıl başladığından ve NCAA yıllarından biraz bahsedebilir misin?

Kedrick Brown: Ben küçükken arkadaşlarımla hep basketbol ya da beysbol oynardık. Bu yüzden basketbol oynamaya çok küçük yaşta başladım diyebilirim. Şu anda çocukların sahip olduğu kadar çok oyuncak çeşidimiz yoktu ve benim çevremde ki herkes sokakta basketbol oynardı. Basketbol ya da beysbol oynadığımız zamanlarda, basketbolu gittikçe daha çok sevdiğimi farkettim. Bu yüzden daha çok vakit ayırdım. Daha sonra ise spor bursu alarak eğitimime devam edebilme şansı elde ettim. Bu benim için çok önemli bir şanstı, çünkü hem eğitimime devam edip diploma sahibi olacaktım, hem de sevdiğim bir dalda profesyonelleşme şansı elde etmiş oldum. Basketbol serüvenim bu şekilde başladı diyebilirim.

3SAYI: NBA’de 4 sezon geçirdin ve 3 tane farklı takımda oynadın. NBA’de geçirdiğin 4 yıl için neler söyleyebilirsin?

K.B: Gerçekten çok güzeldi. NBA’de geçirdiğim zamanların benim için ne kadar güzel olduğunu kelimelerle anlatmam çok zor. En önemlisi kendime örnek aldığım oyunculara karşı oynama şansı elde ettim. Ben çocukken NBA izleyerek ve onlara özenerek büyüdüm, NBA’de oynamak benim hayallerimden biriydi ve bunu başardığım için çok mutluyum.

3SAYI: NBA ve Avrupa basketbol tarzı olarak birbirinden çok farklı bir yapıya sahip. NBA deneyimi olan bir oyuncu olarak kıyaslama yapmanı istesek neler diyebilirsin?

K.B: Çok farklı olduğu doğru ama bence en önemli farklılık, NBA’de ki çoğu oyuncuların fiziksel olarak daha güçlü olması ve daha atletik oyuncuların kabul gördüğü bir lig olması. Ama Türkiye’de çok kaliteli ve üst düzeyde oyuncular bulunuyor.. Buraya gelmeden önce bu kadar sert bir lig olduğunu tahmin etmemiştim. Türkiye’de bireysel oyundan çok, takım oyunu ön planda, sizden takım oyunu olmanızı ve beraber hareket etmenizi istiyorlar. Türkiye’nin zaman geçtikçe kendinden daha çok bahsettireceğini düşünüyorum, çünkü NBA’de oynayan oyuncularınız gerçekten çok başarılı konumdalar.

3SAYI: Yaşadığın sakatlık takımı biraz etkilemiş durumda ve bu süreç için yeni bir oyuncu transfer edildi takıma. Sakatlığın ne durumda?

K.B: Evet, gerçekten çok kötü oldu ve takımı biraz etkilediğini düşünüyorum. Ama herkes elinden gelenin en iyisini yapıyor. Bunu biliyorum ve takım arkadaşlarıma güveniyorum. Yeni gelen arkadaşımızda üst düzeyde performans sergileyerek elinden geleni yapıyor. Sakatlığım dediğim gibi talihsiz bir durumdu, ne zaman döneceğim hala belli değil ama gün geçtikçe daha iyi oluyor. Umarım en kısa zamanda sahalara geri dönebilirim.

3SAYI: Beko All Star’da izledik seni. All Star nasıldı?

K.B: Bence çok eğlenceliydi, güzel bir haftasonu etkinliği oldu. Maçların stresinden bir gün de olsa uzak kalıp, eğlence amaçlı bir organizasyon hepimiz açısından motive ediciydi. Takım arkadaşım Josh Shipp’inde orada olması ve bu etkinlikte beraber olmamız çok güzeldi.

3SAYI: Son olarak Bornova’dan bahsetmek gerekirse, beklenenin üzerinde performans sergiliyorsun. Bornova için neler söyleyebilirsin?

K.B: Bence takım olarak çok iyi bir kimya yakaladık. Herkesin arkadaşlığı çok iyi bir düzeyde. Aramıza daha sonradan katılan arkadaşlarımız da uyum sürecini çok iyi atlattılar. Lige baktığımda ise çok yeni bir takım olmamıza rağmen iyi gittiğimizi düşünüyorum. Bence Türkiye Kupası’nda elimizden gelenin en iyisini yaptık. Playoff’lara kalmayı istiyoruz ve bunun için her maça konsantre olup çıkıyoruz. Her maç kazanmak için oynuyoruz.

Röportaj: Gizem Kumbasar, 3SAYI Basketbol Dergisi

Kemal Başaran Röportajı

Geleceğin Antrenörü Kemal Başaran..

Genç Basketbol Antrenörü, Basketbolbilgi.com sitesi sahibi Kemal Başaran ile alt yapı üzerine detaylı bir söyleşi yaptık. Başarılı antrenörün alt yapılarla ilgili düşüncelerini içtenlikle yanıtladığı röportajımızda özellikle genç oyuncu adaylarının ders çıkaracağı bir çok konuyu bulabilmeleri mümkün olacak.

3SAYI: Kısaca basketbol kariyerinizden bahseder misiniz?

Kemal Başaran: Basketbola 7 yaşında amatör olarak başladım. Daha sonra küçük-yıldız-genç kategorilerinde basketbol oynayıp kaptanlık yaptım.Bu takım İnegöl Çarşıspor’du.Daha sonra 16 yaşında antrenörlüğe o zaman ki a takım antrenörümüz Refik Gür tarafından küçük takımda başladım. O dönem play off oynadık daha sonra genç takımda görev aldım ve yine play off oynadık ayrıca büyük erkekler yerel liginde ligi 3.cü bitirdik..Bulunduğum ilçede bunlar büyük başarı gözüyle bakılıyordu tabi.Okullarda Turgut Alp Anadolu Lisesi ve İnegöl Anadolu lisesiyle şampiyonluklar yaşadım birde 2.lig elde ettim.Özellikle Turgut Alp Anadolu Lisesi’nin ben görevi bıraktıktan sonra ki senelerde kazandığı şampiyonluğu bana hediye etmesi çok güzel bir olaydı.Daha sonra antrenörlük gelişimim adına BJK’de değerli Hurşit hocamla genç takım antrenmanlarına katıldım.Sonra Uludağ Süper Basket takımına transfer  oldum.Orada iyi oyuncular yetiştirdiğime inanıyorum.USB olarak Yıldız takımla hem yıldızlarda hem gençlerde play offlara kaldık.Daha sonra Oyak Renoult altyapısında çalıştım.

Şu anda Beşiktaş’ta alt yapı antrenörü olarak görevime devam etmekteyim.

Basketbol Altyapısına kaç yaşından itibaren başlanmalı sizin düşünceniz nelerdir?

Aslında bu çok göreceli bir kavram. Bazı ülkeler oyuncuya belirli bir yaş aralığına geldikten sonra birşeyler öğretilebileceğine inanıldığı için bu işe yıldız kategorisinde başlıyorlar. Aslına bakarsanız bu ülkeler balkan ülkeleri yani basketbolda söz sahibi denilebilecek ülkeler. Ancak çoğu ülkede artık 8-10 yaş aralığına indi bu kıstas. Fakat asıl önemli olan bizdeki sistem. Ülkemiz için konuşmak gerekirse genelde spor okulu adı altında maddiyatın daha ön planda olduğu bir durum söz konusu.Tabi işin hakkaniyetini verip sadece oyuncu yetiştirmek adına çaba sarf edenleri de meclisten ayrı tutuyorum.Ama pek çok kulüp spor okulu ve buradan gelen ücretlerle kendini ayakta tuttuğunu varsayarsak bir bakıma bu kulüplere maddi yardım edip hem reklamını yapacak hem de sponsor olacak firmaların azlığı da  bu işin bir çark eksik dönmesine sebep oluyor.Ben oyuncunun 8-10 yaşlarında topu eline alıp musabık olana kadar sadece basketbol oyun bilgisini ve ileride kendisi için çokça faydası olacak temel fundamental çalışmalarını yaptırmak gerektiğine inanıyorum.

16-17 yaşında, bugüne kadar hiç eğitim almamış takımda oynamamış ama çok yetenekli bir sokak basketbolcusu sizce ne yapmalı?

Bir önceki soruda bahsettiğim yaş aralığı (8-10) oyuncunun sadece basketbolu sevmesi için eğlenceyle  ya da herhangi bir oyunla öğretilecek işin yapılması gerektiğine inandığım bölümdür. Eğer bir oyuncu parkenin havasını solumamış, belirli bir çatı altında ondan beklenen beklentilere cevap verecek bir sorumluluk alamamışsa ve sizin sorunuzda yer alan yaş dilimindeyse basketbola başlaması için epey  geç kaldığını söyleyebiliriz. Ben zaten bir kulüp çatısı altında oynayan bir oyuncunun sokakta basketbol oynamasını pek tasvip eden biri değilim. Eğer bir çalışma yapmak istiyorsa kendine ekstra bir yatırım yapmak istiyorsa bunu belirli bir program ve gözetim altında bağlı olduğu kulubün çalıştığı salonlarda daha doğru bir şekilde yapması taraftarıyım. Tabi bu benim düşüncem. Yoksa sizin söylediğiniz yaşlardaki basketbolsever arkadaşlarımızda şanslarını gayet tabiki zorlayabilir, kapıları açmak için bir fırsat kollayabilirler..

Basketbolcu olmayı düşünen bir gencin nasıl bir yaşantısı olmalı kendini daima bir adım ileri götürmek için neler yapmalı?

Öncelikle oyuncu adayı kararlı, azimli, çalışkan ve cesaretli olmalı diye düşünüyorum. Tabi bu alt başlıkların ana kelimesi ise DİSİPLİN.. Kendisini geliştirecek yollar bulmalı, kapıları açan olmalı, araştırmalı, maçları seyirci değil oyuncu gözüyle izlemeli, oyunculuğun sadece saha içerisinde değil, saha dışında da var olduğunu bilmeli. Evde yapması gereken, antrenmanda yapması gereken ve maçta yapması gerekenler diye bunu 3 ayrı başlığa ayırabiliriz. Bunların içeriğini tek tek benimsemeli ve daha da önemlisi uygulamayı bilmeli. İpin ucunu tutmayı başardığı zaman gerisinin geleceğinin farkına varmalı…

Antrenörlüğe nasıl başladınız?

16 yaşımda o zaman ki a takım antrenörümüz Refik GÜR sayesinde küçük takımda başladım..O zaman antrenör yoktu piyango bize çıktı..Hiç birşey bilmeden bir ekip emanet edilmişti.Zamanla neler yapıp yapamayacağımı görmek içinde iyi bir fırsattı.Zor ama güzeldi..Böylece antrenörlüğe adım attım.Buradan bu fırsatı veren  ve rahmetli olan Refik hocama minnet duygularımı iletiyorum.

Kendinize örnek aldığınız antrenörler ve  en beğendiğiniz antrörler kimlerdir?

Obradovic..Anlatamam herhalde..Türkiye’de beğendiğim antrenörler var,görüştüğüm bilgiler aldığım bilgilerinden istifade ettiğim pek çok antrenör oldu.Cavit Altunay, Aydın Örs, Cem Akdağ, Çetin Yılmaz, Tamer Oyguç.. Böylesine değerli antrenörlere fırsatını bulduğum zaman hep basketbol üzerine soru sorma bilgi alma ve paylaşma derdindeyim.. OYAK-Renault ’ta A takım antrenmanlarına zaman zaman katılarak Yücel Abinin, Murat Abinin, Ali Abinin ve alt yapı koordinatörümüz Gürkan Abinin de felsefesi, bilgisi benim kendi felsefeme harman edeceğim pek çok bilgiye ulaşmama sebep oluyor.Ama aralında ismini saymadığım Hurşit abi var..O bende tarifsiz,muazzam bir yere sahip. Nedenini bilmiyorum  ama öyle..

Bir çok basketbol takımında ver parayı al oyuncu mantığı vardır; alt yapıdan kendi oyuncularını yetiştirmeye çalışmak  yerine. Siz bunun kısa ve uzun vadede ki sonuçları hakkında ne düşüyorusunuz?

BAŞARI denen kavram insanların yakasına yapıştımı maalesef bırakmıyor. Her kulüp kendi bütçesine göre, koyduğu hedeflere göre belirli bir başarı kıstasına ulaşmak zorunda. Dolayısı ile o başarıya giden her yola mübah gözüyle bakılmaya başlanıyor. Gayet tabiki alt yapılarınızda yetişen ve a takımınıza yükselip göğsünüzü kabartacak oyuncunun tadına doyum olmaz ama bir gerçek var ki imkanı olan büyük balıklar küçük balıkları bu konuda yutuyor. Bu genel bir sorun ve açıkçası herkesin özüne dönüpte sırf alt yapılarda oyuncu yetiştirme felsefesini ortaya koyacak mental iradeye sahip olacağını daha da ötesi olduğunu düşünmüyorum.

Gelecekle ilgili planlarınız ve hedefleriniz nelerdir hocam? Kemal Başaran’ı kısa orta ve uzun vadede nerelerde görebileceğiz?

‘İyi, en iyinin düşmanıdır’ bu sözün insan üzerindeki etkisine çok inanıyorum. Kendini geliştirmek, araştırmak, izlemek, dinlemek veya görmek.. Bu işin sac ayaklarından birkaçı bunlar..Bildiğini anlatabilmek, anlattığını gösterebilmek ve uygulatabilmek.. İyi bir antrenörün yanında iyi bir psikolog olmak vb. çok  sorumluluklar var..Başlı başına modelsiniz,bunun sorumluluğu var..Detaylar var, farkındalıklar var, öteki olabilmek var. Var da var..Ben bunların hepsine vakıf olabilmeli,tam donanımlı antrenör olabilmeliyim.Kendi içimde bunun hesabını yapıyor,ölçüp biçiyorum tabiki.. Şu an bulunduğum kulüp OYAK-Renault benim en ciddi ve en etkili temelim konumunda..Bununda farkındayım.. Önceliğim insan yetiştirmek,sonra ülkeme basketbolda hizmet etmek, oyuncular sunmak ve onların başarılarını izlemek ama hiç bir zaman fotoğrafta yer almamak, görünmemek hedefim. En iyisini istiyorum,en zor olanını istiyorum.Zamanla bu dileklerimin realiteye dönüşmesi ve gerçekleşmesi için çok ve doğru işler yapıp çalışmam gerektiğini de biliyorum.

Basketbolbilgi.com adında basketbol eğitim ve kaynak sitesinin sahibisiniz. Sitenizin oluşumundan, gelişiminden ve şuanki konumundan bahseder misiniz?

Biliyorsun bu siteyi sen açtın verdin bana. Ön ayak oldun, destek çıktın. Gayet tabiki ilk başta bu sitenin çok popüler bir basketbol sitesi olup bu kadar yoğun takip edileceğini tahmin etmemiştim. Her geçen gün siteyi geliştirdik ki bunda senin payını kelimelerle izah edemem. Röportajlar yaptık, yazılar, videolar, slaytlar hazırladık sunduk.. Son olarak çizimli sunumlar hazırlayıp siteye koyuyoruz. Sayende facebook grubunuda kurduk. 2.350 ye ulaştı orda da sayımız.  Benim stresimi attığım bir yer oldu site, tepkilerde ne mutlu ki çok olumlu  ‘iyi ki yaptın ülke baksetbolunun ihtiyacı vardı’ diyenlerin sayısı az değil. Buradan sitede emeği geçenlere başta sen olmak üzere sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.

Ayrıca 4 günlük bir basketbol seminerinden sonra ‘ülkenin gelecek vaat eden en iyi alt yapı antrenörü’ plaketine layık gören THGD’ye teşekkürlerimi iletiyorum.

Ülkemizde alt yapıya gerekli önem veriliyor mu tüm Türkiyeye baktığınızda nasıl bir durum söz konusu? Alt yapıları yakından takip eden birisiniz geleceğimiz parlak diyebilir miyiz?

İnanın geleceğimizi gönül rahatlığıyla emanet edebileceğimiz çok iyi oyuncularımız var,potansiyelimiz var.Kazanmayı isteyen,çalışan,başarmak için o formayı kapmak için koşan,çabalayan çok yetenekli cevherlerimiz var..Ancak kendi çukuruna kendi düşenlerde var yakınlarımızda.Devşirmelerle,küçültmelerle suni başarılara yelken açanlar ve daha sonra bir de ‘BAŞARDIK!’ diyebilen büyük antrenörlerimi,bu işin içerisinde yer alan spor adamları var..Ama onlara rağmen ben ülkemizde ki bu değerlerin hak ettikleri yere elbet ulaşacakları kanaatindeyim.Bu inancı fazlasıyla taşıyorum.

Kulüpler oyuncu taraması yapmalı mı? Yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Gayet tabi yapılmalı oyuncu adayının %99’u okullarda zaten. Biz kulüp olarak Bursa’da ki her okulu tek tek gezdik. Bu sayı 160’ın üzerinde.1998 doğum tarihli öğrencilerden  başlayıp 2001 doğumlulara kadar uzanan zinciri oluşturduk, kurduk. 1998-1999 mutabık olarak devam ediyor, hatta 2000-2001 doğumlularla çalışmaya da başladık. Keyifli bir şekilde ilerliyoruz.

Alt yapılarda yüzlerce oyuncu oluyor ama yıllar geçtikçe birçok oyuncu eleniyor ve sayılı sayıda basketbolcu profesyonel olarak yoluna devam ediyor. Buradaki eleniş nasıl oluyor? Bir oyuncunun elenmemesi için neler yapması gerekiyor? Ya da siz antrenörler olarak bir oyuncuda kendisini ileri taşıyacak potansiyeli görmüyorsanız nasıl bir yöntem izliyorsunuz?

Günümüz basketbolunda popüler basketbolun gerekliliklerini yerine getiren oyuncular daha kabul görüyor. Örneğin uzun oyuncu sıkıntısı had safhada bu yüzden her uzun oyuncuya cevher gözüyle bakıyoruz. Ama bir yandan da çakılı pivot sistemi de kalmadı, daha çok motion ofence, fast break, transtation game dayalı hücum opsiyonları var. Dolayısıyla bu tip uzun oyunculara ilgi azaldı. Daha ziyade yüzü dönük şut atabilen, asist yapabilen, atletik, daha komplike oyunculara yer veriliyor. Örneğin 5 bölgeninde fundamentalına sahip bir oyuncunun kendine iyi bir yerlerde şans bulması çok yüksek bir olasılık. Oyuncu az biraz hepsinden bilmeli, bazı önemli noktaları da en iyi yapmalı. Bunları yapamayan dolayısıyla baki bir basketbol geleceğine sahip olamıyor. Bu durumdaki oyuncular basketbol anlamında kendilerini tatmin edemeyecek yerde ve konumdalarsa antrenörlüğe, spor yöneticiliğine ve bu işin ilgi alanı olan her alanda kendilerine uygun olabilecek bir dalı seçip oraya yönlenebilir ve yeni bir maceraya atılabilmeliler.

Alt yapıdan çıkan bir oyuncunun A takımlarda şans bulma olasılığı nelere bağlı? Örneğin büyük bir kulüpte kendisine şans bulması çok zor oluyor. Bunun yerine bir alt ligden ya da ligin orta seviye takımlarından başlamasını önerir misiniz?

Öncelikle bulunduğunuz kulübün bakış açısına bağlı bir durum bu. Güvenipte şans verecek bir kadro lazım öncelikle. Ancak oyuncu A takıma çıkmadan önce mutlaka bölgesel ve 2.lig tecrübeleri yaşamalı, pişmeli. Bu alt liglerde daha sert ve darbeli basketbol oynanıyor. Mutlaka buralarda kendini sınamalı..

2001 Avrupa şampiyonasından sonra basketbola ülkemizde yoğun ilgi oluşmuştu. Bu yıl ise Dünya şampiyonası kendi evimizde.. Şampiyona ve sonrası için oluşacak ortam hakkında düşüncelerinizi öğrenebilir miyim?

Mutlaka ki ülkemizde basketbol tavan yapacaktır. Özellikle genç arkadaşlarımızın havada kalan bir spor dalı olan basketbol kültürüne daha da sarılacaklarını düşünüyorum. İdol olarak gördükleri, hayranı oldukları pek çok yıldız bu sahnede. Daha ne isteyebilirler ki! Bu turnuva bizim ülkemiz ve ülke basketbolumuz için çok iyi bir fırsat, basketbolun en ücra köşelere yayılabilmesi için bundan daha popüler bir reklam yapılamaz. Kesinlikle iyi değerlendirmeli ve bunu elde edeceğimiz iyi bir dereceyle de taçlandırmalıyız.

3SAYI Basketbol Dergisi hakkında neler söylemek istersiniz?

O kadar emek veriyorsunuz ki  bu dergi için hayret ediyorum. Ülkemizde basketbolu ayakta tutmak için gösterdiğiniz bu emeğin hiç bir karşılığı yok. İçeriğiniz, bilgileriniz ortaya koyduğunuz çabanız zaten bu derginin bu kadar sayıda piyasada olması ne kadar doğru iş yaptığınızın göstergesi. Geçen gün basketbolumuz duayenlerinden Cavit Altunay hocamızın mailini aldığımda, bir Amerikan dergisi yanında az kalır demesi de herşeyi ortaya koyuyor zaten. Takdire şayan işler yapıyorsunuz..

Teşekkür ederiz hocam. Başarılarınızın ve Türk Basketboluna katkılarınızın devamını dileriz.

Röportaj: Bekir Sıddık KOÇ, 3SAYI Basketbol Dergisi


Engin Atsür Röportajı

“Amerika’ya küçük bir çocuk olarak gittim, büyük bir adam olarak döndüm”

Engin Atsür

Basketbola Geleceğin Yıldızları Spor Okulları’nda, 8 yaşında başlayan Engin Atsür, 2 yıl sonra Efes Pilsen Spor Kulübü’ne geçti. Pertevniyal ile geçirdiği bir sezonun sonunda burs alarak eğitiminine Kuzey Karolina Eyalet Üniversitesi’nde devam ederek, 4 yıl boyunca North Carolina Üniversitesi’nin önemli oyun kurucularından oldu. Son senesinde 11.3 sayı, 2.9 ribaund ve 4.2 asist ortalamaları ile mezun olan Atsür, 2007-2008 sezonunda Benetton Treviso takımında forma giydi. 10 ULEB CUP maçında forma giyen Engin Atsür ULEB CUP’ı, 2.1 sayı, 1.2 ribaund ve 1.3 asist ortalamaları ile tamamlarken, 31 lig maçını 4.4 sayı, 1.1 ribaund ve 1.1 asist ortalamaları ile tamamladı. 2008-2009 sezonunda Efes Pilsen forması giyen Milli oyuncu, 6 maçta oynarak 2.5 sayı ortalaması ile sezonu tamamlarken, Teknosa Türkiye Kupası ve Beko Basketbol Ligi Şampiyonluğu yaşadı. Milli Takım formasını 111 kere giyen Engin Atsür, 2006 yılında Japonya’da düzenlenen Dünya Şampiyonası’nda 7.9 sayı, 1.6 ribaund ve 1.6 asist ortalamaları ile oynarken, Polonya’da gerçekleştirilen Avrupa Şampiyonası’nda maç başına 3.3 sayı ortalaması ile forma giydi.

Basketbola babasının teşviği ile başlayan Engin Atsür, o dönemde basketbolun hayatında bu kadar büyük bir önemi olacağını düşünmediğini ama şu an geriye dönüp baktığında  “İyi ki babam bizi oraya yazdırmış ve basketbola başlamışım” dedi.

Eğitimin insan hayatında çok önemli olduğunu belirten genç oyuncu, yanlış kararlar alınmaması gerektiğini ve eğitime devam edilmesinin çok önemli olduğunu sözlerine ekledi.

3SAYI: Çoğu basketbolcunun aksine sen liseden sonra eğitimine devam ettin. Bu kararı almanda neler etkili oldu?

E.A: Eğitimime Amerika’da devam etme kararı almamda en büyük etken ailemdi. Küçüklüğümden beri ailemin böyle bir düşüncesi vardı, abime ve bana bu düşüncelerini aşıladılar ve biz de zamanla bu düşünceyi benimsedik. Abim benden 3 sene önce burs alarak Amerika’ya gitti. Ben de onun yolunu izleyerek eğitimime Amerika’da devam ettim. Tamamen ailemin teşviği ile oldu.

3SAYI: Pertevniyal deneyiminden sonra NCAA’de North Carolina Üniversitesi ile çok başarılı 4 yıl geçirdin, oradaki deneyimlerin ve bu deneyimlerin sana kazandırdıkları nelerdi?

E.A: Şu anda geriye dönüp baktığımda orada çok fazla deneyim kazandığımı görüyorum, NCAA’de ki deneyimlerimin bana kesinlikle çok pozitif etkileri oldu. Ben oraya küçük bir çocuk olarak gittim ve büyük bir adam olarak döndüm. 4 sene boyunca yalnız yaşadım ve hayatın birçok zorluğu ile tek başıma mücadele ettim. Yalnız olmak çok zordu ama bunun beni olgunlaştırdığını düşünüyorum. Üniversitede aldığım diplomanın öneminden bahsetmeme gerek yok aslında ama ne kadar basketbolcu olsamda, ben hala üniversite eğitimini tamamlamanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Orada işletme okudum ve işletme diplomam var. Ama orada bulunmamın en büyük etkisi Amerika gibi önemli bir ülkenin hayat tarzını, oranın kültürünü almış olmam. Bu durum benim dünya görüşümü çok fazla değiştirdi.

3SAYI: Roy Williams senin için “Türkiye’de yeni bir Engin olduğu zaman hemen haber verin” demişti, bu senin onlar adına ne kadar önemli bir oyuncu olduğunun kanıtıydı. Roy Williams için neler söyleyebilirsin?

E.A: Roy Williams Amerika’da çok önemli bir coach. Şu anda aktif olarak coachluğa devam etmesine rağmen aynı zamanda “Hall of Fame” dedikleri efsaneleşen yapının içinde. 2004’te Amerika Milli Takımı Türkiye’ye geldiğinde orada yardımcı antrenördü. Dediğim gibi kendisi çok önemli bir antrenör, benim için böyle güzel şeyler düşünmesi ve söylemesi çok gurur verici.

“Sporun okullara girmesi çok önemli”

3SAYI: NCAA’de oyunculara hem eğitim hayatlarını hem de basketbol hayatlarını aynı anda devam ettirebilmeleri için çok büyük bir şans tanınıyor ama maalesef ülkemiz şartlarında bu pek uygun değil. Bu konuda neler söyleyebilirsin?

E.A: Bu sistem sadece Amerika’da var ve uyguladıkları mantık; sporun okullara girmesi. Bizde ise altyapı kulüpleri bulunuyor, çünkü sportif aktivitelerde bulunmayan çok fazla okul var ve spor yapmak isteyen gençleri altyapı kulüpleri destekliyor. Bu aslında çok yorucu bir durum. Hele İstanbul gibi büyük bir şehri düşündüğümüz zaman, o yaştaki bir çoçuğun o yorgunlukla okul-antrenman-ev üçlüsü arasında gidip gelmesi saatlerini alacaktır. Çocuklar spora yönelince okulu ikinci plana atıyorlar, halbu ki ailelerin daha büyük bakmaları lazım bu olaylara. Aileler gençleri yanlış yönlendiriyor, çünkü başarılı olup, sporcu olur ve iyi bir maddi geliri olur diye düşünüyorlar. Ama maalesef böyle olmuyor bu işler, belki 100 çocuktan 2 tanesi üst seviyede bir oyuncu olabiliyor. Diğerleri ise eğitimlerini de geri plana ittiklerinden daha geride kalıyorlar. Burada önemli olan sporun okullara entegre olması ve burs olanağı sağlayarak öğrencileri spora teşvik ederken, eğitimlerini de tamamlamalarına fırsat tanımaları. Sonra ileride bir seçim yapabilme şansı tanınmalı, iş hayatına eğitimi ile devam edebilir ya da profesyonel oyuncu seviyesinde oynayabilir. Bu fırsatlar maalesef bizde bu kadar rahat bir şekilde tanınmıyor.

3SAYI: Bazı genç oyuncularımız için ABD’de lise ya da NCAA de oynama fırsatı doğuyor. Sence bu şanşı nasıl değerlendirmeliler? Gitmeleri onlara neler kazandıracaktır?

E.A: Bu karar insanın hayattan ne istediğine bağlı. Amerika’da eğitim ve spor hayatlarını beraber devam ettirebilmeleri gibi bir şansları varken bence bunu, fırsatı olan genç oyuncular değerlendirmeliler. Gitmeleri hem hayat görüşlerine hem de eğitimlerine çok şey katacaktır. Orada basketbola üniversite seviyesinde amatör olarak devam etseler bile ileride bu onlara artı olarak geri dönecektir. Sabırlı olmaları gerekiyor. Türkiye’de oynayıp para kazanmaya odaklanmaları yerine, uzun vadede bu eğitimin onlara neler katacağını düşünmeleri lazım. Sonuçta o yaşlarda kazanılan para hayatlarını kurtaracak bir para olmayacak, o yüzden eğitim alarak kendilerini geliştirmeleri daha doğru geliyor bana.

“Yaşadığım sakatlık olmasaydı, belki NBA’i denerdim”

3SAYI: NCAA’de oynarken NBA’de oynayacağına kesin gözüyle bakılıyordu fakat  bu olmadı. Sence NBA’in gerçekleşememe nedenleri nelerdi?

E.A: NBA’de oynamayı çok isterdim, ama girmenin ve ayakta kalmanın zor olduğu bir lig orası. Ayrıca daha atletik bir yapıya sahip olmak lazım. Avrupa ile kıyasladığımız zaman daha farklı bir oyun sistemine sahipler. Son senemde yaşadığım sakatlık beni çok etkiledi, sezonun yarısından fazlasında forma giyemedim. Bu sakatlığım olmasaydı belki şansım olabilirdi ama bu beni o kadar da üzmüyor. Çünkü NBA tarzı bir oyuncu olduğumu düşünmüyorum, NBA’de atletiklik çok önemli. Avrupa’daki oyun sisteminde daha değerli olduğumu düşünüyorum. O yüzden şu anda olduğum yerden memnunum.

3SAYI: Üniversiteden mezun olduktan sonra profesyonel hayatına İtalya Ligi ile başlayıp Efes Pilsen’e transfer olduktan sonra şu anda Beşiktaş Cola Turka ile devam ediyorsun. Profesyonel hayatında aldığın kararlar, yaşadıkların sende neler değiştirdi?

E.A: Hayatımızda farklı etkenlerin bir araya gelmesiyle kariyerimizi o yönde değişiklikler yaparak oluşturuyoruz. Benetton benim için çok iyi bir başlangıç oldu. Aslında 2 senem daha olmasına rağmen gelişen şartlardan çok memnun olmamaya başlamıştım ve bu yüzden Türkiye’ye geri dönme kararı aldım. Yine yaşadığım talihsiz bir sakatlık oldu, onunla boğuşarak geçti senem, ameliyat olmak zorunda kaldım ama çok şükür sakatlığımdan kurtuldum. Şu anda Beşiktaş ile hem bireysel anlamda hem de takım olarak başarılı bir sezon geçirdiğimi düşünüyorum.

3SAYI: Bize sakatlığından ve toparlanma sürecinden bahsedebilir misin?

E.A: Ameliyatımı Amerika’da oldum. Çok ciddi bir ameliyattı ama çok başarılı geçti. Rehabilitasyon sürecini de North Carolina Üniversitesi’nde tamamladım, orada iyi baktılar bana. Sorunsuz bir şekilde atlattım, 3 ay içerisinde de toparlandım.

“Yaşanan olumsuzluklara rağmen, sezon sonuna doğru daha iyi bir performans yakalamak istiyoruz”

3SAYI: Beşiktaş Cola Turka bu sezon hem kadro hem de performans olarak en iyi senesini yaşıyor ve şampiyon olunucaksa bu takım; o sene, bu sene olarak değerlendiriliyor. Yaşanan ters olaylara rağmen basketbolunuzla adınızdan söz ettiriyorsunuz. Bu sezonu nasıl değerlendiriyorsun?

E.A: Bu sene kadro anlamında gerçekten çok güçlüyüz, ama şanssız bir sene geçiriyoruz. Herşey ardarda geldi, bir türlü tam takım olamadık, tam kadro sahada bulunamadık. Takım içi sorunlar, alınan cezalar ve yaşanan sakatlıklardan dolayı yakaladığımız ritim hep bir bozulmaya uğradı. Ama bu saatten sonra sezon sonuna doğru iyi bir form yakalamamız ve elimizden gelenin en iyisini yapıp sezonu mümkün olan en üst seviyede tamamlamamız lazım. Play-off’larda daha yukarıları hedefliyoruz. Önemli olanın sene sonundaki formumuz olduğunu düşünüyorum. Bence çok iyi bir sezon geçiriyoruz.

“Chatman bizim için önemli bir oyuncuydu”

3SAYI: Chatman Beşiktaş’ın kadrosunda ki en etkili oyunculardan biriydi ve aldığı cezadan dolayı bir süre kadroda olamayacak. Sence bu takımın gidişatını nasıl etkileyecek?

E.A: Chatman gerçekten çok başarılı ve bizim için de çok önemli bir oyuncu. Geçen seneden beri takımda ve Beşiktaş’ı çok iyi tanıyor. Yaşadığı olay bizim için çok ani ve beklenmedik oldu. Açıkçası çok da iyi olmadı ama yerine yapılan transferin de adaptasyon sürecini çabuk atlatacağını düşünüyorum. Chatman’ın boşluğunu en iyi şekilde dolduracağına inanıyorum.

3SAYI: Baktığımız zaman Beşiktaş’ta hücumda da sorumluluk alıyorsun ve oldukça başarılı maçlar çıkarıyorsun. Ama Milli Takım ve Efes Pilsen’de hücumda fazla sorumluluk almadığını görüyoruz.  Bu oyun tarzı antrenörün seçimimi yoksa sen mi böyle oynamak istiyorsun?

E.A: Her takımda alınan görevler ve roller farklı oluyor. Hangi takımda olduğun önemli değil, defans her zaman çok önemlidir. Ama bu takımda ofansif yönümü kullanma fırsatım oldu ve bu benim için çok önemli. Çünkü ofansif yönü kuvvetli olan bir oyuncuyum.

3SAYI: Beşiktaş taraftarı hakkında neler söylemek istersin?

E.A: Beşiktaş taraftarı çok özel bir seyirci. Her maça gelen aşıklar grubumuz var, tüm maşlarda köşede oturan. Sağolsunlar onlar bizi hiçbir zaman yalnız bırakmıyorlar. Aynı zamanda her maça gelen ayrı bir kitlemiz var. Onlara maç ayırt etmeden geldikleri ve bizi yalnız bırakmadıkları için ayrıca teşekkür ediyorum. Büyük ve önemli maçlara gelen taraftarlar sayesinde salon doluyor ve çok güzel bir atmosfer oluşuyor. Keşke her maç salonu doldursalar. Ama salonumuz dolmasa da basketbolu bilen bir seyirci kitlesine sahibiz. Bu da gerçekten bizim için büyük bir avantaj oluyor. Salon dolmasa bile gelen seyircilerle beraber güzel bir ritim yakalıyoruz.

3SAYI: Kendi özeleştirini yaptığın zaman en çok hangi alanda çalışman gerektiğini düşünüyorsun?

E.A: Daha istikrarlı bir seviyeye gelip, her maçı aynı seviyede oynamam lazım. Her maçta aynı defans ve ofansı göstermek çok önemli.

“Çift guardlı oyun sisteminin, takım açısından daha faydalı olduğuna inanıyorum”

3SAYI: İki oyun kuruculu sistemde daha başarılı olduğunu görüyoruz. 1 numara mı yoksa 2 numara mı oynamak daha verimli senin için?

E.A: Milli Takım’da genelde 1 numarada oynuyorum. Beşiktaş’da 2 numara olduğum zamanlar da oluyor. Çift guardlı sistemde pozisyonun çok fark etmiyor. İki guardın olmasının takım açısından da iyi olduğunu düşünüyorum, çünkü guard takımı oynatırken aynı zamanda kendi skorer özelliği var ise bunu da kullanabiliyor. Bence Beşiktaş’da bu sistem yerine oturmuş durumda ve iyi çalışıyor.

“Yaşadığım sakatlığa rağmen Tanjevic’in bana güvenmesi çok önemliydi”

3SAYI: Milli Takım kariyerinde 2002 yılında Avrupa Genç Milli Takım Şampiyonası senin için çok önemli bir dönemdi, şampiyonayı 22,3 sayı ortalaması ile tamamladın. O dönemdeki Genç Milli Takım ve performansın, şampiyona ile ilgili yaşadıkların neler?

E.A: Benim için çok özel bir şampiyonaydı çünkü amatörlükten profesyonelliğe bir geçiş dönemiydi. Altyapıda oynarken, kendinizi Avrupa’da ki diğer oyuncularla kıyaslama şansınız olmuyor. Ama Milli Takım’da olduğunuz zaman bu şansı elde ediyorsunuz, o yüzden benim için çok önemliydi. Bulunduğum seviyeyi anlamam ve kendimi geliştirmem açısından edindiğim ilk fırsatlardan biriydi. Bu yüzden benim için çok özeldi.

3SAYI: Yaşadığın sakatlığa rağmen Tanjevic’in sana ne kadar güvendiğini seni kadroya dahil etmesi ile görmüş olduk.

E.A: Tanjevic geçen sene yaşadığım sakatlığa rağmen bana güvenip beni kadroya aldı ve ona bu güveni için çok minnettarım. Zaten sakatlık sürecini atlatmıştım ve oynamaya hazırdım. İtalya’da ki Akdeniz Oyunları’nda ki turnuvada forma giydim ve orada iyi bir performans gösterdiğim için hazır olduğuma inandı ve kadroya dahil etti.

“Dünya Şampiyonası’nda seyircimizi de arkamıza alarak, şampiyonayı en iyi seviyede bitirmek istiyoruz”

3SAYI: Önümüzde A Milli Takım’ın hedefi olan 2010 Dünya Şampiyonası var. Dünya Şampiyonası ile ilgili görüşlerini alabilir miyiz?

E.A: Türkiye’de Dünya Şampiyonası gibi büyük bir organizasyonun yapılması hem ülkenin basketbolu hem de tanıtımı açısından çok büyük bir adım. Bu organizasyonun önemini tam anlayamamış durumdayız ama bunu elde etmek çok büyük bir başarı. Oyuncular açısından ise kendi evimizde böyle bir organizasyonda yer alıcak olmak çok heyecan verici. Oluşabilecek atmosferi gerçekten hayalimde canlandıramıyorum. Çok büyük bir ilgi olduğunu şimdiden görebiliyorum. Takımda kim olursa olsun 12 kişi elinden gelenin en iyisini yapcaktır.

3SAYI: Sence 2010 da 2006 da yakaladığımız takım ruhunu yakalayıp kendi evimizde de oynamanın verdiği avantajla final oynama şansımızı görüyor musun?

E.A.:Bana bir hedef belirlemek yanlış geliyor açıkcası. Burada önemli olan başarılı bir turnuva geçirmek. Belli bir basketbol ekolüne sahip olmak ve bulunduğumuz seviyeyi koruyup hatta daha da üstüne çıkmak hedefimiz olmalı. İstikrarlı olmak çok önemli. Final oynamamız çok büyük bir başarı olur ama bunun devamlılığı olmazsa eğer bu başarının hiç bir önemi kalmaz. Evimizdeki şampiyonayı seyircimizi de arkamıza alarak en iyi seviyede tamamlamak istiyoruz.

3SAYI: Hem Avrupa deneyimi hem de NCAA deneyimi olan bir oyuncu olarak Beko Basketbol Ligi hakkında bir değerlendirme yapmanı istesek neler söyleyebilirsin?

E.A: Bütçe olarak Avrupa ile kıyasladığımızda iyi bir seviyede olduğumuza inanıyorum. Bütün Avrupa’yı etkileyen bir ekonomik kriz var ortada ve bu kulüpleri de doğal olarak etkilemiş durumda. Bazı seneler her ligde olduğu gibi bütçelerde artış ve düşüş oluyor. Bütçe olarak iniş-çıkışın olması çok normal. Onun dışında ligin kalitesine baktığımızda ise, çok önemli oyuncular barındırıyoruz. Yabancı oyuncuları ve Milli Takım’da ki oyuncuları değerlendirirsek, kaliteli oyuncular bulunuyor. İyi bir ligimiz var ama daha da iyi olması gerekiyor. Türkiye’nin hakettiği seviyede olmadığına inanıyorum. Zamanla ligin daha da sertleşeceğini ve kalitesinin daha da artacağını düşünüyorum. Tabi bunu da Avrupa’da edinilen başarılarla karşılaştırarak anlayabiliriz. Şu anda açıkçası ULEB CUP ve Euroleague’de çok başarılı bir sezon geçirmedik. İleriki senelerde daha doğru stratejiler ile daha yukarılarda olacağımıza inanıyorum.

3SAYI: Beko All-Star’a değinirsek biraz ülkemizde bu tür eğlence amaçlı etkinlikler henüz çok yeni. Hem All-Star hem de 3SAYI şampiyonluğun ile ilgili neler söyleyebilirsin?

E.A: Bu sene ilk defa All-Star’a katıldım ve gerçekten çok keyif aldım. Ayrıca Kayseri’de yapılan salon çok güzel olmuş ve Kayseri halkının gösterdiği ilgi organizasyonun daha keyifli geçmesini sağladı. 3SAYI şampiyonluğuna gelirsek, o kadar iyi şutörün arasında birinci olmam organizasyondan had safada keyif almamı sağladı. Türk takımının Yabancı karmasını yenmesi ise ayrıca mutluluk veren bir olay.

“NBA’de mücadele eden takım arkadaşlarımı elimden geldiğince takip ediyorum”

3SAYI: Engin Atsür’ün NBA’ de en beğendiği oyuncuları ve favori NBA takımını öğrenebilir miyiz?

E.A: NBA’de Hidayet Türkoğlu, Mehmet Okur ve Ersan İlyasova’yı takip ediyorum ve kendileri ile de iletişim halindeyim. Takım olarak ise Phoenix Suns’a karşı sempatim var, Steve Nash’i çok beğeniyorum, onun basketbol tarzı çok hoşuma gidiyor. Ama Milli Takım arkadaşlarımı destekliyorum ve özellikle onların maçlarını takip ediyorum.

3SAYI: Biraz basketbol dışına çıkarsak, Engin Atsür sosyal hayatında basketbol dışında neler yapar, neler yapmaktan hoşlanır?

E.A: Vakit açısından çok geniş bir zaman dilimim olmuyor ve bu yüzden boş vakitlerimde genelde dinlenmeye çalışıyorum. Sporcu olduğum için özel hayatıma dikkat etmem gerekiyor sonuç olarak. Elimden geldiğince aileme ve arkadaşlarıma vakit ayırmaya çalışıyorum. İstanbul gibi muhteşem bir şehirde yaşadığım için kendimi çok şanslı hissediyorum ve sevdiklerimle güzel ve rahat bir şekilde zaman geçirmek için elimden geleni yapıyorum. Onun dışında doğa ile iç içe olmayı çok seviyorum.

“Yemek yemeği çok seviyorum”

3SAYI: Duyduğumuza göre yemeklerle aran çok iyiymiş

E.A: Evet, yemek yemeği gerçekten seviyorum. Özellikle daha önce tatmadığım tatları denemeye çalışıyorum. Elimden geldiği kadar yemek yapmaya çalışıyorum ama maçtan veya idmandan çıktıktan sonra o yorgunlukla yemek yapmak, onları toparlamak, bulaşık derken zorlanıyorum. Boş vaktim olduğunda yemek yapmaya çalışıyorum yine de. Ama en iyisi annemin yemeklerini yemek tabi ki, eğer şanslıysam haftada bir bu fırsat elime geçiyor.

3SAYI: Eğer basketbolcu olmasaydın, hangi mesleği seçerdin?

E.A: Söylediğim gibi basketbola 8 yaşında başladığım için bunu pek düşünme fırsatım olmadı. Bu kararları alabileceğim yaşa geldiğim dönemde karşımda başka seçenek yokmuş gibi geldi ve aklımda sadece basketbol olduğunu gördüm. Eğitimime de bu yönde devam ettim. Sporla iç içe olmaktan gerçekten çok mutluyum. Bir ofiste oturmak yerine sporun içinde olmak, çocukların eğitimiyle ilgilenmek bana daha ideal geliyor.

“Sporda yaptığım işlerle gündeme gelmek istiyorum”

3SAYI: Boxer Dergisi’nde katıldığın çekimlerle aslında basketbol dışında da modellik olarak başarışlı olabileceğini kanıtladın, bu konu ile ilgili neler söyleyebilirsin?

E.A: Aslında ben orada hiçbir şey yapmadım, nasıl durmam gerektiğini söylediler ve kıyafetleri seçtiler, bana yapacak birşey kalmadı. Benlik bir olay yoktu aslında orada. Ama model olmak gibi bir düşüncem yok şu an.

3SAYI: Hürriyet tarafından “Yılın En Seksi Sporcusu” seçildin, bununla ilgili neler düşünüyorsun?

E.A: Biraz şaşırdım böyle olmasına ama güzel birşey tabi bu. Ama ben sporcuyum sonuçta, sporda yaptığım işlerle gündeme gelmek daha çok hoşuma gidiyor. Böyle bir ünvana layık görmüşler, böyle düşündükleri için memnun oldum ben de. Gülümsetti beni.

3SAYI: Bayan basketbolseverler tarafından en çok takip edilen oyunculardan birisin. Bu yoğun ilgiyi nasıl karşılıyorsun?

E.A: Gösterilen ilgiden rahatsız olmuyorum, sonuçta bayanların ilgi göstermesi hoşuma gidiyor. Sevilmek güzel birşey. Beşiktaş gibi büyük bir camiada ve Milli Takım oyuncusu olunca ilgi de artıyor doğal olarak. Bu ilginin normal olduğunu düşünüyorum ve bu ilgi beni memnun ediyor. Elimden geldiğince tüm hayranlarımla konuşmaya çalışıyorum.

“İleride bende Sinan Güler gibi bir web sitesi açabilirim”

3SAYI: Sinan Güler ile tavla turnuvalarınızı duyuyoruz zaman zaman

E.A: Evet, Sinan ile Milli Takım’da boş vaktimiz olduğunda tavla oynuyorduk. Tabi Sinan’ın kendi web sitesi var, Twitter kullanıyor, oralarda yazmayı seviyor. Sinanla böyle tavla savaşlarımız oldu evet.

3SAYI: Peki Sinan Güler gibi hayranlarınla interaktif bir ortamda görüşebilmeni sağlayacak bir site yapmayı düşünmedin mi?

E.A: Açıkcası bunu düşündüm ben de, ama bu göründüğü kadar kolay değil. Siteyi açıp öylece bırakmamak lazım. Güncellemek, iletişimde olmak gerekiyor ve bu zaman alan bir süreç. Sinan bunu çok güzel bir şekilde uyguluyor ve doğru yapıyor. Hayranları ile iletişimde, güncel olaylar ile ilgili konuşuyor. Ama açıkcası bu onun çok zamanını alıyor. Böyle bir düşüncem var, fakat zaman belirtemem. Ne kadar zamanımı alacağını göz önünde bulundurarak, o vakti ayırabileceğim zaman açmayı düşünüyorum.

“Basketbol kariyerim sona erdiğinde spor hayatının içinde olmak istiyorum”

3SAYI: Kariyer hedeflerini öğrenebilir miyiz?

E.A: İleride hatırlanmak için bir şeyleri başarmış olmak gerekiyor. Avrupa, Türkiye ya da Milli Takım seviyesinde başarı olabilir. Önemli olan bu başarıları kazanmak. Kapasitemi maksimuma yakın kullanmam gerekiyor. Takımıma faydalı olarak, sevdiğim basketbolu oynayarak kendimden söz ettirmek istiyorum. Sonuçta çok zevk alarak oynuyorum basketbolu. Benim için en büyük hedef, zevk aldığım ve faydalı olabildiğim sürece en iyi performansımı sergileyerek forma giymek.

3SAYI: Son olarak henüz senin için çok erken olsa bile basketbol yaşantından sonra ne yapmak istiyorsun, bu camianin içinde olma niyetin var mı?

E.A: Şu anda açıkçası tam bilemiyorum, bu kararı vermek için henüz erken. Ama spor hayatından uzaklaşabileceğimi çok düşünmüyorum. İleride çocuklara yönelik bir organizasyonun içinde yer almayı istiyorum. Ama şu anda spesifik birşey belirtmek için çok erken.

3SAYI: Bize vakit ayırdığınız için çok teşekkür ediyorum.

E.A: Röportaj için ben size teşekkür ediyorum.

Röportaj: Damla Işık, 3SAYI Basketbol Dergisi


Kerem Tunçeri Röportajı

“İyi oynadığımız maçlarda bile performans düşüklüğü yaşamamız ligde maç kaybetmemize neden oldu”
Kerem Tunçeri

Beko Basketbol Ligi 24. Hafta karşılaşması olan Pınar Karşıyaka maçı öncesi görüştüğümüz Kerem Tunçeri ile İspanya yıllarından, altyapıya verilen önemden ve 12 Dev Adam’dan konuştuk.
Türkiye’de altyapıya gerekilen önemin verilmediğini söyleyen tecrübeli oyun kurucu, çok fazla potansiyelin olduğunu fakat kulüplerin araştırıp genç yetenekleri bulmak yerine yurtdışından oyuncu tercih ettiğini sözlerine ekledi.
Kendisi ile ilgili yapılan eleştirilere katılmadığını belirtirken, A Milli Takım’da oyun kurucu pozisyonunda sıkıntı olmadığını ve Dünya Şampiyonası’nda seyircinin de desteğini arkalarına alarak başarılı bir turnuva geçireceklerini düşündüğünü belirtti.

“İspanya’da ki basketbol organizasyonu Türkiye’ye göre çok daha büyük”
3SAYI: Profesyonel hayatının ilk yıllarında Orhun Ene gibi Türkiye’nin en önemli guardı ile oynama şansın oldu. Orhun Ene gibi önemli bir isimle beraber olmak ilk senelerinde sana neler öğretti?
Kerem Tunçeri: Orhun Abi’den hem saha içinde hem saha dışında çok şey öğrendim. Kendisi kariyerinin son yılları olarak düşünse de 3 sene çok iyi basketbol oynadı. Ben o zamanlar çok gençtim ve etrafımda bana birşeyler katabilecek her insandan birşeyler öğrenmeye çalışıyordum. Kendisi ile ilk yıllarımda beraber olmak benim için çok büyük biri avantajdı. Ayrıca A Milli Takım’da hala beraber çalışma fırsatımız olduğu ve sürekli iletişimde olduğumuz için çok mutluyum.

3SAYI: 2005-2006 yılında Beşiktaş’ta geçirdiğin başarılı sezondan sonra Real Madrid’e transfer oldun. İspanya gibi Avrupa’nın en iyi liglerinde oynamak sana neler kattı?
K.T: Öncelikle manevi olarak kattığı değerler benim için çok önemli. Iki sene üstüste ULEB CUP kazanmak ve ACB Şampiyonu olmak benim için çok büyük bir başarıydı. Takımda çok güzel bir atmosfer oluşmuştu. Ilk sene elde ettiğimiz başarı çok değerliydi ama ikinci sene de final-four’un ucundan dönerek kaçırdık. Çeyrek finalde elendik. Ama kişisel başarı olarak baktığım zaman iyi bir tecrübe olduğunu düşünüyorum. Çok güzel anılar ile Türkiye’ye döndüm.

3SAYI: ACB Avrupa’nın en iyi ligi ve ACB ile Beko Basketbol Ligi’ni kıyaslamanı istesek neler söyleyebilirsin?
K.T: Beko Basketbol Ligi ile ACB birbirinden çok farklı. Öncelikle ACB’de ki organizasyon çok daha büyük ve takımlar arasında heyecan çok fazla var. Herkes herkesi yenebiliyor, sonuncu takım lider olan takımı mağlup edebilir. Bizim şampiyon olduğumuz sene 7 veya 8 mağlubiyetimiz vardı, ve bu yenilgilerin 6-7 tanesini son sıralarda olan takımlardan aldık. Bunların dışında salon atmosferi çok güzel. İnanılmaz bir basketbol seyircisine sahipler. Tüm maçlarda salonlar doluyor ve boş tribünlere oynanmıyor. Bu atmosferin oyunculara verdiği zevk ile maçlar çok daha güzel geçiyor. Ailelerin çocukları ile beraber geldiği bir ortam var orda. Ama takımlara verilen en önemli destek tartışmasız sponsor desteği. Çok ciddi anlamda sponsor çalışmaları yapılıyor. Umarım sponsor desteği olarak bizim ligimizde de aynı çalışmalar olur, böylelikle ligin kalitesi de daha üst sıralarda olacaktır.

3SAYI: İspanya’dan sonra Türkiye’den de teklifler olmasına rağmen, Rusya’yı tercih etmenin sebepleri nelerdi?
K.T: Yapılan tekliflerde astronomik rakamlar vardı. Rusya’ya gittiğim sene birçok oyuncunun tercihi Rusya’dan yanaydı. Ama benim gitmemden 3-4 ay sonra çok büyük bir ekonomik krize girildi ve tüm oyuncular teker teker ayrılmaya başladı. Gelen başka tekliflere rağmen ben Türkiye’ye dönüp Efes Pilsen’den yana tercihimi kullandım.

3SAYI: Rusya Ligi hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?
K.T: Rusya Ligi aslında biraz karışık bir lig çünkü CSKA’nın diğer takımlara karşı çok büyük bir üstünlüğü var. Bu yüzden diğer takımlar CSKA’ya yetişmeye çalışıyor. Bence Beko Basketbol Ligi ile eşdeğer bir lig.

3SAYI: İspanya ve Rusya’ya dair aklınızda kalan güzel anları sorsak, ne örnek verebilirsiniz?
K.T: Kesinlikle İspanya’da aldığım şampiyonluklar, Real Madrid’e dair en güzel anılarım arasında. Ama Rusya’da çok fazla vakit geçirmediğim için çok fazla anım yok oraya dair.

“Türkiye’ye geri dönme kararımda Efes Pilsen’in etkisi çok büyük”
3SAYI: Türkiye’ye geri dönnme kararınızda neler etkili oldu?
K.T: Efes Pilsen. Burada çok güzel 4 senem geçti. Eski kulübüm sonuçta, yapısını ve organizasyonunu biliyorum. Yakalanan atmosferin çok iyi olduğunu düşündüm. Ergin Abi zaten eski antrenörüm, kendisi ile çok uzun sure çalıştım. Bu saydıklarımın hepsi bir araya gelince, Efes Pilsen yapılabilecek en iyi tercihti.

“Bazı maçlar takım olarak iyi mücadele edemedik”
3SAYI: Sezon başından beri ligde çok iyi bir çizgi yakalamanıza rağmen son maçlarda düşüş olduğu gözleniyor. Bunu neye bağlıyorsun?
K.T: Takım olarak iyi oynayamadık. Bazı maçları iyi oynamamıza rağmen, performans düşürmemizden dolayı kaybettik. Euroleague’de ki maçlara baktığımız zaman çoğunu maçın sonlarında kaybettik. Sene başında Avrupa’da final-four oynama hedefi ile yola çıktık, ama bunu gerçekleştiremedik. Bu yüzden yaşadığımız bir üzüntü var. Beko Basketbol Ligi için ise Türkiye Kupası’da hedeflerimizden biriydi, ama bunda da başarılı olamadık. Şu anda önümüzde sadece normal sezonu lider bitirip, şampiyon olma kaldı. Tüm takım olarak buna odaklanmalı ve her maça kazanma hevesi ile çıkmalıyız. Artık önümüzde Avrupa maçları olmadığı için, yoğun maç tempomuzda yok. Önümüzdeki birkaç hafta içerisinde daha dinamik ve daha iyi basketbol oynayan bir Efes Pilsen izleyecek herkes.
3SAYI: Euroleague’de alınan kötü sonuçlar sence TBL’deki performansınızı etkiledi mi?
K.T: Kesinlikle bir etkisi oldu. Real Madrid maçından sonra Galatasaray Café Crown ile oynadık. Hiç ummadığımız bir mağlubiyet aldık. Euroleague’den elenmemizden dolayı, maça moralsiz çıkmıştık ve bu yüzden performansımız iyi değildi. Galatasaray ise gerçekten çok iyi oynadı o maçta. Bu tarz maçlarda moral ve alınan mağlubiyetler tüm takımı etkilediği için önümüzde ki maça mental olarak hazır çıkamayabiliyoruz. Ama sonuç olarak hepimiz profesyonel oyuncularız, alınan mağlubiyetler bizi yolumuzdan alıkoymamalı. Önümüze bakıp devam etmeyi bilmeliyiz.

“Maddi yatırım başarılı olmak için tek başına yeterli değil”
3SAYI: Çok büyük bir maddi yatırım yapılmasına rağmen Avrupa’da başarılı sonuçlar alınmadı. Sence bunun sebepleri nelerdi, nerede yanlış yapıldı?
K.T: Bence başarıdan geçen tek yol maddi yatırım değil. Sonuç olarak birçok kulüp var, bütçesi çok yüksek olmasına rağmen başarı elde edemeyen. Dediğim gibi hedefimizi gerçekleştiremediğimiz için çok üzgünüz, çok büyük umutlar bağlamıştık ve başarabileceğimize inanıyorduk. Kaybetmememiz gereken çok şanssızca maçları kaybettik. Belki o maçların bazılarını kazansaydık, şu anda ki durumumuz çok daha farklı olabilirdi. İlk grup maçlarını daha etkili olabilseydik, bu grupta olmaz ve elenmeyebilirdik gibi bir sürü etken var. Ama bunların arkasına sığınamayız, sonuç olarak hepimiz çok üzgünüz.

3SAYI: 99 yılında gösterdiğin gelişmeden sonra bazı otoriteler beklenen gelişmeyi tam gösteremediğini düşünmekte, bu konu hakkında neler düşünüyorsun?
K.T: Ben bu eleştiriye kesinlikle katılmıyorum. Çünkü her zaman iyi oynadığımı, elimden gelenin en iyisini yaptığımı ve takımıma faydalı olduğuma inanıyorum. Her sene basketboluma bir artı daha katıyorum. Sonuç olarak kafama göre bireysel bir oyun oynayamam, antrenörlerim nasıl bir oyun çiziyorlarsa onu oynamak zorundayım. Beşiktaş ve Galatasaray’da daha farklı bir oyun tarzım varken, Ergin Abi’nin isteği doğrultusunda daha farklı oynuyorum. Kendisi takımı organize etmemi istiyor ve ona gore bir oyun tarzı sergiliyorum. Oynadığım takıma, takım arkadaşlarımın özelliklerine ve antrenörümüzün isteği doğrultusunda değişen bir basketbol tarzı sergileyerek her sene kendime farklı birşey katmaya çalıştım ve bunu başardığımı düşünüyorum. Hayatım boyunca eleştiri aldım ve bunlar basketbol hayatının içinde olmaya devam edecek şeyler. Sporun doğasında var bu sonuç olarak, ama ben çoğunluk olarak doğru olmadığını düşünüyor ve kendi işime bakıyorum.

“Performansımla ilgili yapılan eleştirilere katılmıyorum”
3SAYI: Bireysel performansında son zamanlarda düşüş olduğu gözleniliyor, sen bunu nasıl değerlendiriyorsun?
K.T: Zaman zaman her oyuncuda belirli bir düşüş olabilir. Bahsedilen kadar çok büyük bir düşüş olduğunu zannetmiyorum. Bu sene birkaç maçta gerçekten kötü oynadım. Her maçtan sonra ben tüm maçı kafamdan analiz eder, üzerinde düşünürüm. Böylelikle yaptığım hataları ve yapmam gerekenleri bir daha yaşamış oluyorum. Bu sene her oyuncuda olduğu gibi birkaç maçta kötü oynadım ama genel olarak performansımda düşüş olduğunu görmüyorum.

3SAYI: Kendinde eksik gördüğün noktalar neler desek nasıl bir özeleştiri yaparsın?
K.T: Yaşımın da verdiği tecrübeden dolayı, basketbol tarzım artık oturmuş durumda. Oyun tarzımda artık bir eksik görmüyorum. Ama kişisel olarak bazen olmadık yerlerde çok sinirleniyorum. Gençken bu sorunumu kontrol altına almam çok daha zordu ama artık yaşımın da verdiği bir olgunlukla bunun üstesinden gelebiliyorum.

“Türkiye’de altyapıya gereken önem verilmiyor”
3SAYI: Altyapıdan itibaren kendine koyduğun hedefleri gerçekleştirebildiğinizi düşünüyor musunuz?
K.T: Hedeflerimin arasında çoğu oyuncunun da hayali olan NBA vardı. Sadece onu gerçekleştiremedim. Dünya’nın en önemli kulüplerinden biri olan Real Madrid’de oynadım ve orada kendimi kabul ettirdim, İspanya’da şampiyonluk yaşadım. Şu anda ise gurur duyarak Milli Takım formasını giyiyorum ve Türkiye’nin en iyi kulüplerinden biri olan Efes Pilsen’de oynuyorum. Bunlar zaten ileride dönüp baktığımda başarılı oldum diyebilmem için olması gerekenler ve hayatımın gidişatından çok mutluyum.

“Milli Takım’da oyun kurucu pozisyonu hep eleştirildi”
3SAYI: A Milli Takım’ın guard sıkıntısı olduğu çok fazla gündemde yer alıyor. Bu konu hakkında neler söyleyebilirsin?
K.T: Milli Takım ile ilgili eleştiriler hep oluyor ama geçen sene Avrupa Şampiyonası’nı baz aldığımızda herkesin çok iyi mücadele etmiş olduğunu görebiliyoruz. Ben oyun kurucuda sıkıtnı olduğu düşüncesine katılmıyorum. Yaklaşık 10 senedir Milli Takım’da oyun kurucu pozisyonunda sıkıntı olduğu konuşuluyor ve konuşulmaya da devam edecektir. Ama biz elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz. Bu eleştiriler olmaya devam edecektir.

“2010 Dünya Şampiyonası’nda elimizden gelenin en iyisini yapacağız”
3SAYI: Önümüzde 2010 Dünya Şampiyonası var ve 2001 Avrupa Şampiyonası’ndan sonra Milli Takım derecesinde başarılı seneler geçirmedik. 2010 Dünya Şampiyonasında şansımızı nasıl değerlendiriyorsun?
K.T: Ülkemizde ilk defa Dünya Şampiyonası düzenlenecek, çok önemli ve çok büyük bir organizasyon. Türk Milli Takımı’nın bu organizasyondan alnının akı ile çıkacağına inanıyorum. Takım olarak çok iyi konsantre olmamız gerek. Dünya Şampiyonası çok büyük bir organizasyon ve dünyanın en iyi oyuncularının mücadele edeceği bir platform. O yüzden hem fiziksel olarak hem de mental olarak hepimizin hazır olması lazım. Geçen senede söylediğim bir şey vardı, ilk önce kendi grubumuza odaklanıp maç maç düşünmemiz gerekiyor. Sonuç olarak bu turnuvalarda alınan her galibiyet ve mağlubiyetin çok büyük önemi var. Basamak basamak gitmemiz gerekiyor. Çıktığımız her maçı kazanmak öncelikli amacımız olmalı. Her maça mental olarak ayrıca hazırlanıp, o maçı kazanmaya odaklandıktan sonra gruptan çıkmayı hedefleyip, öbür grup içinde aynılarını yapmamız gerekiyor. Geçen sene Avrupa Şampiyonası’nda çok iyi mücadele ettik. Bu sene kendi evimizde yine elimizden gelenin en iyisini yapmamız lazım. Ev sahibi olmamız çok büyük bir avantaj. Türk Milletinin bizi yalnız bırakmayacağına güveniyoruz. Onların desteği ve maçlarda yarattığı atmosfer bizim için çok önemli.

3SAYI: Geçtiğimiz sene Kerem Gönlüm’ün kadroda olmaması, takımı hem taktiksel açıdan hemde moral olarak çok etkilemişti. Kendisi bu sene kadroda olursa takımı nasıl etkiler?
K.T: Kerem çok tecrübeli ve iyi bir oyuncu. Hem saha içinde hem de saha dışında takıma çok büyük katkıları bulunuyor. Geçen sene aramızda olmaması gerçekten bizi çok üzdü. Bu sene geri döndüğünde maç eksikliği olacak ama tecrübesinden dolayı bu arayı kapatabileceğine inanıyorum. Aramıza geri döndüğünde en iyi şekilde katkı sağlayacağını düşünüyorum.

“Ülkemizde altyapıya gereken önem verilmiyor”
3SAYI: Sence ülkemizde altyapıya gereken önem veriliyor mu?
K.T: Basketbolda altyapının önemi çok büyük ve maalesef ülkemizde gereken önem verilmiyor. Yetişen oyunculara baktığımızda kısırlık olduğunu düşünüyorum, çok daha fazla potansiyelimiz var ve daha fazla oyuncu yetişmesi gerekiyor. Çoğu kulüp altyapıya yatırım yapmıyor, üzerinde durmuyor. Ama bu yanlış bir düşünce sistemi. Tüm kulüplerin dışarıdan oyuncu getirmeye odaklanması yerine, altyapıda kendi oyuncularını yetiştirmeleri hem kendileri için hem de ülke basketbolunun gelişmesi için çok önemli. Ülkemizdeki oyuncular üzerine daha fazla kafa yorulmalı, Şanlıurfa, Tunceli gibi basketbolun olmadığı Anadolu şehirlerinde oradaki gençleri sporun içine çekmeli ve onları kazanmalıyız. Dediğim gibi potansiyelimizin çok olduğunu düşünüyorum ama bunun için araştırma yapmak ve bulmak gerekir. Üzerinde kafa yormadan kimse kapınıza çok iyi bir oyuncu olarak gelmez. Daha fazla yatırım yapılmalı.

3SAYI: Genç oyunculara neler tavsiye edebilirsin?
K.T: Kendilerini geliştirmek için çok çalışıp, uygun idmanları yapmaları gerekiyor. Artık çoğu takım yabancı oyuncular üzerine kurulu ve genç oyuncuların süre alması gittikçe zorlaşıyor. Bunun için olduğundan daha çok çalışmaları gerek. Antrenörlerinin yada büyüklerinin yaptıkları uyarıları dikkate almaları ve gelişimlerini durdurmamaları, pes etmemeleri gerek. Eksikliklerinin ve kötü yanlarının üstüne gidip onu geliştirmeleri lazım. Artık sadece bir yönü ile iyi olan oyuncular çok iyi oyuncu olamıyor. Çok yönlü olmalılar. Ribaund almalı, assist yapmalı, sayı atmalılar. Savunmada, hücumda etkili olmalılar. Bunun için de tek yapmaları gereken dediğim gibi daha çok idman yapmaları.

3SAYI: Abin Kemal Tunçeri ile beraber Tunçeri Spor Okulu organizasyonunuz bulunuyor. Bunun hakkında bizi biraz bilgilendirir misin?
K.T: Yaklaşık 5-6 senedir spor okulumuz bulunmakta. Abim başında duruyor, kendisi ilgileniyor. Baktığım zaman iyi gittiğini düşünüyorum. Vakit buldukça bende ilgileniyorum. Türk basketboluna yeni yetenekler kazandırmaya çalışıyoruz. Basketbolu bıraktıktan sonra ben de işin başına geçip, birçok yerde şube açmayı planlıyorum.

Röportaj: Damla Işık, 3SAYI Basketbol Dergisi


Yalçın Azizmahmutoğulları Röportajı

KENDİMİ  HAZIR HİSSETTİĞİM ZAMANDA HAZIR HİSSETTİĞİM YERDEYİM

Geçen sene Bornova Belediyesi ile önemli bir çıkış yaparak takımın Beko Basketbol Ligi’ne yükselmesinde çok büyük katkısı olan Yalçın Azizmahmutoğlulları  ile yoğun maç döneminde olan bireysel ve takım hedefleri hakkında konuştuk.

Bornova Belediyesi’ne gelmesinde ki en önemli kararın Aclan Kavasoğlu olduğunu belirten Yalçın, “Aclan Abi elindeki ile yetinmeyip daha yukarıyı  hedefleyen bir antrenör. Bu yüzden bizim bu sene hedefimiz ligde kalmaktan daha iyisini yapabilmek” dedi.

Sezon öncesi hazırlık maçında yaşadığı  sakatlıktan sonra beklenenden çok daha erken ve çok daha formda sahalara dönen Yalçın Azizmahmutoğulları, sakatlıklarda kondisyonun ve psikolojinin çok büyük bir etkisi olduğunu belirtirken şansın da kendisinden yana olduğunu sözlerine ekledi.

Bu aşamadan sonra çok büyük takımlarda oynayamayacağını  ama en alt sınırın burası  olduğunu söyleyen başarılı  oyuncunun kişisel hayatında en çok istediği  şeyin ise baba olmak olduğunu belirtti.

3SAYI: Bornova’nın organizasyon olarak geçen seneden beri içindesin. Geçen seneden bugüne kadar olan süreden bahseder misin?

Yalçın Azizmahmutoğlulları: Ben Bornova Belediyesi’ne geçen sene ikinci ligdeyken katıldım. Buraya gelmemde ve devam etme kararı almamda Aclan Abi’nin çok büyük etkisi var. Geçen seneye baktığımda ise çok zor bir sezon yaşadığımızı düşünmüyorum. Geçen sene takım olarak çok iyi organize olmuştuk ve hepimizin tek hedefi Beko Basketbol Ligi’ne yükselmekti. Tüm takım tek bir hedefe kitlendiği zaman bu amacın yerine gelme süreci daha kolay geçiyor. Bu sene ise herkesin beklentisinden çok daha üst bir seviyedeyiz. Ama bunun en önemli sebebi, takıma gelen yabancı oyuncuların gerçekten çok iyi adapte olması ve başarılı performans sergilemesi. Onun dışında takım halinde çok iyi çalışıyoruz. Şu ana kadar süreç bu şekilde işledi ve ben inanıyorum ki ilerleyen zamanda daha da iyi olacak.

3SAYI: Şu anda dediğin gibi ligde beklenen seviyenin üstündesiniz ve çok önemli galibiyetler aldınız. Özellikle Karşıyaka ve Galatasaray galibiyetleri sizin açınızdan çok önemliydi. Beko Basketbol Ligi’nde ilk seneniz olmasına rağmen hedefiniz lige kalmaktan çok daha üst seviyede.

Y.A: Az önce cümleme başladığımda da ilk söylediğim şeyi tekrar söylemek istiyorum;  buraya gelmemde ki en önemli etken Aclan Abi’nin olmasıydı. Bunu dediğimi özellikle vurgulamak istiyorum çünkü kendisi hiçbir zaman elindeki ile yetinmeyen ve daha üstünü hedefleyen bir insan. Ligde kalmayı da hedef olarak görebilirdi ve bu ilk sene için başarıda olurdu. Ama kendisi play-off’u hedef olarak gösterdi. Türkiye Kupası’na baktığımda ise başarılı olduğumuza inanıyorum. Bu takımla bu sene play-off oynayacağız.

3SAYI: Sezon başında Karşıyaka’nın hazırlık turnuvasında bi sakatlığın oldu ve ben de ordaydım ne kadar acı çektiğin sesinden anlaşıldı ve beklenenden çok çabuk döndün. Ama dönüşünden sonraki sakatlığının performansını etkilenmediğini gördük. Çok önemli galibiyetlerde adından bahsettirdin

Y.A: Öncelikle teşekkür ederim. Bir kere herşeyden önce bünye ve psikolojini nasıl hazırlayacağın çok önemli. Alçı çıktıktan sonra 1.5-2 hafta boyunca direk fizik tedaviye başladım. En iyi yerlerde en iyi doktorlarla antrenman yapıyordum ve sezon başı yaz antrenmanlarında çok iyi çalışma dönemi geçirdik ve kondisyon olarak çok güçlüydük. Bu yüzden sakatlık sonrası kondisyon açığımı çok çabuk kapattım. Allah’a şükür biraz da şansımın etkisi vardı. Basketbolun da verdiği bir açlıkla da sezona iyi başladım.

3SAYI: Bornova takım olarak kendinden çok söz ettirdi ama sen de bireysel bir oyuncu olarak ikinci ligden gelmene rağmen çok önemli bir yer edindin.

Y.A: Daha önce de iki yıl olmak üzere Altay ve Oyak Renault ile birinci ligde mücadele ettim ama o senelerde bu kadar ciddi süreler almıyordum ve bu yaşımın da verdiği bir durumdu. Şu an kendimi hazır hissettiğim yılda burdayım ve önemli bir görevim var. Aclan Abi’nin de verdiği destek ile elimden geleni de yapmaya çalışıyorum. Bundan sonra tabii ki çok çok büyük takımlara gidemeyiz ama artık en kötü takımımız böyle olmalı diye düşünüyorum.

Röportaj: Gizem Kumbasar, 3SAYI Basketbol Dergisi


Ricky Davis Röportajı

Kadrosunda bulundurduğu kaliteli yerli oyuncuların yanına sezon ortasında NBA’in tecrübeli oyuncusu Ricky Davis’i transfer eden Türk Telekom, Türkiye basketbolu adına çok önemli bir transfer yaptı.

Sezon bitmeden önce görüştüğümüz Ricky Davis, Türkiye’de Türk Telekom’da olmaktan çok mutlu olduğunu ve organizasyonun çok başarılı olduğunu söylerken, takımda birçok kaliteli oyuncu bulunduğunu sözlerine ekledi.

Türk yemeklerinden köfte ve baklavayı özellikle çok seven NBA patenetli oyuncu, insanların ilgisinden çok mutlu olduğunu, takımdaki herkesin İngilizce bilmesinin çok büyük avantaj olduğunu belirtti.

3SAYI: Öncelikle Avrupa’da oynama kararını ve Türk Telekom’u seçme nedenlerini öğrenebilir miyiz?

Ricky Davis: Clippers’dan sonra menajerim ile beraber karar vermemiz gerekiyordu ve Amerika’da NBA dışındaki takımları düşünmeye karar verdik. Avrupa’da ki görüşmeler sonucu Türk Telekom’un benim için en doğru karar olabileceğini söyledi. Buraya geldiğimde gerçekten doğru bir karar verdiğimizi anladım.

3SAYI: Buraya gelmeden önce Türkiye hakkında ne düşünüyordun?

R.D: Açıkçası çok fazla bir bilgim yoktu. Nasıl bir yer olduğunu ve insanları hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Bu yüzden başta endişelendim açıkçası. Sonuç olarak basketbol hayatım boyunca hep Amerika’da oynadım. İlk defa bilmediğim bir ülkede oynayacaktım. Ama buraya geldiğimde insanların çok sıcakkanlı olduğunu gördüm. Türkiye bence çok güzel bir ülke.

3SAYI: NBA’de 12 sene oynamış bir oyuncu olarak Beko Basketbol Ligi’ni seviye açısından nasıl buluyorsun?

R.D: Beklediğimden üst bir seviyede olduğunu itiraf etmem gerek. Ligde çok önemli ve üst seviyede oyuncular var. Ayrıca NBA’de forma giymiş birçok oyuncu bulunuyor. Ligin kalitesi için önemli bir etken bence bu. Ayrıca bünyesinde aynı zamana Avrupa’da mücadele eden takımlar bulunuyor. Mücadeleci ve zorlayıcı bir lig olduğunu düşünüyorum.

3SAYI: NBA’de oynanan basketbol Avrupa’nın tarzına göre çok farklılıklar bulunduruyor. Başlangıçta ayak uydurmak senin için zor oldu mu?

R.D: Açıkçası çok fazla zorlanmadım. Bazı kurallar farklı ama onlara bir süre sonra ayak uydurdum. Genç bir oyuncu olmadığım için, tecrübemin sayesinde bu zorluğu rahat aştığımı düşünüyorum. Fiziksel gücün önemli olduğu bir ligden geldim, ama burada da gücün çok önemi var. İki lig arasında ki farklılıkların beni zorladığını söyleyemem.

3SAYI: NBA’de çok eleştirilen bir oyuncu olmana rağmen Türk Telekom’da başarılı bir dönem geçirdiğini gözlemledik. Bu konu hakkında ne düşünüyorsun?

R.D: Burası NBA’den çok farklı, orada yaptığınız her şeyin kurallara uygun olması lazım. Çok sıkı denetlenen ve en ufak bir hatanın karşılığının olduğu bir yer. Ama Türkiye’de oyun sistemi çok daha farklı ve NBA ile kıyaslandığında daha rahat bir lig. O yüzden Türk Telekom gibi bir takımda olduğum için mutluyum. NBA’de ki senelerimi artık bir kenara bıraktım ve burada yeni bir sayfa açtım. Ama orada da çok güzel senelerim oldu. Her basketbolcunun hayali NBA’de forma giymektir ve ben 12 sene boyunca oradaydım. Ama dediğim gibi Avrupa artık benim için yeni bir başlangıç.

3SAYI: Play-off’larda Beşiktaş ile eşleşerek güzel bir seri izledik. Beşiktaş serisini nasıl değerlendiriyorsun?
R.D: Bence takım açısından çok iyi maçlar ortaya koyduk, takımda ki herkes çok tecrübeli ve istekliydi. Son maçı kazanabilseydik seriyi İstanbul’a taşıyıp kazanma ihtimalimiz vardı ama olmadı. Yine de iyi basketbol oynadığımızı düşünüyorum.

3SAYI: Önümüzde ki sene için neler söyleyebilirsin?
R.D: Henüz kesin olan bir şey olmadığı için önümüzdeki sene için şimdiden bir yorum yapamam ama umarım benim için en iyisi olur.

3SAYI: Bu kadar sene Amerika’da ailen ve arkadaşlarının yanındayken şu anda onlardan uzakta olmak nasıl bir duygu?
R.D: Gerçekten çok zor. Ailemden bu kadar uzakta hiç olmamıştım daha önce. 3 tane çocuğum var ve onları çok özlüyorum. Sürekli internetten konuşuyoruz ama tabi ki aynı şey değil. Önümüzdeki sene onların da benim yanımda olmasını istiyorum, çünkü çok özlüyorum böylecilikle ben de daha rahat olabilirim.

3SAYI:
Peki NBA playoffları için neler düşünüyorsun, sence kim şampiyon olur?
R.D: Lakers-Celtics finallere kalacak gibi gözüküyor.

3SAYI: Lebron James’in draft edilmesi senin takımdan ayrılman ile sonuçlanmıştı. Bu konuda hiç kızgınlığın ya da başka bir duygun oldu mu?
R.D: Ben Cleveland’da oynarken, aynı yapıya ve tarza sahip oyuncular vardı. Lebron kesinlikle çok yetenekli bir oyuncu ve bunu lige geldiği ilk andan itibaren gösterdiler. Benim başka takıma gitmemin kişisel bir sorun olduğunu hiç düşünmedim. Sonuç olarak genç bir oyuncuydu ve dediğim gibi çok yetenekli. Takımdan ayrılmam ona daha fazla sorumluluk verdi ve kendini geliştirmesinde daha çok etkisi oldu bence.

3SAYI: 2002-2003 sezonunda Utah Jazz maçında triple-double yapmak için kendi potana basket atıp ribaundını alman hala ne zaman senin hakkında konuşulsa ilk akla gelenlerden oluyor
R.D: Evet, triple-double yapmak için kendi potama basket attım, şimdi geriye dönüp baktığımda aynen burada bizim güldüğümüz gibi gülüp geçiyorum. Gençliğimin verdiği bir heyecanla yaptım sonuç olarak. Ilk triple-double’ım olacağı için çok heyecanlanmıştım ama yeterli vaktim yoktu, NBA’de ki oyun gücünün yanında eğlencenin de verdiği etki var ve o anda ben de bunun yapılabilecek en mantıklı karar olduğunu düşünmüştüm.

3SAYI: Babanla aile ilişkilerinin çok iyi olduğunu biliyoruz, baba-oğuldan çok arkadaş gibi olmanız ilişkinize neler katıyor?
R.D: Babam gerçekten hayatımda ki en önemli insanlardan biri. Bugün burada olmam tamamen onun sayesinde oldu çünkü bana basketbola dair her şeyi o öğretti. Hayatımın her döneminde hep yanımdaydı ve hep destek oldu. Sadece babam değil antrenörümdü de aynı zamanda. Benimle hep yakından ilgilendi ve neyi nasıl yapmam gerektiğini gösterdi. Beraber maçları izliyorduk ve değerlendirmesini yapıyorduk sonrasında. Normal baba-oğul ilişkisi gibi değildi bizim ilişkimiz. Aynı zamanda kardeşimde basketbol oynuyor NCAA’de. Belki seneye o da benimle beraber Türk Telekom’da oynar 

3SAYI: NBA’de oynayan Türk oyuncular için neler düşünüyorsun?
R.D: Bence gerçekten iyi bir seviyedeler. Hidayet geçen seneye göre daha kötü bir sene yaşasa da Hido ve Memo  bence takımları için önemli oyuncular.

3SAYI: Türk yemeklerini nasıl buldun?
R.D: Çok güzeller. Köfte ve baklavayı çok sevdim. Eşim çocuklarımla beraber ziyarete geldiğinde O da baklavayı çok beğenmişti.

3SAYI: Peki Ankara’yı nasıl buluyorsun?
R.D: Ankara güzel bir şehir ama biraz büyük. Özellikle araba kullanırken bazen zorlanıyorum. Çünkü neyin nerede olduğunu çok bilmiyorum ve sorabileceğim kimse de olmuyor. Ama insanların ilgisinden çok mutluyum, çok iyi ve sıcakkanlı davranıyorlar. Bazen alışveriş merkezinde dolaşırken bakıyorlar ve basketbolcu olduğumu anlayınca fotoğraf çektirmeye geliyorlar. Onun dışında Türk Telekom’da ki organizasyon çok güzel. Dediğim gibi mutluyum. Herkes çok iyi davranıyor.

3SAYI: Takımda en iyi anlaştığın oyuncu kim?
R.D: Hepsini çok seviyorum, hepsi gerçekten çok iyi davranıyorlar. Özellikle İngilizce bilmeleri çok yardımcı oluyor. Ama Erwin ve Mallet ile iyi anlaşıyorum.

3SAYI: Son olarak şu anda Türkiye’de oynayan daha önce NBA’de oynamış oyuncular için neler söyleyebilirsin?
R.D: Bence hepsi çok iyi oyuncular ama NBA’de bir takımda tutunmak çok kolay değil. Dediğim gibi çok fazla kurallara dayalı ve fiziksel olarak çok yorucu bir lig. Ama Avrupa’da ki çoğu ülke eskisine göre daha üst seviyede basketbol sergiliyor. NBA’de ki oyuncuların Türkiye’de iyi performansta olduklarını düşünüyorum.

3SAYI: Vakit ayırdığın için teşekkür ederim
R.D: Ben teşekkür ederim.

Röportaj : Gizem Kumbasar