Etiket arşivi: NBA Takımı Tutmak

NBA Takımı Tutmak

NBA Takımı Tutmak

Birkaç ay önce, kardeşim ve birkaç arkadaşıyla birlikte evdeyiz. Muhabbet ediliyor. Nasıl olduysa konu basketbola, oradan da NBA’e geldi. Birkaç oyuncu isminden sonra, herkes işte bilindik, “ben şunu tutarım”, “ben NBA’den pek anlamam abi” tipi cümlelere başladı. Kardeşimin arkadaşlarından biri, “ben Bulls’u tutuyordum, ama eskiden” dedi. “Hah” dedim, “bir tane daha”.

Da, neyin “bir tane daha”sı. Şunun:”bahsi geçen dönemde başarılı ve popüler olan takımın ucundan taraftarı olan genç” profilinin. İçinde bulunduğumuz günlerde, bu hadisenin en elle tutulur örneklerinden birine şahit olmaktayız. Barcelona’nın yükselişiyle birlikte Facebook’ta profil fotosuna Barça logosu koyan, MSN iletisine “Messi!!” yazan tiplere her gün binlercesi katılıyor. İçten içe kazananın ve tanınanın tarafında olmak isteyen ham bünyeler, ismi, tarihi, karakteri, duruşu farketmeksizin, o anda kazanan pozisyonundaki takıma kancayı takıveriyor. Bahsettiğim gencin yaşı Bulls dönemine yetişmiyor bile. Gecenin köründe kalkıp 3 tane NBA maçı izlemiş midir, ondan bile emin değilim. Fakat aklının bir köşesinde, bir gün ortamda lazım olur diye “Bulls” imgesi yer işgal ediyor. Sonuçta çok sağlam olmasa da bir cevap verecek. Ufak da olsa söz hakkı olacak. Belki de o sayede kız tavlayacak abisi, ne malum. Zamanında Bulls’un kazandığı başarılar, belki o takımı hiç izlememiş olan biri tarafından kendi ufak çakallıklarına malzeme oluyor.

Bu konunun çözümü yok, çünkü belki Dünya yok olana kadar birileri bu spor dalları ile asgari düzeyde ilgilenecek ve sırf laf olsun diye bazı takımları tutacaklar. Gidip dövecek halimiz yok, ya da ne diyeceksin de ikna edeceksin, adam gibi takım tutmasını sağlayabileceksin?

Şuraya varıyoruz sonrasında: Birileri başarılı, popüler, kalburüstü takımları tutuyor, samimi olsun-olmasın. Peki ya kazananların haricindekiler? O takımları tutanlar enayi mi yani? İçten bir şekilde bir kulübe gönül vermek saflık mı? Cevap vermeye bile gerek yok. Daha geniş şekilde de ele alınabilir fakat, bizi ilgilendiren kısım NBA’le ilgili olanı.

Yıllar önce, daha toyken, çok garip gelirdi. Mesela kim diyelim, Los Angeles Clippers. Ya da Atlanta Hawks. Derdim ki, “yav bu adamlar galibiyet alamıyor doğru-düzgün, kim bakar bunların suratına”. Bu cümleler tabii, olaya tam olarak hakim olamamış, ilaveten meraklı bir bünyenin soruları. Ama bir yandan da etraftaki Lakers şampiyon oldukça 7 göbekten Los Angeles’lı kesilenleri gördükçe kafa karışıyor. İçinden diyorsun ki, “onlar yapar da ben niye yapamayayım, tutarım Lakers’ı olur biter”. Bunlar akıldan geçmiştir ama, bu satırların yazarı bir şekilde -ve iyi ki- San Antonio taraftarı oldu. Bunu öğrenen biri hemen diyebilir tabii, “sen de yüzüğe aldanıp Spurs’ü tutmuşsun bilader ne iş” gibisinden. Emin olun şampiyonluk ve/veya yıldız oyunculara kapılacak olsam, o dönem çok fazla seçenek vardı önümde. Neyse. 10 yıldan uzun bir dönemde, daha doğrusu Tim Duncan geldiğinden beri sürekli tepeye oynayan, ve bu dönemde de 4 kez zirveye çıkan Spurs, çok değil, 2-3 sezon sonra bu gücünde olmayacak-çok büyük ihtimalle. Kesin cümleler kuramayız, ligin gidişatı ne olur falan, o kısım bilinmez. Ama şunu biliyorum ki, o zamanında “Atlanta nasıl tutulur abi” sorusunu sormamızı sağlayan o vasat günler, bir şekilde karşım(ız)a çıkacak. 2-3 sezon sonra olur, daha sonra olur. Kritik nokta, kıyısından play-off’a girmeye çalışan (ya da daha aşağıda) bir takım tutmanın nasıl olacağı. Ve ben bir süredir kafamda bu endişeyle dolaşıyorum.

Gerçi şu var, Spurs 4 kez şampiyon olsa da, şöyle bir hatırlamaya çalışacak olursanız, neredeyse hiçbir zaman “şampiyonluk favorisi” olarak falan gösterilmedi. O yüzden belki bir açıdan keskin bir düşüş olmayacak, fakat aslında pek öyle değil. Popovich’in “Duncan bıraktığı zaman ben de bırakırım” şeklindeki sözleri, Spurs’ün bir süre sonra daha düşük profilli bir takım olacağının sinyallerini veriyor ve de taraftarın daha sönük günleri şimdiden beklemesi gerek.

Kendi adıma çok çok büyük sıkıntı olacağını sanmıyorum. Şu açıdan; Spurs havalı bir takım olmadı hiç. Yani final serisi bitip, sahada kupayı kaldırmayı beklerken yan yan tribünleri kesen “cool” adamların ağırlıkta olduğu, süper bir skorerin sürükleyip efsanelik kastığı bir takım olmadı. Yani kısaca, takımın da, taraftarın da çok “burnu kalkmadı”. O sebepten, bu 10 seneyi aşkın güzel günlerin ardından, hangi derecede olacağı şimdiden kestirilemeyen o düşüş, bir Lakers’ın Shaq sonrası zamanına benzemeyecek gibi. Sanki…

Kaç tane Spurs taraftarı şimdiden böyle bakıyor, ortalama veya ortalama-altı bir takım izleyeceği günleri öngörüyor bilemiyorum, ben böyle bakarak iyi mi yapıyorum kötü mü, onu hiç bilmiyorum. Düşünsenize bir, bu sene Spurs şampiyon oluyor. Kim sonrasını düşünür. Ama kupanın ardından Timmy “abi yeter, tadında bırakalım” çekip, arkasından da Pop yukarda söylediğini gerçekleştirirse, paçalar tutuşur. O başka.

Muhtemelen Duncan-Popovich sonrası dönemde Spurs taraftar kaybedecektir. Bu da işte NBA veya basketbol ile ilgili tutumların hangi yüzeyde seyrettiğine güzel bir gösterge. En sevdiği oyuncunun takım değiştirmesiyle tuttuğu takımı değiştiren, daha önce nefret ettiği yıldız oyuncu kendi takımına gelince onun fanı kesilen bünyelerle çevrili etrafımız. Bu örneklere bakınca, Duncan bırakınca Spurs’ü bırakacak basketbolsever sayısı da belli bir miktarda olacaktır. Bu kadar da kolay maalesef bu işler.

Başarısız günlerde takımının arkasında olmak, tabii ayrı bir fedakarlık örneği. Futbolda çok sömürüsü yapılır. Ama onun da içi boştur aslında. En ufak tökezlemede oyuncudan başlayıp hocaya, başkana kadar ana-bacı giden adamları görüyoruz. Onlara bi’şey olduğu yok, yine gelip keyiflerine göre sövüp-sayıp evlerine dönecekler. Bizim tuttuğumuz NBA takımının maçlarına gitme imkanımız yok malum, sonuçta sevgimizi ancak uyku düzenimizin içine ederek gösterebiliriz. Kaç tane futbol taraftarı bunu yapabilir misal?

Peki bu gerçekleşmesi kaçınılmaz düşüşün müsebbibi olan NBA düzeni hakkında ne demeliyiz? Olabildiğince övmeliyiz. Türkiye 1. futbol ligi ve La Liga’nın haline bakınca bunu daha iyi anlayabiliriz. Nadiren bazı takımlar en üsttekileri rahatsız edebiliyor. İspanya için bir yere kadar konuşabilirim ama burada sistem o “büyükler”in üstüne kurulu olduğu için, bir Anadolu takımı şampiyon olsa bile, üsttekilerin dokunulmazlığı pek sarsılmıyor. Medya ve başka unsurların desteği olmadan da onları sarsabilecek sağlam ve uzun süreli bir yapı oluşturmak imkansız gibi bi’şey. Fakat NBA, hemen hemen her takımın belli dönemlerde en azından Play-off oynamasına imkan veren bir düzen kurmuş durumda. Bu da, yukarda bahsettiğimiz gibi bir dönem şampiyonluklara koşmuş bir takımı, birkaç yıl sonra aşağılara çekebiliyor, uzun yıllar dipte gezen bir takımın da belli bir süre sonra yukarılara tırmanmasına imkan veriyor. Tabii bu tip yükseliş ve düşüşler, organizasyonların doğru/yanlış hamleleri ile farklılaşabiliyor. Yani eğer -misal- Spurs Duncan-Pop sonrası dönemi iyi yönetebilirse, en az play-off görmeye devam edebilir.

NBA’in bu düzeni, herhangi bir taraftarın yıllarca takımının en ufak başarısına şahit olmadan onu desteklemesi gibi bir ihtimali azaltıyor. Ülkemizde Anadolu takımlarını tutan insanlarla 10 dakika konuşursanız, bunun ne demek olduğunu anlarsınız.

Cem Tokatlıoğlu

 

 

27. Sayı

3SAYI basketbol dergisinin 27. sayısı online yayında. 16 konudan oluşan dergi 134 sayfa. Derginin bu ay kapak konusu Derrick Rose olurken dergimzide ayrıca Hidayet Türkoğlu’nun yanı sıra bir çok özel hazırlanmış incelemeleri bulabileceksiniz. Ücretsiz olan e-dergiyi okumak için tıklayınız.

3SAYI Basketbol Dergisi tamamen ücretsizdir. İstediğiniz her yerde yayınlayabilirsiniz.

3SAYI OCAK 2011

Genel Koordinatör

Bekir Sıddık KOÇ

Kapak Tasarımı

Fırat Çimenli

Dergi Tasarımı

Fırat Çimenli

3SAYI Yazım Ekibi

Bekir Sıddık Koç

Cem Tokatlıoğlu

Çetin Kuzu

Emre Dağdelen

Fırat Çimenli

İlker Keser

Gizem Kumbasar

Gökhan Bayezit

Mehmet Buğra Çiçek

Mehmet Samet Bora

Okan Çarga

Önder Akcollu

Salih Cengiz

Sinan Cem Civili

3SAYI Ocak 2011 Konu ve Yazarları

08 Ayın Öne Çıkan Oyuncuları- Sinan Cem Civili

16 Son Saniyelerin Adamı: Manu Ginobili – Sinan Cem Civili

20 Sihrin Gerçek Sahibi: Hidayet Türkoğlu – Gökhan Bayezit

26 Muhteşem Poohdini: Derrick Rose – Sinan Cem Civili

36 NBA Takımı Tutmak – Cem Tokatlıoğlu

42 Sercan Topcu Röportajı – Emre Dağdelen

50 Ahmet Çakı Röportajı – Gizem Kumbasar

62 Turkish Airlines Euroleague Top 16 – Önder Akcollu

70 Gençlik Kulüplerinde Antrenör Olmak – Emre Dağdelen

76 Basketbolumuzda İz Bırakanlar #5: İbrahim Kutluay – Çetin Kuzu

84 Bayan Basketbolunda Hedefler Buraya Kadar mı? – Mehmet Samet Bora

90 Bruce Bowen & Ron Artest – Okan Çarga

100 NBA Smaç Efsaneleri – En İyi 10 Smaçör  – Sinan Cem Civili

106 TB2L’de Yabancılar Olmasaydı – Emre Dağdelen

110 Beko Basketbol Ligi’ne Genel Bakış: TBL11 – İlker Keser

128 NBA2K11 – Salih Cengiz

134 Kapanış

e-dergiyi okumak için tıklayınız

3SAYI Basketbol Dergisi 27. Sayı Konu İçerikleri

Ayın Öne Çıkan Oyuncuları: Aralık ayının öne çıkan oyuncuları; Andrew Bogut, Kevin Love, Grant Hill, Amare Stoudemire

Son Saniyelerin Adamı: Manu Ginobili : San Antonio Spurs Bugün NBA’in Zirvesinde yer alıyorsa en büyük katkı şüphesiz ondan geldi.. Emanuel Ginobili yazısı sizlerle..

Sihrin Gerçek Sahibi: Hidayet Türkoğlu: Takas gerçekleşti ve Hidayet Orlandoya döndü. Hido’nun dönmesiyle maçları kaybeden Orlando da işler tersine döndü.. Orlando bir seri yakaladı gidiyor, bunda şüphesiz en önemli katkı Hidayet Türkoğlu’ndan geliyor. Bu da Orlando’daki sihrin Hidayet’ten kaynaklandığını gösteriyor herkese..

Muhteşem Poohdini – Derrick Rose: Chicago Bulls’un en değerli oyuncu, Jordan’dan sonra belki de en etkileyeci performans sergileyen bu hızlı adam, dergimizin bu ayki kapak konusu olmayı hak etti..

NBA Takımı Tutmak: Hangi takımı niçin tutuyorsunuz, takımınız kafaya oynamasa yine de tutar mısınız? Yoksa siz sadece popüler takım peşinde misiniz?

Sercan Topcu Röportajı: TB2L’den bu ayki röportajımız Gelişim Koleji’nin başarılı, başarılı olduğu kadar, saygılı, centilmen oyuncusu Sercan Topçu.

Ahmet Çakı Röportajı‘‘Fenerbahçe Ülker maçını hakem kararı ile kaybetmemiz ilkti ve bu son da olmayacak’’ : Erdemir Antrenörü Ahmet Çakı’dan yine bomba açıklamalar.. Koç ile gündemdeki konuları ve basketbolumuzdaki istikrarsızlığı konuştuk.

Turkish Airlines Euroleague Top 16: İkinci tura kalan takımlardan öne çıkanları incelediğimiz yazıda final 4 yolunda kimlerin daha şanslı olduklarını yazdık.

Gençlik Kulüplerinde Antrenör Olmak : Altyapılarda antrenör olmanın zorluklarını, heyacanını, gururunu, çalışanını, çalışmayanını yazdık.

Basketbolumuzda İz Bırakanlar #5: İbrahim Kutluay: Basketbolumuzun efsaneleri bölümünde bu ayki konuğumuz İbrahim Kutluay.

Bayan Basketbolunda Hedefler Buraya Kadar mı?: Şampiyonluk hedefi olan yok mu? Herkesin hedefi ligde kalmak mı sadece?

Bruce Bowen & Ron Artest: NBA’de savunma deyince akla ilk gelen isimlerden ikisini karşılaştırdık. Bunlar işi biraz da abartanlardan: Kelepçe Bowen, Sert Kaya Artes

NBA Smaç Efsaneleri – En İyi 10 Smaçör: NBA Tarihinin en iyi 10 smaçörünü sıraladık.

TB2L’de Yabancılar Olmasaydı: İkinci ligde yabancılar olmasaydı nasıl bir lig izlerdik acaba?

Beko Basketbol Ligi’ne Genel Bakış: TBL11: Beko Basketbol Liginde’ki takımlara bir göz attık..

NBA2K11: Bugüne kadar yapılmış en iyi NBA oyununu inceledik. Ayrıca ufak tefek birkaç oyun hilelerini de bulabilirsiniz yazıda..

online dergiyi okumak için tıklayınız